Serdar Karcılıoğlu

Verin temizlesin!

Ben ne zaman Turizmin dışında bir yazı yazsam okurlarımın bazılarından haklı olarak tepki alıyor ve


”Başkan bırak, turizmin bu kadar sorunu varken işimiz spora mı kaldı”  diye serzenişlerine maruz kalıyorum.

Ama unutmayın ki biz turizmcilerde önce insanız, bu ülkede yaşıyoruz ve spor özellikle de futbol canımız kanımız olmuş. Rrenklerine gönül verdiği takımının sevinci  sevinç, kederi, keder olmuş insanımızın yüz yıldır.

Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki spor ülkemizin tanıtımı için çok önemli ve vazgeçilemez bir olgudur.

Galatasaray’ımızın 17.05.2000 de Arsenal’i 4- 1 yendiği ve Avrupa Şampiyonu olduğu maçı Afrika’dan Avrupa’ya 183 TV kanalı naklen yayınlamış ve tüm dünya bu maçı nefesi kesilerek izlememişler miydi?

Yabancı bir ülkede bir Türk takımının oynadığı maç esnasında yüzlerce kamera karşısında ellerinde Türk Bayrakları ile on binlerce insanı başka hangi konu ile bir araya getirebilirsiniz…

Ülkemizin tanıtımı için milyarlarca dolar harcansa bir Futbol olayı ile aynı tepkiyi yaratır mıydı acaba?

İşte bu gerekçelerle de olsa Fenerbahçe yönetiminden gelen talihsiz sözler ile Türk futbolunun Avrupa ve dünyadan soyutlanmasını isteyecek kadar UEFA nın gücünün sorgulanması kadar gaflet ve delalet içine düşülünce önce bir Fenerbahçeli, bir turizmci ve de bir spor sever olarak tepki vermemenin turizmimize de ihanet olacağını düşünüyorum…

Rahmetli Özal, 80’li yılların ortasında turizm atağını başlatırken, Ülkemizin yurt dışında tanıtımı konusunda öncelikle spor müsabakalarında alınacak başarılı sonuçlara işaret etmişti.

Türk futbolu yüz yılın zifir bir kaosunu yaşıyor. UEFA neredeyse Ülkemizi yıllar sürebilecek bir dışlama ile, başta Milli takımımız olmak üzere,  tüm takımlarımıza Avrupa ve dünya kapılarını kapatmaya hazırlanıyor.


Böyle bir durumda seyirci kalmamalıyız. Türk sporu spor adamlarının işi olduğu kadar biz turizmcilerin de işidir. Hepimiz, herkes, bu hatalar zincirine dur demeli alternatifler üretmelidir..

İşte bir Alternatif benden;

Rahmetli Özal, Anavatan Partisi kuruluş çalışmalarını başlattığında ilk o yanındaydı.

Çok az kişi bilirdi ailenin bu denli çok yakınında olduğunu; Özal’ların tüm fertlerinin dert ortağı, çözüm merkezi idi.

Parti çalışmalarından yorgun argın eve gelen Özal evde günün yorumunu onunla paylaşırdı.

Milletvekili listesinin hemen en başlarında O’da vardı. Rahmetli çok güvendiği bu kişiden her konuda faydalanmak istiyordu muhtemel iktidarlarında.

Olmadı…. “VETO” yedi. Büyük bir şok’ tu. O zamana kadar tertemiz bir tüccar vasfından başka bulaştığı ne siyaset, ne de olumsuz bir durumu söz konusu bile değildi.

Yıllar sonra Evren Paşayla yollarının kesiştiği bir sofrada “Niye?” diye sordu; soyadından dolayı yediğini öğrendi Veto’yu.

Zira soyadların karışabileceği düşüncesiyle karşı çıkmıştı zamanın Başbakanı ULUSU.

“Kurunun” yanında “Yaş”  da yanmıştı Evren Paşanın cevabında…

Çünkü, adı, M. Kemal, soyadı, ULUSU ‘ idi.

