Serdar Sağlamtunç / FCSI

Turizm ve Ötesi

Turizm konusunda ne kadar başarısızlık varsa hepsini denemiş olmamıza rağmen tüm yaşananlardan ders çıkartmamak herhalde işin en zor ve garip kısmıdır. Turizmde ileri ülkeler sektöre genel bir bütün penceresinden bakarak gerekli tanımları kendi ellerinde olan zenginliklere göre yaparak ilgi çekmeye devam ediyorlar. Bizde ise fasit bir daire içinde dön dolaş aynı yerde buluşmanın ne kadar başarı ve erdem gerektirdiği vurgusu yaparak anlatan sözde yetkililerin ve STÖ yöneticilerinin akıl sınırlarını zorlayan açıklamaları aslında tabloyu netleştiriyor. Basit bir ticari işletme pazarlanabilecek mallarını öne çıkartarak kazanım elde etmek ister. Bunun tersi pazarlayacağı mallarını hırpalar, kırar dökerse alıcısı olmayacağını bilir. Bu örnekleme turizme uygulanınca ne ortaya çıkıyor hiç düşündünüz mü?

Elinizde 60 bin yıllık kutsal bir toprak parçası olan Anadolu var. Bilinen tarihte yüzlerce medeniyetin kültürel ve insan birikimleri ile yoğurulmuş bir değerler yumağı. İzleri doğru takip ederseniz hemen her yerde değişik bir mirasa dokunmanız olasıdır. Sadece bu noktaları tespit edip açık kazılar yaparak dünyaya duyursanız, etrafına basit yerleşkeler kursanız bugünkü turizm gelirlerini on misli katlamanız işten bile değildir. Buna bilimsel olarak tespit edilmiş olan gelecek yüzyılda en değerli topraklar ve su kaynaklarının Anadolu olarak işaret edilmesini eklerseniz, neden yabancıların büyük topraklar ve su havzalarını satın aldıklarını anlarsınız. Ancak toprak üstü için aynı şeyleri söylemek zordur. Ormanların katliama dönüşen tahribatı, toprak ve yeşili betona dönüştürme gayreti, ağaç yerine bitki dikme inadı, şehirlerde park ve mesire alanlarının daraltılması sonucu hızlı bir çölleşmeye gidiş gözlenmektedir. Bu tablo uzay resimlerinden gayet net olarak görülmektedir. Bu nedenle bunun tersini iddia etmek artık mümkün değildir. Denizler ve nehirlerin kirletilmesi hız kazanmakta, endüstriyel tesislerin soğutma işlemi için kullandıkları doğal su kaynaklarını hiçbir arıtma işlemine tabi tutmadan atık olarak doğal ortama geri yollamaları suların içindeki yapıyı olumsuz etkilemektedir.

Tüm bunlara ilave olarak sanayi alanında ileri olan tüm ülkelerin bıraktığı ve bırakmakta olduğu nükleer santral inadını anlamak olası değildir. Benzer şekilde doğaya tahribatı açık olarak ispat edilmiş olan küçük ve orta büyük kapasitedeki HES projelerini sadece tesisin kurulduğu suyun işletmesini alarak iki yönlü tahribatı görmek ve bunları geri döndürmek gereklidir. Turizmde ileri ülkelerde masa hizmetinde su artık pet şişe ile verilmemektedir. Bunun yerine açık su tercihi hem ekonomik hem de daha sağlıklı bir yöntem olarak ispat edilmiştir. Bu verilere rağmen piyasada kaç yüz su markasının var olduğunu bilen varsa bravo. Perdeleme ve karartma yapıldığı için dünya su yararlanma haklarını bilme konusunda oldukça geriyiz. Çünkü bu yönergeler ortaya çıkacak olsa tek bir işletme bile akan doğal su üzerinde hak sahibi olamaz. Çok basit anlatım olarak, su oradaki insanların hakkıdır.    

