Kapadokyalı turizmciler son 3 yılda ne kaybetti?

Kapadokyalı turizmciler son 3 yılda ne kaybetti?
Küçük Oteller Derneği, kapadokya Temcilciliği, 2015 sezonunu ve Kapadokya'nın son 3 yılını değerlendirdiği bir açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada, Japon turist sayısındaki düşüşün sebepleri ve çözüm önerileri de sıralandı.


Küçük Oteller Derneği Kapadokya Temsilciliği'nin gerçekleştirdiği açıklama şu şekilde:

“2015 yılı turizm camiasında pek de parlak geçmiyor maalesef. 2015 yılının il 5 aylık resmi rakamları, gelen ziyaretçi sayısında yüzde 10-15'lik bir düşüşe işaret ediyor. Konaklayan turist sayısındaki düşüş ise yüzde 20'ler civarında. Gerek batılı turisti nispeten kaybetmemiz, gerek Rusya'daki gelişmeler ve gerekse de Japonya'nın Türkiye için yaptığı açıklamalar, gelecek yıl için de öngörülerimizin iyimser olmasını engelliyor. Son dönemde ise gazetelerde turizm politikalarını eleştiren sert yazılara ve başlıklara rastlıyoruz: "IŞID damgasının son eser, turizm baş aşağı gidiyor, turizmde eksen kayması, batılı turisti kaybediyoruz, turizmde sert düşüş, bıçak gibi kesildi..."

JAPON TURİSTE RASTLAMAK MUCİZE OLDU

Kapadokya’ya uzun yıllardır istikrarlı bir şekilde yaz kış gelen Japon turist sayısı 2014 yılında 2012 yılına göre yüzde 59 azalmış durumda. 2013 yılına göre ise yüzde 38 düşüş var. Diğer yandan Japonya'daki ekonomik şartların, bu düşüşte rol oynadığı söylense de, Japon Tourism Marketing Co. istatistiklerine göre, 2014 yılında Japonya'dan diğer ülkelere olan turistik gezi sayısında 2012 yılına göre sadece yüzde 7'lik bir düşüş oldu. (Kaynak: http://www.tourism.jp/en/statistics/outbound/). 2012 yılında Kapadokya'ya gelen her 100 yabancı turistin 6,5'i Japon iken, 2014 yılında bu sayı 2,4'e gerilemiş durumda. Bu probleme ilişkin kök neden analizi yapmak için, aylık bazda Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü'nden alınan konaklama verilerini inceledik. Aşağıdaki bu veriler görülmekte. 2013 yılı içerisinde gelen Japon turist sayısında bir dalgalanmanın başladığı görülmektedir. Bu grafik bize 3 önemli neden ortaya koyuyor.

Bunlardan ilki, Gezi olayları... Güvenlik ve huzur ortamı, hepimizin bildiği üzere, destinasyon seçiminde en öncelikli kriter. İkinci sebep ise, olimpiyat oyunlarında İstanbul-Tokyo çekişmesinin hemen sonrasında yaşanan üzücü vadi olayı. Son olarak da Türkiye'nin Suriye politikaları... 

2015 yılının ocak ayı sonunda ise, IŞİD tarafından öldürülen 2 Japon gazeteci ve IŞID'in "bulundukları yerde öldürülecekler" açıklaması sonrası, Japonya Dış İşleri Bakanlığı, Türkiye'yi en tehlikeli ülkeler listesini almış ve " Türkiye'ye gideceklerin gitmemeleri, Türkiye'deki vatandaşlarımızın da ivedilikle ülkeyi terk etmeleri önemle duyurulur" şeklinde bir açıklama yapmıştır. (Kaynak: http://www2.anzen.mofa.go.jp/info/pchazardspecificinfo.asp?id=052&infocode=2015T009#ad-image-0 ve http://www.mofa.go.jp/mofaj/press/release/press4_001715.html)

27 ve 30 Ocak 2015  tarihlerinde yapılan bu uyarı sonrasında, maalesef Kapadokya'da ve Türkiye'de Japon turiste rastlamak küçük çaplı bir mucize oldu.

HERKES KENDİSİNE SORMALI

Bu kapsamda, bu tabloyu tersine çevirmek için neler yapılabilir sorusunu tüm otelciler, rehberler, bakanlık, dernekler ve ilgili kurumlar sormalılar. Neden?

1-Çünkü, World Economic Forum'un her yıl  hazırladığı "en güvenli ülkeler" sıralamasında 141 ülke arasında 121. sıradayız.

2-Çünkü BrandFinance'in her yıl "Nation Brand Index" çalışması ile ülkelerin finansal marka değerlerini değerlendirdiği çalışmada Türkiye, 2014 yılında sadece turizm sektörü alanında dünyada ilk 10'a girebilmiş (Kaynak: Brand finance nation brand index, 2014). Bizim lokomotif sektörümüz çok bilinenin aksine otomotiv değil, turizm sektörüdür.