Rahmetli, Özal çok üzülmüştü bu Veto’ya.

Bu arada Anavatan ezici bir çoğunlukla da iktidara gelmişti

Başbakan Özal, akşam yemeğinde elinde bir liste ile geldi. Listede boş bulunan Banka Yönetim Kurulu üyelikleri vardı. “Hangisine atayalım Kemal” dedi o babacan tavrıyla ve ekledi  “bana kalırsa Türk Ticaret Bankasının yönetim kurulu üyeliği iyidir, orada başarılı olursun bak bu mevkiinin geliri de iyi olur. Çok çalıştın,işlerini de ihmal ettin hiç değilse biraz olsun toparlarsın” dedi.

Önüne konulan Listeye bakmadı; ikiye katladı kapattı; hafifçe önünden uzaklaştırdı.

“Turgut Ağabey benim parayla pulla işim olmaz. Sağ olun  bana illaki bir şey yapmak istiyorsanız ben spor adamıyım, Futbol Federasyonu Başkanlığı boş. Oraya talibim” diyebildi.

Yüksek sesle düşünmedi ama o keskin bakışlarıyla “manyak  mısın be adam” der gibiydi. Derin sessizliğin arkasından anladı ki öyle. “Pek”i dedi.

Ertesi gün gerekli emirler verildi. Atama yazısı ve onay beklenmeye başladı ama o da ne bu onay bir türlü çıkmıyordu. Sanki bir takoz vardı derinden derinden set çeken.

Neden sonra takoz belli olmuştu. Zzamanın Milli Eğitim Ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler’idi ayak sürüyen. Belli ki bir yakınına söz vermişti.

Özal bu yutar mı? Açtı telefonu; yumdu gözünü... Beklenen Onay çıktı; Görev başladı.

Ulus’ta heykelin arkasında, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (Halen aynı binada boy gösteriyorlar) eski ve üflesen yıkılacak derecede köhne binada bir oda verdiler, bir de şoför. Bir de on en beş yaşlarında mazotlu bir Araba…. Mehter takımı gibi bir ileri iki geri giden cinsten.

Federasyon “Özerk Mözerk” de değildi o tarihlerde…

Kolları sıvadı 34. Dönem Futbol Federasyonu Başkanı Kemal ULUSU,

Yönetimini oluşturdu.

Bakın efsane yönetim kuruluna: Bu günlerin UEFA as başkanı ve FIFA icra komite üyesi, Şenes ERZİK, Asbaşkan Halim ÇORBALI, Milli Takımlar Sorumlusu Erdoğan ŞENAY, Oguz ÇARMIKLI, o gün Fenerbahçe Başkanlığı teklifini elinin tersi ile itip bu efsane yönetime giren, Ali DİNÇKÖK, daha sonra koalisyon döneminin Devlet Bakanı olacak Masum TÜRKER,  Trabzonspor’un efsanevi genel kaptanı Suha AKÇAY, Galatasaray’ın  efsane yöneticisi Ersan FERAY, bu gün büyük kulüp’ün başkanı olan Duran AKBULUT ve Nazmi BİLGE…… , 

 Merkez Hakem Kurulunda, Hilmi OK, Ertuğrul DİLEK... Adeta  “BAKANLAR KURULU” gibi.
Yönetim sağlam ya teslim etti Ankara’yı onlara,

Atladığı gibi arabasına revan oldu Anadolu yollarına. Gitmediği il, ilçe, belde  kalmadı. O zaman Federasyonda para nerede? Meteliğe kurşun atılan yıllar. Durum böyle olunca ”Masraflar cepten”

Döndü, sahası olmayan il, ilçe, Belde bırakmadı; hem de “yeşil” inden…

Sırada, Anadolu çocuğunu sporla bir araya getirmek vardı “ÜÇÜNCÜ LİGİ” kurdular…

Diğer sırada, Avrupa’da hep ezilen,  gittiği on maçın dokuzunda hezimetle dönen bir Milli Takım vardı. Ne yapsan olmuyordu. Sanki yabancı sahaya çıktıklarında, karşılarına bir yabancı takım geldiğinde dizlerinin  bağları çözülüyordu…

“Özgüven” denen şey yoktu. Teşhis konulmuştu.  Eee nede olsa tecrübe yumak olmuş üretiyor.

