Prof. Dr. Tuncay Neyişçi

Paranın gözü kör olsun

Paranın gözü kör olsun

Yıl 2013, Antalya’da Suna & İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKMED) tarafından “Birinci Uluslararası Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi” düzenleniyor. Dikkatinizi çekmek isterim, yıl 2013 ve Anadolu Para Tarihi konusunda ilk kongre. Yani bilinen ilk madeni (%75 altın %25 gümüş) paranın Anadolu’da darp edilişinden tam 27 yüzyıl sonra.

Bir başka konuya da dikkatinizi çekmek isterim, AKMED müdürü saygıdeğer dostum Kayhan Dörtlük kongre açılışını Abba’nın “Money Money Money” şarkısı ile yapmış ve soyadına yakışır dört-dörtlük bir “Midas Dokunuşu” gerçekleştirmişti. Kongreye katılanların hemen hepsinin kongreyi, aradan geçen yıllara karşın, bu dokunuşla hatırlamakta olduklarından kuşkum yok. Küçük dokunuşların önemini kavrayamazsanız büyük dokunuşları planlamakla vakit geçirmek zorunda kalabilirsiniz…

Bu kongrenin ikincisi düzenlendi m, bilmiyorum. Birincisini alınan ilhamla, ikincisinde katılımcılara 27 yüz yıl önceki teknikle sikke darp etme şansının verilmesi düşünülebilir, buna “Midas Altın Dokunuşu” (kumarhanelerdeki slot makinelerini hatırlayınız) versiyonları eklemlenebilir vs. işin nerelere varabileceğini hayal gücünüze bırakıyorum…

Turizm kafa sayma alanı değil, kafa artırma alanıdır…

Sadece turizm alanında değil, bilim, ekonomi alanında da, politika, çevre alanlarında da anlamsız tartışmaların içinde yüzüyor, hayal gücümüzü kullanmayı akıl edemiyoruz gibi geliyor bana.

Para gibi hemen hepimizin her gün defalarca doğrudan ya da dolaylı temas içinde olduğu ve genellikle sıkıntısını çektiğimiz bir aracın, kavramın yaratıldığı topraklarda yaşamakta olduğumuzu kaç kişi biliyor, kaç kişiye anlatabildik? Bill Gates’in zenginliğini ölçerken bile tüm dünya bu topraklara gönderme yapıyor, farkında değiliz, daha da kötüsü farkındalık yaratmak aklımızın köşesinden bile geçmiyor. “Rich as Croesus” ya da “Karun kadar zengin”. Croesus ya da Karun ilk madeni parayı darp eden, basan, sapına kadar Anadolulu Lidya Kralı. Sikkelerin darp edildiği yer Manisa İli, Salihli İlçesi, Sart Beldesi sınırları içerisinde yer alan, yıllık ziyaretçi sayısı 90 bini anca bulan Sardes Antik Kenti. Ören yerinde, bırakın Eşek Kulaklı Midası ve onun altın dokunuşunu bir yana ne Karun’a ve ne de Sikke darp edilmesine yönelik yaratıcı bir sunuma ya da hatırlatıcı bir ize rastlamak mümkün değil.

Filimlere, tiyatro oyunlarına, öykülere konu olmuş ünlü Frig Kralı Eşek kulaklı Midas da işin içinde, öyküye dahil. Her dokunduğunun altın olması dileğinin yarattığı sorundan kurtulmak için elini yıkadığı Paktolos Irmağı altın madenine dönüşür. Karun’un zenginliğinin kaynağı buradan gelir. Yani, sikkeler bir Midas-Karun ortak yapımıdır. O Midas’ın, eşek kulaklarını saklamak için giydiği “Frig Külahı” bu gün bile, Attis’ten ABD Senatosu Logosuna, Amazon Savaşçılarından Şirinlere, çok yaygın olarak kullanılır (meraklıları. Bahtılı’dan Truva’ya Oradan Frig Külahına, adlı yazıma bakabilirler, Mart 2019).

Turizm; oda ya da güneş-deniz-kum kadar hikaye satar. Yılda 10 milyon ziyaretçi kabul eden Louvre Müzesinde sergilenen “Mona Lisa” tablosu acaba sadece sanatsal değeri ya da Leonardo’nun adı nedeni ile mi ilgi çekmektedir? Bu ilgi yoğunluğunda -sergilendiği salonun tadilatta olduğu dönemlerde ziyaretçi sayısının önemli ölçüde düştüğü biliniyor- 1911 yılında çalınmış olmasının, kuşkulanılanlar arasında Picasso’nun da adının geçmesinin katkısı olmamış mıdır? Benzer bir hikaye Much’un “Çığlık” tablosu için de geçerlidir.

Dünyaca ünlü “Karun Hazinesi” de (2500 yıl geçmişi olan bir hazine) çalınarak yurt dışına kaçırılmış, gazeteci Özgen Acar’ın üstün gayretleriyle 1993 yılında anavatanına geri getirilen 450 parçalık hazinenin 300’ü Uşak Müzesinde sergileniyor. Yıllık ziyaretçi sayısı 35 bin. Sizce burada bir yanlışlık yok mu? İlgi çekici hikayeler yaratamaz mıydık? Yaratmak için çaba harcadık mı?

Bırakın pandemiyi, ona ilişkin sorunlar yumağını. Turizme biraz da bu tür pencerelerden bakmayı denemeye çalışalım. Ancak o zaman, inanılmaz zenginlikte özgün hikayelerimiz olduğunun farkına varabilir, bunları turizmin hizmetine sunabiliriz. Turizm dediğimiz şey o zaman çok daha yüksek artı değer üretebilir, çok daha özgüvenli ve dirençli olabilirdi.

Tarım ve turizmden artı değerler üretilemediği durumlarda gelişmiş bir sanayi ülkesi olabilme ümidi ve şansı yoktur. Daha doğru bir ifade ile, buna izin verilmez…

Dikkat ediniz; kendi kendini besleyebilen 7 ülkeden biri olma ile turizmde yüksek artı değer yaratma durumunda uzaklaşmamız arasındaki paralelliği göreceksiniz…

Çözüm için tarım ve turizm sektörlerini birlikte ele almak, ortak hedefler yaratmak ve izlemek zorunluluğu vardır…


Bu Makale 11.05.2021 - 16:22:13 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Kayhan Dörtlük 29.05.2021 - 12:51

    Teşekkürler değerli Tuncay hocam, ne mutlu ki Kongrenin ikincisi de 2017'de gerçekleştirildi. İnşallah sürdürülecektir de. "MONEY, MONEY, MONEY" ise hiç unutulmamış...

  • hacer nuray bilgin 15.05.2021 - 12:10

    çok haklısınız. yaratıcı hayal gücünden ve bunu reklam ve pazarlama için kullanmaktan yoksunuz. elimizde tarihi veriler mevcutken.

  • Mahnut Aydın 12.05.2021 - 02:09

    çok önemli bir konuyu dile getirdiğin için teşekkür ederim. eline sağlık.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.