3-Çünkü uluslararası dış ülke seyahat uyarıları (OTA) sisteminde, "tehlikeli" anlamına gelen sarı listedeyiz. (Bu listede yer alan bazı diğer ülkeler: İran, Kenya, Tunus, Bangladeş...) 
Bu durum, ülkemizin en rekabetçi olduğu alan olan turizm sektöründen yeterli düzeyde gelir elde etmemiz önünde büyük bir taştır. Küçük Oteller Derneği/ Kapadokya temsilciliği olarak, bu süreçte acilen atılması gereken öncelikli adımların makro adımlar olduğu düşüncesindeyiz.

NELER YAPILABİLİR?

Bu kapsamda öncelikle;

1-Türkiye'nin uluslararası mecralardaki söyleminde, yeni bir söylem, yeni bir yaklaşım ve ılımlı-yapıcı mesajlar ile bu süreç başarılı bir şekilde yeniden yapılandırılabilir.

2-Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın acilen, Japonya Dış İşleri Bakanlığı resmi internet sitesindeki bu uyarıya ilişkin adımlar atması ve güvenliğe ilişkin herhangi bir sorun olmadığına dair Japon Hükümeti’ni ikna etmesi gerekmektedir.

3-Turizm Bakanlığı, acilen güvenli olmayan ülke listesinden çıkmak için çalışmalara başlamalıdır

Tanıtım, fuarlar, çalıştaylar, acenta toplantıları vb. faaliyetler bu alanda yapılması gereken önemli adımlar olsa da, Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de olduğu gibi, güvenlik ihtiyacı önceliklidir. Gezginlerin, öncelikle güvenlik ve huzur ihtiyaçları karşılanmalıdır. Sonrasında bölgesel, yöresel, makro tanıtımlar yapılarak bu imaj güçlendirilmelidir. Dolayısı ile bu problem, öncelikli olarak makro bir problem olarak ele alınmalıdır. Yeni kurulacak hükümetin, sergileyeceği yaklaşım, turizm adında, ülkemiz adına büyük bir fırsattır.

SON 3 YILDA 200 BİN DAHA AZ TURİST

Peki meydana gelen bu makro gelişmeler olmasaydı (Gezi olayları, Zemi Vadisi olayı, Türkiye'nin Suriye politikasında izlediği yol, hükümetin bazı açıklamaları vs.), WTO öngörüleri kapsamında Kapadokya'da bizler ne kadar yabancı turist ağırlayabilirdik?

Nevşehir İl Kültür Turizm Müdürlüğü KBS verilerine göre, 2011 yılında Kapadokya’da konaklayan yabancı turist sayısı yaklaşık 1.3 milyondur. Geçen 3 yıllık süre boyunca bu rakam, bölgemizde ve ülkemizdeki bazı gelişmeler sonucu sadece yüzde 1,6 artış göstererek 1.325 milyona yükselmiş durumdadır. Dünya Turizm Örgütü (WTO) öngörülerine göre Avrupa'da turist sayısının her yıl yüzde 4; Ortadoğuda ise yüzde 7 büyüyeceği öngörülmektedir.

WTO öngörüleri kapsamında Türkiye'ye gelen turist sayısı her yıl ortalama yüzde 5 artacak varsayımı ile hareket edildiğinde, 2014 yılı sonunda, normal koşullarda ağırlayacağımız turist sayısı 1 milyon 510 bin 396. Yüzde 7 varsayımı ile hareket ettiğimizde ise bu rakam 1 milyon 598 bin 359.

Dolayısı ile mevcut durumda (2014 yılı itibari ile), normal koşullarda bölgemizde konaklaması öngörülen turist sayısından yaklaşık 200 bin daha az misafir ağırlamışız. Gelen yabancı misafirlerimizden işitiyoruz: "Sakın gitmeyin, orası tehlikeli", "Deli misiniz" gibi akıl almaz söylemler... Maalesef içinde bulunduğumuz durum, yabancı gezginler gözünde bu tür söylemlere zemin hazırlamakta.

200 BİN TURİST NE DEMEK?


* Otellerin doluluk oranlarında yüzde 15 artış demek.

* En yoğun aylarımız olan nisan-mayıs ya da eylül-ekim ayı gibi 2 ay daha demek.

* Benzer şekilde turizmden pay alan pek çok sektör için (beyaz eşya, yiyecek, içecek, marangoz, balon, taşımacılık, sanayi vb. esnaf, halı, çanak vs.) de bu oranlar geçerli demek

Kısacası bölge için kaçan yüzde 15 demek... Son 3 yılda, bunları kaybettik. Gelecekte kaybetmemek adına, geçmişi iyi analiz etmek, hatalardan öğrenmek ve geleceği buna göre planlamak dileğiyle...''




Bu Haber 14.07.2015 - 11:22:37 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.