Turizmde güncel teşhis: Şeker hastalığı!
Türk turizmi yıllardır ‘kayda değer’ bir gelişimde ve dış görünüşünde fiziken büyümesini sürdürüyor. Ancak, içinde yaşayan paydaşların çok yakından bildiği üzere, müthiş bir verimsizlik ve iç huzursuzluk süregitmektedir. Söz konusu süreçte, tüm turizmciler günü kurtarabilmek için her türlü gayreti gösterse de, bıçak kemiğe dayanmıştır.
Elbette bu durum yeni bir gelişme değildir. Fakat yıllardır görmezlikten gelinen ve ihmal edilen “teşhis-tedavi”nin hayata geçirilememesi ile, artık tahammül sınırları iyice zorlanmaktadır. Araştırmacı yazarlık misyonumuzla, yıllardır destek vermeye çalıştığımız bu kritik gerçeğin “idrak edilmesi” için, olayı yeni bir çerçevede sunuyoruz.
ŞAMPİYON TURİZM GERÇEKTE ‘ŞEKER HASTASI’ KONUMUNDADIR!
Turizmin fiilen 40 kadar sektörü bağdaştıran özgün bir endüstri olması, olaya çok özel yaklaşılmasını ve gerekli koordinasyon önlemlerinin mutlaka devreye sokulmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye’de ise, mevcut potansiyeli ekonomik yönden değerlendirmek üzere yola çıkılmış, ancak bugün mekanizma (adeta) arap saçına dönmüştür.
İlk planda hizmeti değil rantı gözeten bir yatırım ve gayrımenkul anlayışı hakim olarak yaşamaya çalışan işletme hizmetleri, kıyasıya rekabet savaşları ve maliyet baskıları içinde yaşam gayretindedir. Temel ürün olan yerel destinasyonda bütünleşemeyen ve destek altyapıdan yoksun bir münferit pazarlama çabası ise, randımansızdır.
Yıllar boyunca oluşan tüm güçlüklere göğüs gererek bugünlere gelen mekanizmanın, ‘dolsa bile kazandırmayan’ karakterde kilitlenmiş verimsizlik darboğazı ise, artık tescil olmuştur. Bu yönde yıllardır (turist sayısıyla) kendini şampiyon sanan turizm, gerçekte ayakta güç duran ve zorluklarla günü kurtaran bir ‘şeker hastası’ konumundadır.
Bugün içine düşülen müşkül ve girdaplı durumların başlangıç belirtilerine, turizmin palazlanma dönemi olan 2000 başlarında el atılmıştır. Burada “milat” olarak ele alınacak belgeyi (tekrar) hatırlatmakta yarar var: 11 Ocak 2004 tarihinde Sn.Erdoğan 2.Turizm Hamlesini başlattı (Bkz-1*) Ardından da 2007’de Turizm Stratejisi devreye girdi.
10 YILDIR NİYETLENİLEN TOPARLANMA ve TEDAVİ HAMLE’Sİ NE DURUMDA?
O tarihlerde oluşan sıkıntılara çare oluşturmak üzere yapılan bu atılımları, bugün “dertlere deva” olarak “çözüm için atılıma girmek” ve “planlı dönemde turizmi toparlamak” şeklindeki somut adımlar olarak yorumluyoruz. Bugün ise, Heyet Raporu karakterindeki “hamle ve strateji” ile “insülin” niteliğindeki KONSEY reçetesi, adeta unutuldu!
Aradan geçen 10 yıl gibi ciddi sürelerde ise, şeker hastası turizmin net bir şekilde “şampiyonluk öyküleri” ile avunmayı tercih ettiği ve (tedavi konusunda) tüm uyarılara da hiç kulak asmadığı, açıkça yaşanmıştır. Bu arada Devlet ve/veya Hükümet politikasında (bilemediğimiz) bir değişiklik varsa, bilenler bilmeyenlere lütfen anlatsın.
