MISIR YÜKSELİŞTE

1990 – 1998 yılları arasında Avrupa tarafından şu anda Türkiye üzerine uyguladıkları turizm politikalarını Mısır üzerinde uyguluyorlardı.
MISIR YÜKSELİŞTE

1990 – 1998 yılları arasında Avrupa tarafından şu anda Türkiye üzerine uyguladıkları turizm politikalarını Mısır üzerinde uyguluyorlardı. Aynı şekilde Türkiye için de uygulanan bu politikaları Mısır çok güzel karşıladı ve tüm olumsuz gelişen terör ve baskı politikalarına karşı gerek sinema, gerek fuar ve tanıtım organizasyonları gerekse sırf turizm için kurdukları şehir olan Sharm El Sheik ile öyle bir atağa geçti ki kış aylarının sezon sahibi olarak bir anda hepimizi gölgede bıraktılar.

1999 yılından sonra da önemli ölçüde tüm pazarlarda yerlerini aldılar. Kış aylarında en büyük sıkıntıları Ramazan ayı idi. Ramazan ayını turistik merkezlerde Türkiye’den daha yoğun yaşamaktalar ve artık gelen turist dahi alışmıştı. Acente görevlileri ve otellerde çalışan personel oruçlu ve siesta takipleriyle iftar zamanı da işi bırakıp çekilmeleriyle acenteler ve müşteriler için bir sorun idi.

Peki ya şimdi?

Ramazan ayı Türkiye’nin sezonuna girdi. Kış aylarında Mısır sezonunu bence daha öne çıkardı. Mısır’a kışın giden turizmci bütçesini ve tatil iznini Mısır ile harcadıktan sonra Türkiye tatili için bütçe ve zamanı olabilecek mi? Ramazan ayı Avrupa ve Rusya’da da biliniyor. Mısır’da örneğini defalarca yaşadılar. Bu durum Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

Ben Ramazan ayı karşıtı değilim, yanlış anlaşılmasın. Ama en azından bizim kültürümüze olan bakış açısını olumlu yöne çevirmek için uğraş verebiliriz. Yani Ramazan ayına hep beraber saygı duyulması gerektiği ve kültürümüzü paylaşmalarını, görüp tanımaya çalışmalarını hatta İstanbul’da olan Ramazan ayı etkinliklerini turistik merkezlerde daha yoğun bir şekilde Türk kültürü tarzında tanıtımını yurtdışında yaparak sağlayabiliriz. Avantaja dönüştürebiliriz kanaatindeyim.

Mısırlı turizmciler ve devleti her tür saldırı ve olumsuzluğa karşı çok iyi mücadele verdiler, bunu taktir etmek lazım ve aynı taktirden de bizim örnek almamız gerekir diye düşünüyorum.

Öte yandan başka bir konu daha paylaşmam gerekirse, Mısır tatil merkezlerinde gece hayatı yönüyle de ciddi bir çıkış yapmaktalar. Örneğin dünya çapında şöhretli ve dereceli DJ’ler ile Avrupa, ABD ve Rusyada boy göstermeye başladılar. Marmaris barlar sokağında dahi zaman zaman mısırlı DJ’leri görmeye başladık ve yanlarında gelen mısır kıyafetleriyle, arap kıyafetleriyle bizim ülkemiz içindeki turisti etkilemeye çalışmalarını acaba taktir mi etmeliyim yoksa kıskanmalı mıyım?

Bizzat denk geldiğim Aly&Fila DJ’lerinin yine Marmaris barlar sokağında bir barda verdikleri show’da Hollanda ve İngilizlerle beraber Türklerin ciddi etkilenerek DJ yönüne doğru adeta taparcasına el açar bir eğlence göstermeleri karşısında doğrusu ben de etkilendim. Yerinde oturmaya gelmiş dansetmem diyen Rusların dahi içmeden müzikten sarhoş olup ayaklanmaları ve sokakta bu derece mısır hakimiyetinin hissedilmeye başlanmasını bence masaya ciddi boyutta yatırmamız lazım diye düşünüyorum. Antalya Kemer First Aura Rus pazarını hedef alarak ve fuarlara katılarak çeşitli etkinlikler düzenleyerek, adeta turları çeken bir tanıtım yapmaktaydı, bizzat da First Aura DJ’i ile bir de Sharm El Sheikh’te meşhur bir club DJ’nin beraber Moskovanın en prestijli club’lerinden Dyglev’de SUNGATE partisi yapılmasını gördüğümde aslında hoşuma gitmedi değil ama görüyorum ki Türkiye sınırlı sayıda bireysel ataklarla gelebiliyor. Mısır ise devletin tanıtım desteğini arkasına alıyor.