Tedavide hazırdı:  Bir dünya devi, bir futbol virtüözü teknik adam  JUPP DERWALL Türkiye de idi.

Bir devrimdi. Kimse inanamamıştı. Türk futbolunun seyri değişiyordu. .Hücum futbolu o günlerde başladı, Özgüven o günlerde geldi.

O ve gelinen bu günlerin yükselen başarı grafiğinin mimarı futbolun patronu 34. dönem Kemal Ulusu Federasyonu idi.

Böylesine, cesur, dürüst ve Bilgili bir duayen şimdilerde nerelerde, ne yapıyor?

Bakın söyleyeyim:  Mahmut ÖZGENER Federasyonunda, Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Çarmıklı nın yerinde ve isabetli kararı ve direnci ile aynı federasyonun Başkan Danışmanlığına getirildi.

Federasyonun, İstinye’deki binasında yakışıklı bir oda verdiler; bir Sekreter bir de Şoför.

Türkiye’nin çağ atlama döneminde devlet kurumlarının yerlerini belirlediği bir ortamda, “Futbol Federasyonu da varmış” dedirten, bu olgunun özerkliğe uzanmasındaki en önemli kilometre taşını oluşturan efsane başkana bu kez Federasyon’dan araba hem de son model Mercedes marka.

Bu bilge kişi kapısının üzerinde yazan “DANIŞMAN” kelimesinin hakkını vermek, onca bilgi birikimi ve tecrübelerini aktarmak istiyor ama ne mümkün. Yukarıdan paraşütle inen Başkan ve yönetimi (bir iki kişi dışında) her şeyi o kadar çok biliyorlar ki, altı ayda bir kez olsun “Danışmana” danışmak akıllarından geçmiyor. Üç beş randevu talebi hamlesi, aynı çatı altında bırakın kafa vurmayı, randevu bile alamıyor Kemal ULUSU.

Tam bu esnada paraşütle inen başkan vakumla tekrar yukarıya çekiliyor.

Yeni b aşkan Mehmet Ali AYDINLAR, yönetimi ve kucakta nur topu gibi bir pimi çekilmiş bomba…

O kadar büyük sorunlar yumağı içerisinde nereden aklına geldi?  Türk Futbolu, batmış, ortalık toz duman... O kaos ortamında sanki tüm kuşları becerdiler de sıra güvercine mi geldi? Bekli de her zamandan daha fazla ihtiyaç duyacağı, engin tecrübelerinden faydalanacakları Kemal ULUSU’ yu tasarruf adı altında, görevinden alıverdiler.

Hem de, 3 Temmuz patladığında. Bu gün gelinen durumu ayak üstü de olsa yeni başkana fısıldayabildiğinde, “ Merak etme Kemal ağabey ben bunları biliyorum o insanların hepsi benim dostumdur” dediği günün ertesinde. (dostlar görüldü)

Bu kez “VETO”, son Beşiktaş Kongresinde Murat AKSU’ ya destek verdiği için, talimat, Başkandan gelmişti.  Kemal ULUSU’ yu Federasyon binasında görmek istemediğini belli ediyordu; sağa sola da oradan aklıma geldi mi acaba ? 

Son olaylarla, şapka düşüp kel göründüğünde, Federasyon’larımızın büyük kulüplerimizin güdümünde ve başkanlarının talimatları ile hareket ettiklerini öğrendiğimizden bu isteğin, hatta emrin alel acele yerine getirilmiş ve infazın gerçekleşmiş olması ister istemez aklımıza bu gerçeği getirdi.

Aslında bir gün daha bekleseler, M.Ali Aydınlar’dan istediği randevuya yanıt alamadığı anda istifa mektubu cebindeydi; şimdi bende saklıyorum.