İçine düşülen koşullar değişmedikçe ve tedavi edilmedikçe (kendiliğinden) düzelemeyecek olan hastalığın devam etmesinde aranabilecek suçluyu ise (Bkz. önceki yorumlarımız) “zihniyet hazretleri” olarak tespit ve ilan etmiştik. Çok çeşitli konjonktürel ve psikolojik nedenlere dayanan “gerekçesiz bir atalet süreci” ile bugünlere gelinmiştir…!
TURİZMDE SÜREGELEN HASTALIK HASARLARININ MAKRO BOYUTLARI:
Yorumlarımız çerçevesinde “buz dağı” etkisi ile bütünüyle idrak edilemeyen turizmin hastalığı sonucunda bünyede oluşan ciddi zararların hacmi ise “ürkütücü” düzeydedir. Şeker hastası olarak bu sürelerin tedavisiz geçirilmesi ile, vücutta oluşan hasarları da, mevcut gelirlerdeki (varsayılan) randımansızlık payı ile ölçerek açıklamakta yarar var.
Bu yöndeki ilk tespitlerimiz paralelinde bir analiz ve uyarı mesajını 3 yıl önce vermiştik (Bkz-2*). Bugün ise WTTC verilerine dayanarak (Beşte-Bir randımansızlık ile) turizmde “geçmiş 20 yılda 60 Milyar$” ve (önlem alınmaz ise) “gelecek 10 yılda da 140 Milyar$” gibi döviz kayıpları mevcuttur. Toplam ekonomide ise bu kayıplar 2.5 katıdır.
GÜNCEL GERÇEKLER IŞIĞINDA PİYASAYA ‘DESTEK YOL PLANI’ TAVSİYEMİZ:
Çizilen tablo, güncel ve abartısız olarak çıplak gerçekleri basit bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çerçevenin (eski yorumlarımızda yeterince işlenen) ince detaylarına düşmeksizin, 3 başlıkta ifade edeceğimiz “yol notları” şunlar:
1) Kişisel kariyerinde “stratejist” birikimleri olan yeni Bakanımız, dertlere derman olacak “çareler” arayacak mı? ,
2) Piyasa paydaşları, artık tümüyle Devletten medet ummaksızın “dayanışma” atılımlarına girebilecek mi?
3) Etkin ve kaliteli bir hizmet organizasyonu gerektiren “çağdaş” turizm kriterlerine uyum sağlanabilecek mi?
SONUÇ: Müzmin hasta durumunda kalan Türk Turizminin “kalıcı tedavisini” salık veriyor, acil şifalar diliyoruz…!
(Bkz-1*): http://www.kultur.gov.tr/TR,28191/turkiyenin-2010-turizm-vizyonu-ve-ii-hamle-donemi.html
(Bkz-2*): http://turizmguncel.com/index.php?tg=makale&i=308
zafer@cengiz.gen.tr
Bu Makale 08.04.2013 - 16:05:19 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Şeker hastamızın çeşitli açılardan MALUM fotoğrafını sergilemekle bir yere varamayız ki Sn.Fenerli... Artık gerekli olan: Yıllardır kıvranılan ve cümleten ıstırap veren mevcut koşulların temelinden değişmesi için yolyordamyöntem ve ÇARE üretmek (...bile yetmez) ve UYGULAMAK ile SONUÇ almak gerekmiyor mu...? Şartlar değişmedikçe aynı dertler elbette çekilecektir AMA ağlaşmak yerine, cümleten ve akıllıca ÇÖZÜM peşine düşmek ve başarmak zorundayız...
-
istanbul ve ankaraya bir sürü otel yapıldı sinek avlıyorlar para aklamanın en kolay yolu oldu.talep ise yok gibi birde belediyelerin kongre merkezleri var onlarda oradan (gerek inşaat gerekse ihale bazında vurgun yapıyolar)yolunu buluyor.dürüst çalışan turizmcilerde( dedeman gibi)otellerini satıyorlar.ankarada bir çok otel faturasız çalışıyor.işçileride askeri ücretin altında köle gibi çalışmaya devam.............