Daha önceki yazılarımda birkaç kez değindiğim ilkel su kullanım tarzından vazgeçmek acaba ne zaman gerçekleşecek. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ortam o kadar tozludur ki belki haftada iki kez tüm şehirdeki araçların yıkanması için heba edilen su ile büyük ekonomik ve çevresel kazanımlar söz konusudur. Neden diğer ülkelerin büyük şehirlerinde toz yok da bizde bu kadar toz var sorusunun yanıtını henüz alabilmiş değilim. İşin ilginç tarafı, su ile ilgili olan ve olmayan herkesin ekâbir bir şekilde sudan bahsetmesi ama çözüm için hiç bir şey yapmamasıdır. Öncelikle musluklardan akan suların içilebilir nitelikte ve sağlıklı olması şarttır. Belediye başkanları şov yaparak şebeke suyunun içilebilir nitelikte olduğunu iddia etseler de gerçek olan akan suların tat, koku ve renk olarak içilebilir gerekli niteliklere sahip olmadığıdır. İsteyen bir bardak su doldurup bir müddet dışarıda bıraksın sonra suyun aldığı hali kendi gözleri ile görsün. Teknik olarak suyun merkezden temiz halde evlere kullanıma ulaştırılması ekonomik olarak çok fazla kazanımları işaret etmektedir. Çünkü kullanılan deterjan ve kimyasal maddelerde azalma olacağı gibi endüstriyel anlamda kullanılan atık suyun arıtılması ve tekrar kullanıma sunulması işleminin de basitleştirilmesi söz konusudur. 

Benzer şekilde fosil yakıt yerine temiz enerji kullanımı teşvik edilmeli ve teknolojik alt yapı süratle ileri ülkeler seviyesine getirilmelidir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan, üzerinde her zaman sıcak güneş gezinen ülkemizin konumundan daha akıllıca faydalanmak gereklidir. Su, çevre, toprak, ağaç, insan, enerji kaynaklarına daha fazla değer vermek zamanı gelmiştir. Bu konuda ilk yaşlardan başlayan eğitimler oldukça büyük katkı sağlayacaktır. Bilinç oluştuktan sonra gerisi kolaydır.

SAĞLIK TURİZMİ

Bilinmeyen veya yerine oturmamış tanımlar bilgi eksikliği içindeki insanlar tarafından çok rağbet görür. Hele araya birkaç uçuk kaçık yabancı sözcük eklerseniz kendinizin bile anlamadığı karışık bir orta yaratmak kolaydır. Konuyu ikiye ayırarak ele almak gereklidir. Birincisi turizm, ikincisi sağlıktır. Ama ilginç olan bu iki dalda da uygulamalar ve sonuçları bakımından söylenecek iyi cümleler yoktur. Ancak böyle olması bunun düzeltilemeyeceği anlamına gelmez. O halde son zamanlarda sıkça bahis konusu edilen sağlık turizmini dikkatli bir şekilde ele almak gereklidir. Sadece fiyat ucuzluğu ile yola çıkmak turizmdeki başarısızlığı tekrarlayacak özelliktedir. O halde bir kesit almaya çalışalım.

Sağlık uygulamaları için gerekli olan bilgi, deneyim, yetişmiş eleman ve tesis olarak ne durumdayız? Sağlık personeli bakımından yetersizlik son yıllarda ortaya çıkmıştır. Tesisler eksik, yeni projelerle açık kapatılmaya çalışılmaktadır. Ancak temel olan sıkıntı tesis projelendirilmesi sırasında belirsizliklerin fazla olması ve kafa karışıklığıdır. Öyle ki devletin vermeye başladığı teşvikler yatırımcıları otellerden hastane dönüşümüne itmektedir. Olabilir mi? Olanaksız. Bu iki eksik nokta bir araya gelmeden önce turistleri çağırmak ve rezervasyon yapmak ne kadar doğrudur, ilgililer karar versin bir zahmet. Bazı dallarda tesis özellikleri daha az gereksinim içinde olabilir, ancak oteli sağlık tesisine çevirmek için tüm binanın poliklinik, ameliyat, dinlenme, acil müdahale birimlerine gereksinim vardır. Bunlar lobide veya toplantı salonlarında olmaz. Alt yapı gereksinimleri çok farklı olan iki tür tesisin dönüştürülmesi teknik olarak olasıdır ancak olması gereken özelliklerden ödün verilmemesi önemlidir.