Bu yazım yayına girdiği saatlerde büyük bir olasılıkla, Mehmet Ali Aydınlar da girdabın içerisinde kaybolup gidecek. Ardında hoş ve de boş bir seda bırakarak…


Futbol bu milletin her şeyidir, derdi. Neşesi, kederi, sofrasındaki ekmeği,  suyudur…

Bu zifir-i karanlık ancak bilgi, tecrübe, cesaret ve akıl ile aydınlığa döner, akıl tutulması ile değil.

Herkesin ortak bir sonuçta buluştuğu bir dizi acemilik değil mi yaşadıklarımız?

Türk futbolunun her zamandan çok şimdi “BİLGE KİŞİLERE, AKİL ADAMLARA” ihtiyacı vardır…

Kemal ULUSU yetmiş kusur yıllık hayatını Türk futbolunun içerisinde geçirmiş bir bilge kişidir…

Bakmayın yaşının yetmiş küsurlarda olduğuna enerjisi, fiziksel görünümü, otuz beşlik delikanlılara taş çıkartır.

Şenes ERZİK de bir diğer bilge kişidir ama gel deseniz gelemez; ben de olsam gelmem.

O halde ne düşünüyorsunuz? elde var bir Kemal ULUSU

Cesurdur, radikal kararları almaktan hiç çekinme. Uzlaştırıcıdır, birleştiricidir.

Ey delegeler, birilerinin işine gelmez o…takoz koymaya da  çalışırlar ama ülkesini, insanını seven, Federasyonun ön yargısız delegeleri hadi çağırın Kemal Ağabeyinizi. Ben biliyorum. İnanın elinde gerçekten Türk Futbolunu Kaos’tan çıkaracak çok önemli bir “SİHİRLİ DEĞNEĞİ” var.  YOL VERİN DOKUNDURSUN…….

Çözsün sorunları. Türk futbolunun yozlaşmamış, ödün vermeyen… “TAZE BİR KANIDIR” O.

EL VERİN TEMİZLESİN…..

Sevgilerimle,



Bu Makale 13.02.2012 - 12:38:07 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • serdar karcılıoğlu 02.02.2012 - 09:36

    benim sevgili Zafer kardeşim,senin yorum ve uyarılarına çok önem veriyorum...ve seni tebrik ediyorum...zira sen OKUYAN bir kardeşimizsin...bu açıdan bu yazıma yazdığın eleştiriler için de çok teşekkür ediyorum...ama ne olur şunu da unutmayalım maalesef Futbol bu ülkenin hatta tüm dünyanın bir gerçeği...Eee benimde bir yarımda yıllardır(yöneticilik) bu gerçeğin içinde olunca ister istemez seyirci kalamıyorum...yazmasam içimde patlamalar olacak...beni hasta edecek.... o noktada Turizmimiz için daha verimli olabilmek için futbol yazıyorum ki böylece içimdeki patlamaları önlemiş oluyorumm...kaldıki arada bir yazıyorum....bu nedenle lütfen beni mazur gör Zafer kardeşim...Ayrıca bir müjde vereyim..bundan böyle futbol yazılarımı Türksporgazete.com da yazmaya başladım..böylece turizmciler kurtuluyor, benim futbol yazılarımdan...olumlu olumsuz eleştirilerin bana ışık tutuyor..sevgiler sunuyorum...

  • Zafer Cengiz 01.02.2012 - 03:50

    Haklısınız başkanım AMA: Önce İNSAN isek ÖNCElikle mesleğimiz olan (ve tüm ÜLKEnin yarınarda karnını doyuracak olan) TURİZM veremli gezerken FUTBOL Düşünmek:Konuşmak:(hele)Yazmak ne düzeyde tutarlı bir OLAY acaba...? Sizi HAKLI olarak eleştiren DOSTlarınıza TAM olarak katılmamak elde değil AMA dost da acı söyler elbet.. Bizim sağduyu çağrısı yaptığımız bir ekranda SİZE futbolculuğu bağdaştıramıyorum doğrusu...?

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.