Prof. Dr. Tuncay Neyişçi

‘Mış’ gibi turizmi

‘Mış’ gibi turizmi

Akdeniz Üniversitesi’nin, o zamanki adıyla Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulunda, ilk derslerimi 1994 yılında vermeye başlamıştım.

Dersimin adı “Çevre ve Turizm” idi. Çevre duyarlılığı turizm sektöründe giderek önem kazanmaya başladığından böyle bir derse gerek duyulmuş, profesyonel turizm rehberliği de yapmakta olan bir ekoloji uzmanı bu ders için uygun görülmüştü. Sanıyorun bu ülkemizde bir ilk idi. O tarihlerde Alman TUI firması, kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum, bir ekoloji uzmanını bünyesine katmıştı. Ders araçlarımdan biri olarak, ünlü otel zincirlerinden biri tarafından hazırlanmış otel yönetiminde çevre yönetimi ile ilgili yaklaşık 100-120 sayfalık bir kitaptan da yararlanıyordum.

Turizm, ağırlıklı ve göreli olarak, üst eğitim ve gelir grubundan insanlara dolayısıyla nitelikli çevre talebi yüksek insanlara hitap eden bir sektör olduğundan bu çok mantıklı ve yerinde bir yaklaşımdı. En azından, Antalya’ya gelen çevre talebi yüksek Alman turistlerin çevre bilincimiz ve duyarlılığımızın gelişmesinde önemli katkıları olduğunu itiraf etmeliyiz.

1998 yılında Birleşmiş Milletler’in 2002 yılını “Ekoturizm Yılı” ilan etmesi üzerine dersin adını ve tabii ki içeriğini “Ekoturizm” olarak değiştirdim ve Ecotourism Society’ye üye oldum (ilk ve tek üye). Derdim sahip olduğu değerler bakımından ülkemiz için son derecede önemli gördüğüm bu yeni yaklaşımı öğrencilerimize anlatabilmek, bir anlamda bu değerlerin bozulmadan eko-turizmin hizmetine sunabilmenin alt yapısının oluşumuna katkı sağlamaktı. İlginç olan, ne ön hazırlık çalışmalarına, ki kıtamıza ait toplantının organizatörü olabilirdik, 2002 Mayıs ayında Kanada’da yapılan Dünya Ekoturizm Zirvesi’ne ülkemizden, görevliler dışında etkin bir katılımın olmamasıdır. Bu ilgisizliğin nedenini anlayamamıştım, aradan geçen onca yıla karşın, anlayabileceğimi de sanmıyorum.

Ama o günlerde turizm sektörü Kemer, Belek, Titreyen Göl gibi birinci sınıf potansiyel ekoturizm alanlarında şehvetle oteller inşa ediyor, yatak sayılarının artırılması için yoğun çabalar gösteriyordu. Düşük gelirli, kalabalık kitle turizminden yüksek gelirli ve tenhalığı ön plana çıkaran ekoturizme geçiş için önermekte olduğum “uydu turizmi” kavramına da ilgi göstermiyorlardı. Uydu turizmi deniz kenarında hizmet veren kitle turizmi talebine uygun otellerin kırsal alanda (salda gölü, sedir ormanları, vb.) ekoturizm taleplerine uygun küçük (10-20 oda/bungalov) konaklama birimlerini bünyelerine dahil etmelerine yakıştırdığım bir kavramdı. Bu kavramın destekleyici bir bileşeni olarak otel yöneticisi dostlarımdan bazılarına otellerinde “köy yumurtası”, “organik salata” gibi seçenekler yaratarak organik tarım ürünlerinden oluşan menü sunumlarına geçiş hazırlıkları yapmaları önerisinde de bulunulmuştu.

İşe yarayıp yaramadığı ortada...

Emekli olmadan önce (AÜ Turizm Fakültesinde hala ders -Alternative Tourism- vermeye devam ediyorum), genellikle 7. ya da 8. yarıyıl öğrencileriyle “geleceğin turizm nasıl olacak?” diye bir tartışma açardım. Nelerin dile getirilebileceğini tahmin etmek zor değil. Dersi geleceğin turizminin “mış gibi turizm olacağını açıklayarak bitirirdim. Mış gibi turizmde, bir simülatöre girip Paris tuşuna basıp konumu belirledikten sonra , örneğin Champ-Elysees bulvarında gezebilir, o an orada esmekte olan rüzgarı teninizde hissedebilir, mağazaya girip alış-veriş bile yapabilirsiniz, ya da yağmur ormanları tuşuna basarak yağmur ormanlarında bir gezintiye çıkabilirsiniz. Yani yapmış ya da çıkmış gibi hissedebilirsiniz. Oraya doğru gidilmiyor mu?

Şu günlerde dünyanın ve özellikle de seyahat alışkanlığı olanların gündeminde iklim değişimi, küresel ısınma, dijitalleşme gibi konular ağırlıklı olarak yer alıyor. Ziyaretçi sayısı rekoru kırma, ya da kişi başı turizm gelirini artıma peşinde koşan turizm sektörümüzün bu konular ile yakından ilgilenmesini, ilgileniyormuş gibi hayaller kurmasını beklemiyordum, beklemiyorum da. Öyle olduğunu da görüyorum. Sadece 5-10 yıl önce turizm sektörümüzün Çin, Hindistan gibi uzak doğu ülkelerinde olup bitenlerle ilgilenmemiş olmasından (Bu konuda Turizm Güncelde sevgili Savaş ile bir söyleşimiz de yayınlanmıştı) yola çıkarak söylüyorum bunu.