OKUL MUTFAĞI

Yeni yayınlanan bir genelge ile okullardaki beslenme sistemi hakkında bazı düzenlemeler getirilmiş. Bu konuda 27.08.2012 tarihinde Turizm Güncel’ de yayınlanan Okul Sütü makalemde sistemi tarif etmiştim. Yazıda değindiğim maddelerin kural haline getirilmesi çok geç olsa da iyi, olmuştur ancak “kantin” tanımlaması ilgi çekmektedir. Bu genelgeyi hazırlayanlar olması gereken değil de mevcut sistemi budama yoluna gitmişlerdir. Yanlışlık da buradadır. Okul mutfağı iyi çalıştığı zaman kantin adı verilen ara çözüme gerek yoktur. Hepimizin bildiği gibi kantin okul mutfağı alternatifidir ve genelde okul dışından hizmet alımı şeklinde kiralayan kişi veya firma kazanım elde etmek isteyeceği bir alan olacaktır. Peki değişen ne olacak?

Çözüm, okullarda sağlıklı yemeklerin hizmetine uygun proje ve tesis planlaması yapılması ve sadece mutfak işlevi gören sistemin hayata geçirilmesidir. Bu program içinde öğrencilerin beslenmesi için gerekli her türlü sağlıklı gıda ile içecek yemek sırasında verilmelidir. Bunun dışında zaten herhangi bir yeme gereksinimi olamaz. Yine aynı çerçeve içinde pet su yerine filtre edilmiş ve herkesin kullanımına uygun musluklar konmalıdır. Çocukların yaşlarına göre farklı boyda musluk yerleştirilmelidir.

Okul yemeği programı tüm ileri ülkelerde olduğu gibi genel bütçe içinden kesilerek bedava verilmeli ancak maliyet hesaplarını kontrol eden ve kalite denetimi yapan okul dışı sivil temsilciler mutlaka işin içinde olmalıdır. Yabancı ülkelerde yemek bedeli kendi paralarına göre 2,5 TL civarındadır. Bugün toplu yemek üretim maliyetlerine bakılırsa bu hedef çocuklara uygun olan kalori miktarına göre elde edilebilir çizgidedir. Alınan vergilerden ödenecek bu bedel hem çocukların eşit beslenme fırsatını yakalama şansı verecek hem de ailelere ek yük olmayacaktır. Çok önemli bir detay ise yemek kalitesi ve çeşitliliğidir. Eğer bu işlev öğrencilere uygun olarak yapılmazsa yenmeyen yemekler ve atıklar artar. Bugüne kadar henüz bir tedbir alınamamış olan kamu, hastane, asker yemekhanelerinde ortaya çıkan benzer atık fazlalığının yemek kalitesi ve ürün bedelleri bakımından hesaplanma vakti gelmiştir diye düşünüyorum.

Sayılan tüm bu tedbirleri almak oldukça kolaydır. Zor olan sistemi kurmadan el yordamı ile bir şeyler yapmaya çalışmak ve debelenirken etraftaki her şeyi kırıp dökmektir. Elimizdeki potansiyeli bilerek hemen iyileştirme çalışmalarına başlamak çok büyük kazanımlar getirecektir. Enerjimizi olumlu ve verimli kullanmak bizim elimizde. Artık ehil ellerin sistem içinde yer alması gereklidir. Yandaşlıkla bu işlerin olmadığını acı bir şekilde gördük, yaşadık ve artık öğrenmiş olmamız gerekiyor.


Bu Makale 14.09.2015 - 13:54:59 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 07.09.2015 - 04:53

    Sürdürülebilir Turizmin STK söylemlerine yerleşerek doğa koruma odaklı anlamının Turizmin döviz yumurtlayan kaz çiftliği olarak algılandığı bir ortamda, herkes kendi çiftliğinde kazlarını güdebilme gayretindedir Serdar Bey. Turizm ormanının bütününü görerek, petrolden öteye bir değer olduğunu idrak edemeyen ve çarpık gelişmeyi yönetemeyen zihniyetler, turizm ormanında doğal yasalarla yaşamaktadır. Çok sektörlü turizm endüstrisinde Planlı bir Uyum Stratejisi gerekirken, her kafadan çıkan uyumsuz çıkar demeçleriyle Peynir Gemisi misali yürütülen turizmin çivileri çıkmasına rağmen, Devletin Resmi Stratejisi bile gündeme gelemiyorsa, Anadolu değerleri de heba olmaya mahkum değil midir? Bu durumda turizm geliştirilmesi gözetilen bir Pasta değil, yağma Hasanın böreği konumundadır!

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.