Serdar Sağlamtunç / FCSI

Vatandaş

Vatandaş, kelime anlamı olarak yurttaş veya yurtları ve yurt duyguları bir olanlardan her biri olarak TDK sözlüğünde tanımlanmaktadır.

Dolayısıyla bireyin aynı yurtta yaşayanlarla aynı hak ve şartlara sahip olması temel bir nitelik olarak ortadadır. Tanımlama böyle yapılsa da devlet adını verdiğimiz ana yapı bireye ne kadar temel haklarını verirse veya buna olanak sağlarsa toplumsal ilerlemeden bahis edilebilir. Zaten toplumların demokrasi, zenginlik ve refah seviyeleri tam da bu ölçülebilir kıstaslara göre yapılmaktadır. Diğer bir açıdan bakılırsa ölçülebilirlik birey sayısına göre yapıldığında birey eşittir oy düzeneği yıllarca sözde demokrasi şartına koşut bir önermedir. Bu düzenekte birey seçim takvimlerinde hatırlanır ve oyunu verdikten sonra unutulur. Öyle ki oy vererek sorumluluk verdiği politikacı mecliste sadece kendi çıkarına hizmet etmeye başlar. Böylece bu garip sistem bireye, oy vermesine rağmen ve kendisine hizmet etmesi için vergileriyle bedelini ödediği kamu hizmetini almak için çözüm ve tedbirleri kendisinin alması gerektiği öğretir. Nasıl mı?  

Bir bakanlık yetkilisi TV de zararlı okul malzemeleri ile ilgili açıklama yapıyor. Yüksek tondan, ürünün üzerinde TSE damgası ve EN bilgisi olması ayrıca firmanın bilinirliliğinin önemini vurguluyor. Sade vatandaş bundan ne anlıyor merak ediyorum. Aslında çözüm basit, standart kod numarası ne olmalı, EN sayısı nedir gibi bilgilerin açıkça her satış yerinde herkesin göreceği bir yerde olması gerekliliği üzerine bir sistem kurulsa birey satın alımında neye dikkat edeceğini bilebilir. Ancak ülkemizde TSE normu bile dengesiz çünkü bir ürün için standart aldığınızda bir sonraki ürüne bu damgayı basabilir, kontrol ve denetleme zamanı geçse de aynı şekilde satışa devam edebilirsiniz. Farz edelim belge iptal oldu, bunu vatandaş nasıl ve nereden öğrenecek? Dikkat ederseniz hep vatandaşa suçu atma eğilimi olan bir sistemden bahis ediyoruz. Kimse de çıkıp bu denetim ve kontroller şu kamu kurumunundur ve bu kurum her şeyi en iyi şekilde denetler ve halka uygun şartlar hazırlar gibi bir kural göremezsiniz. Veya bu ürünler nasıl oldu da gümrüklerden geçti sorusunu üzerine alacak hiçbir kamu görevlisi ortada yoktur. Çünkü düzen, intizam, standart gibi medeniyet ölçütleri ne garip ki uygulamaya alınmaz. Buradaki sıkıntı ise işlerin olması gerektiği gibi değil kayırmaya yönelik olarak yürütülmesi alışkanlığıdır. İlginç bir geri kalma motifi olarak politik söyleme bile girmiş olan, benim adamım böyle şeyler yapmaz diyerek işler sulandırılmış ve ülke geriye doğru yönlendirilmiştir.

Bir STÖ başkanı turizm ile ilgili sorunlardan en önemlisinin mevsimsellik olduğunu belirterek düşük mevsimlerde yerel turizme yönelmeyi çözüm gibi göstermekte. Sanki bu konu yıllardır konuşulmuyor gibi ve vatandaş tatil yapma ekonomik gücüne sahipmiş olgusuna gönderme yapıyor. Bilinen gerçek ise yıldızlı otellerde tatil yapmak için plastik paraların harcanması ve aylara bölünebilir borçlar altında vatandaşın sıkıntı çektiğidir. Bu diğer satın alma kalemlerinde de görülmektedir. O zaman plastik para ile ekonominin ilintisinin gözden kaçırıldığı ve vatandaşa yanlış yönlendirme yapıldığı ortada değil mi? Bu durumda vatandaşı kandıran kim? Diğer yandan başka bir kamu yöneticisi işlerin tıkırında olduğu ve geçen yıl krize rağmen artan turist sayısının bu yıl ikiye katlanacağını söyleyebiliyor. Aslında bu tür söylemler vatandaşın akıl ve zekâsını deneme çabaları. Bakalım bu sorgulamayan necip halk nereye kadar aldatılabilir diye inceden planlar yapılmakta.