Oysa turizm konusunda yaratıcı ülkeler 0 karbondioksit, kişisel turizm, robot, yapay zeka gibi konuları yaygın olarak kullanmaya, bu konulara duyarlı üst segment müşterilerin beklentilerini karşılamaya başladılar bile.

Örnek vermeye bile gerek yok. Her şey “bi tık” uzağınızda.

Thomas Cook acaba biraz da “Mış gibi turizmi” konusunda kafa yorma gereği duymadığı için mi iflas etti?

Biz yine turizm yapıyormuş gibi davranmaya devam edelim...

 


Bu Makale 12.10.2019 - 12:19:39 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Expo 2016 ve Oteller Acenteler? 17.10.2019 - 03:59

    Sayın Yazarım; Antalya'da 2 milyar tl gibi bütçe ile kurulan Expo 2016 konusunda ne yapıyorsunuz? Antalya lı turizmcilere otelcilere belediye başkanlarında sektor oda baskanlarına ne gıbı egıtım verıyorsunuz? Bu alan neden atıl durumda? Antalyalılar olarak kafa kafaya verıp ortak bır proje neden cıkartamıyorsunuz? Bu tarz bır ortak gırısım grubu kursanız ve sızlerde yonlendırme yapsanız buranın Antalya turizm Ülke turizmi için nasıl degerlendırılmesı gerektıgı konusunda engın tecrubelerını aktarsanız? Hayvanat bahçesi olsun boş durmaktansa! Tarım ve Turizm Fakültelerini buraya taşıyın Öğrenci dolsun Boş durmaktansa! Yöre çiftçilerine verilsin Domates Biber Pamuk Ekilsin Boş durmaktansa! veya sizler örnek projeler dillendirinki değerlensin!!! Disneyland Vb gelir getirici bir Alternatif Turizm Alanı olabilir mi? Sadece Yabancıların girebileceği bir Kumarhane merkezi olabilir mi? Çok Kapsamlı Eğlence Kültür Yaşam Alanı olabilir mi? Anka Park gibi Dinozor şehri olsun hiç olmazsa.. Ama sizin gibi değerli insanlarda bu alan için elini Taşın altına soksun lütfen !!!

  • SERDAR SAGLAMTUNC, FCSI 14.10.2019 - 01:38

    Tuncay Bey, Çok net bir resim çekmişsiniz. Ne yazık ki son on yılların en büyük kolaycılığı "mış" gibi yapmak ve böylece tam bir belirsizlik içinde çözüme yönelik çabasızlık ortamında zaman öldürmek. Halbuki yapılacak çok şeyler var. Hele yeni modeller belirlemek ve birkaç örneğini verdiğiniz farklı uygulamaları kullanıma sokmak sektöre canlılık getireceği düşüncesindeyim. Eğitim konusunda ise akademik ortamın dışından sisteme giriş olanaksız gibi. Yıllar önce üye olduğum uluslararası örgütün Eğitim Vakfında çalışırken profesyonel danışmanların otelcilik okullarında dersler verdiğini gördüm. Teorik ile pratiğin buluştuğu ilginç ufuk açıcı eğitim programları oluşturmuşlardı. Hele Cornell 1950 yılından beri üniversitesinde müşterinin görmediği BOH kısmının planlanması, mutfak ve çamaşırhane proje dersleri uygulamakta olduğunu öğrendiğim için bunu ülkemize getirmeyi hedefledim. İlk yıl kısa bir başvuru ile 17 üniversite ve yüksek okula yazdım. Sıfır geri dönüş! İkinci yıl sadece tek bir üniversite, o da rektörün bir yazımı okuması sonucu irtibata geçtik. Benden bir seminer istediler. Son sınıf öğrencilerine 2,5 saat mutfak ve çamaşırhanenin abc sini anlattım. Oldukça hafif ve kısmi bilgi içeriyordu çünkü hazmetmeleri gerekiyordu. Ders sonunda verdiğim bilgileri önceden duyup duymadıklarını öğrenmek istedim. Toptan ilk kez duyduklarını ilettiler. Ne öğrendiklerini sordum, kepçe çeşitlerini bir mutfak şefinden öğreniyorlarmış. O üniversiteden ilave seminer veya ders isteği de olmadı. Okuldan mezun olup otel müdürlüğü, yiyecek içecek müdürlüğü yapacak gençler arka planı bilmeden nasıl mezun olur anlamam zor. Eğitimle ilgili diğer anım ise, bir dostum özel bir üniversitede ders vermemi istedi ama bila bedel. Hatta aynı şehirde olmadığımız için yol parasının da tarafımdan karşılanması pahasına. Düşündürücü :) Her işte temeli sağlam yapmanın en önemli işlem olduğunu anlamamız ve uygulamaya koymamız gerekli diye düşünüyorum. Temel çürük ve kaçak ilave katlarla gidilecek yol içinden çıkılmayacak tarzda oluşuyor. Saygılarımla.

  • kerem 14.10.2019 - 12:15

    Thomas Cook kötü yönetildiğinden dolayı battı. Çevreye karşı oldukça duyarlı bir firma idi! Öyle ki katalog sayfalarında travel life sertifikası sahibi otelleri afişe etmek sureti ile çevreye duyarlı müşterileri yönlendiren ilk tur operatörüydü diye hatırlıyorum!

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.