Son zamanlarda Türk FM radyolarında dahi Mısırlı arap house şarkılar dönmeye başladı. Club’lerde de görebilmek mümkün. Mısırlı müzisyenler de yerinde durmuyor ve Avrupa ile BDT pazarlarını hedefliyor. Acaba bizim atladığımız bir şeyler mi var?
Müzik deyip geçmeyelim; düşünsenize Rusların Tarkan’ı sevmesiyle 10 yıl boyunca ciddi tanıtım sağladık. Öyle ki hala ekmeğini yemekteyiz.

Görünen şu ki; Mısır ile aramızda farklı sezonlarımız olmasına rağmen ciddi rekabet olmaktadır. Hem kültürler yönüyle, hem deniz-kum, hem de eğlence yönüyle bu rekabet Mısırdan yana gelişiyor. Bir de tarih zenginliğinin dünya çapındaki gizem gücüne baktığımızda bizden hayli önde demek gelmiyor içimden ama maalesef öyle görünüyor.

Son 3 yılda Kızıldeniz plaj koylarında tam 150 otel inşaatına başlamışlardı ve oteller bitmeye başladı, hizmete girmekteler. Daha önce otel ve yatak eksikliklerine karşı bir gücümüz vardı, şimdi bu gücü de yakalamaya başladılar. Tamam bu konuda bizler de boş durmadık, son hizmete giren çok ciddi tema otellerimiz oldu ve Belek bölgesinin üstünlüğü tartışılmaz hatta İspanya’yı dahi Belek rivieramız ile ciddi boyutta vurmaktayız ama Mısır’ı bence göz ardı etmemeliyiz. İspanya, İtalya ve Yunanistan’a karşı zaten önemli bir rekabet savaşı veriyoruz ama hızla gelmekte olan Mısır karşısında bence alternatifler üretmeliyiz. Çünkü Avrupa ülkelerine karşı Rusya’nın destinasyon ve mesafe maliyetini koz olarak kullanıyorduk ama Mısır charter’ları hemen hemen Türkiye ile aynı dereceye gelmeye başladı. Rusya yavaş yavaş yaz ayları için de charter’lar koymaya başladı. Bunu birilerinin görmesi gerekir diye düşünüyorum.






Bu Makale 08.09.2010 - 13:04:17 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Turizmci 21.08.2010 - 12:38

    Rus büyükleçisi, rusyanın turizm mekkesi Türkiye derken Mısırı nasıl adlandırıyor acaba? Kudüs'ü olarak mı? Mısır hızla geliyor, Yılgör bey bu konuda haklı. Peki bizler ne yapıyoruz. Oturup yerimizde sadece fiyat verip otellerimizin konsept ve pazarlamasını geliştirebiliyor muyuz? Yurtdışı pazarlamasını geliştirebiliyor muyuz?

  • Elif Yozgan 16.08.2010 - 06:56

    Mısırı demek farkeden birileri varmış. Rakiplerimizi acaba sadece bizler mi takip ediyoruz? Çok yerinde bir yazı olmuş, tebrikler.

  • Serdar AKAY 15.08.2010 - 12:17

    Rakiplerin yükselişini takip etmeyi unutuyoruz. Mısır konusunda haklısınız. Bir dönem İspanya ile uğraştık ki ingiliz pazarında ispanya en büyük rakip, şmdi de rus pazarında ruslar bizi ciddi etkileyecek.

  • Korkut Özen 14.08.2010 - 01:58

    Yılgör bey yazılarınızı zevkle okuyorum ve taktir ediyorum. Hep ileriyi gören bir anlayış ve tecrübeniz var. Merkezi satış ve tanıtım politikalarında da ileriyi görmek çok önemli ve her zaman ileriyi gören kazanır, ileriye yatırım yapan kazanır. Şu anda Türkiye genelinde sıkıntı yaşamakta olan bölge ve oteller zaten mevcut. Devlet de belki bir yere kadar bazı şeyleri görebiliyor ve üretim yapabiliyor ama sektörel olarak devlet desteği elbette gerekli. Bir de tabi bilgi sermayesi de önemli. Şu anda ege bölgesinde mevcut turizm anlayışı biraz antalyadan malesef çok geride ve burada yazılarınızla da bölge krizini güzel hissettirebiliyorsunuz. Sizi öngörülerinizden dolayı kutlar, iyi bir gelecek dilerim.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.