ÇAY KAPUÇÇİNO

İşler zıvanadan çıkınca ipin ucu da kaçıyor. Turizmdeki olumsuz tablonun farkında olamayan kesimler akıl zorlayan sözde yenilikleri ve fikirleri ortaya sunuyorlar. Gıda ile ilgisi sorgulanabilecek uçuk kaçık işlemler başarı öyküsü diye yutturuluyor. Zaten bu konuda o kadar ileriye gitmiş durumdayız ki, sayfalar dolusu örnek yazmak olasıdır. Örneğin, teşvik alan birden fazla proje otel rezervasyon sistemi pazarlıyor. Peki, bu kadar fazla aracı firma gelirleri düşürmüyor mu? Veya bu kuruluşlar nasıl para kazanıyorlar? Otellerin kendi web sitelerinden rezervasyon ve satış ilanını güçlendirecek yapı kurgusu daha önemli. Buradan da gelecek on yıl için tasarlanan odaya akıllı telefon ile anahtar kullanmadan girmek, otopark geçiş sistemi, ödeme çeşitleri gibi konaklamada farklılık yaratacak fikirler ortaya çıkartılabilir. İşte tam bu noktada bir girişimci ortaya çıkıp örneğin, çay kapuççino yaptım diye medyada yer bulabiliyor. Algı yönlendirme ve boştan kahraman yaratma becerisi o kadar ilerlemiş ki, işinin erbabı olan esnaf para kazanamazken bu tür sözde fütürist ve girişimciler ortalığı kasıp kavurmaktadır. Hiçten bir şey ortaya çıkartmak sosyal medyada belki bir beceridir ama konaklama sektörünün ilerlemesi ve buraya ilginin artması bu şekilde olamaz. Başarının en basit tanımı ve ölçütü her ne yapıyorsan en iyisini yapma becerisi geliştirmektir. Buna benzer çok fazla örnek olması işin dikkatleri çekici diğer bir yönüdür.

Gurme turizmi diye bahsi geçen bir tür var. Kimse ne olduğunu bilmediği için körün fili tarifi gibi çok farklı ve şekilde tanımlar söz konusu. Ama dikkat ediyorum henüz bu konuda gelişen yeni temiz gıda konusunda tek bir laf eden yok. Benzer şekilde sağlıklı mutfaklar ilgi çekmiyor. Neden? Bir parça etin pişirilmesi kadar henüz önem bulmayan diğer beslenme şekillerinde ileri ülkeler çok ileri mesafeler kat etmiş durumdalar. Bizde neden böyle çalışmalar yapılmaz? Yani bir yemeği benzer usullerde pişirmek için TV lerde boy gösteren ünlü ve ünsüz şefler sağlıklı gıda tüketimi hakkında nasıl bir katkı sağlıyorlar merak ediyorum. Turizmi tüm unsurları ile ele almadan orasından burasından çekerek amorf bir yapı ortaya koymak marifet değil cehaletin göstergesidir. 

TEMİZ

Uzun yıllardır savunageldiğim birey için gerekli olan dört temiz hava-su-gıda-enerji üzerine yeni bazı çalışmalar yapılması zorunlu. Çünkü ülkede yaşayan insanlar toplu olarak sıkıntı çekmeye devam ediyorlar. Turizm konusunda da bu dört unsurun en önde yer alması gerekiyor. Bunu turizmde ileri ülkeler yıllardır yapmaktalar ancak son on yılda çok büyük atılım içindeler. Bizde ise tam da ters yönü gösteren bir durum söz konusudur. TV lerde çeşitli programlarda bu konudan söz ediliyor ancak dikkat çekmesi bakımından özel programlar yapılması gereklidir. Kavramların ve eksik bilgilerin abartısız olarak enine boyuna tartışılması ve topluma bunun uygulama yöntemleri kapsamlı olarak anlatılması gerekli görülmektedir. Bu konuda seminerler(*) düzenlenerek aydınlanma için çaba sarf edilebilir.

Mevcut kirlilik nasıl değişir? Tabi ki tüm bireylerin önce kendi sağlık ve çevre bilincini geliştirip bunları yöneticilerden istemeleri ile gerçekleşebilir. Şöyle bir soru sorulabilir: Her şey ve tüm ortam kirli ise buradan toplum için “temiz politika” ortaya çıkabilir mi?

Bu soruyu kendimize ve etrafımıza sürekli sormamız gerekiyor yoksa kir içinde yok olup gideceğiz.

(*) SUNUMA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

 




Bu Makale 12.03.2018 - 21:40:44 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.