Feti Kuyucu

Turizm sektörü ve kurumsal yönetim

Bu makalemde sektörün ve turizm ekonomisinin içerisinde bulunduğu belirsizlik ve öngörülemezlik ortamında turizm sektörün sürdürülebilirliği için çok önemli olduğuna inandığım kurumsal yönetim üzerine düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Değerli okuyucular! Türk turizminin önemli haber alma araçları arasında olan TurizmGüncel online gazetesi yedinci yaşını kutlamaktadır. Öncelikle Türkiye’nin turizm sektöründeki güncel haber, makale ve sektörel haberlerin yer aldığı bu platforma emeği geçen herkesi öncelikle kutlar, başarılarının devamını dilerim.

Hepimizin yakından izlediği üzere 2008 yılında başlayan ve birçok kabuğa dönüşen küresel mali kriz gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde halen artçı ve şok sosyo-ekonomik olaylarla yaşanagelmektedir. 2008 yılından bu yana yaşanan küresel ekonomik ve/veya finansal krizlerin ortaya çıkardığı en önemli sonuç, yönetim hatalarının devletlere ve kurumlara yansımaları paralelinde ağır sonuçlarıdır.

Yönetsel zafiyetlerin kurumlar ve işletmeler üzerinde yıkıcı ve yok edici sonuçlarını hep birlikte gördük ve görmeye devam edeceğiz.  Birçok dev kurum yok oldu, birçoğu, faaliyetlerine son verdi veya çok ciddi oranda küçüldü. Kimileri ise var olma savaşı veriyor ve ticari yaşamlarını devam ettirebilmek için birçok önemli varlıklarını satmak durumunda kalacak.

Turizm sektöründe ana konumuz yönetim olunca neler yaşandı kısaca bakmak gerekmekte. Sektörde rekabetin ve değişimin artan/baş döndürücü ivmeyle hızlandığı bu son 12-14 yılda Türk turizmi (özellikle yaz tatili turizmi ) doludizgin bir büyüme ile tüm rakiplerini ardına takarak âdete piyasa yapıcı ve belirleyicisi oldu. Sektörel performans kadar yönetim kalitesinde ise maalesef gereken yolu alamadı. Büyüme ve nehir gibi akan nakit akışı tüm hataları örtüyor, her şey doğru gidiyor algısıyla da tüm paydaşlarda, profesyonellerde ve sermayedarlarda eller havaya durumu devam ediyordu.

Kitle tatili özelinde (yaz tatili deniz kum güneş) turizm bölgelerinde birçok başarı hikâyesi yazılmıştır. Bu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak koşulları da iyi inceleyip değerlendirmemiz buna göre özeleştiri yapmamız gerekmektedir. Yüksek girişimcilik ruhu, cesaret, güçlü nakit akışı, finansal piyasalardaki risk iştahı ile yatırımlar arka arkaya gelmiş ve AntalyabBölgesinde bakanlık belgeli yaklaşık 950 Tesis 450.000 yatak kapasitesine ulaşılmıştı. Bu yatırımları gerçekleştirirken son 15 yılın flaş sektörü turizmin finansal borçluluğu da 2016 sonu itibarıyla 4,7 milyar dolara ulaşmıştı. (Bu rakamlarda konaklama yatırımlarının finansmanında Yabancı Tur operatörleri avansları da dikkate alınmamıştır burada da önemli rakamların olduğu bilinmektedir)

Ancak 2013 yılında küresel mali kriz ve Arap Baharı ile başlayan jeopolitik kriz artık ana partnerimiz komşu ülkede mali/finansal kriz olarak farklı boyut almakta idi. Düşen petrol fiyatları, jeopolitik/uluslararası gerilimler ve iç ekonomilerdeki mali krizler turizmi bir anda olumsuz bir şekilde etkilemişti. Tabiri caizse “Şapka düşmüş kel görünmüştü.”  2015 yılında etkilerini gördüğümüz makro gelişmeler, Rusya krizi ile 2016 yılında ise tamamen öngörülemez, muğlâk durumun etkisi altına girmişti. 2017 yılına da belirsizliklerin ve risklerin devam ettiği temkinli bir iyimserlikle başladık.

Turizm sektörü ülkemizin çok önemli bir döviz sağlayıcısıdır. Net olarak 2015 rakamları ile kayıtlı olarak 32 milyar $ girdi sağlayan sektörün, muhtemel cari açığın % 50 sini tek başına finanse ettiği bilinmektedir. 2016 yılında ise risklerin etkisi ile % 30 civarında büyük gelir kaybı yaşamıştır. Turizm sektörü ülkemiz için çok hassas ve öncelikli sektör konumundadır. Yüksek rekabet gücü ve geniş potansiyeli ile gelecek vaat eden bir sektördür.

Peki, bu kadar nakdi ve ayni değeri yüksek olan sektörü ve şirketlerimizi nasıl yönetiyoruz?

Uzun yıllar devam eden yüksek karlılık, finansal performans kurumsal yönetim uygulamalarını göz ardı ettirdi. Yapılan her şey sözde doğru idi ve bunu bozacak bir değişim de yoktu. Geçmiş tecrübeler ve bilinenler yeterli idi. Her şey patronun iki dudağı arasında doğru çıkarsa ben bilirim, hep böyle yaptım doğru çıktı. Yanlış bir karar sonucu bir mali ve ticari kayıp olursa Allah’tan denilirdi veya suç harici faktörlere bağlanırdı. Hesap verecek kimse yok çünkü hesabı alan da veren de benim (Patron/Sermayedar) nasıl objektif olacağız. Hatalardan nasıl ders çıkarıp kayıpları en aza indireceğiz. Rasyonel bir yönetim anlayışı ve yapısı olmadan rüzgâr sörfü gibi savrulup duruyoruz. Birde özgüven patlaması vardı yöneticilerimizde ve patronlarımızda. (hala devam ettiği şüphelerim devam ediyor) En önemli tehlike ise bize bir şey olmaz, biz ne krizler atlattık bunları da atlatırız anlayışı idi.  (evet, atlatırız ancak yönetim anlayışımızı değiştirirsek) Çünkü en tehlikeli yaklaşım bu anlayıştır.

Kurumların devamlılığı açısından Kurumsal Yönetim anlayışı artık günümüzde son derece önem kazanmıştır. Yaşanan ve yaşanmakta olan sosyo - ekonomik ve jeopolitik olaylar/krizlerin etkisiyle bu yönetim anlayışına olan ihtiyaç net bir şekilde görülmektedir. Kurumsal ve kurallı yönetim anlayışı benimseyen şirketler ile geleneksel olarak yönetilen şirketler arasında fırsat eşitsizliği kurumsal yönetilen yapılar lehine büyük farkla açılmaktadır. Şirketleri geleceğe taşımanın, varlıkları korumanın en önemli güvencesi kurumsal yönetim anlayışıdır.

Belirlenen kurumsal hedeflere ulaşmak ve süreklilik için; etkililik, tutarlılık, şeffaflık, adil olmak, hesap verebilirlik, katılımcılık, inovatif yaratıcılık, doğru çalışma grupları oluşturma, güvenirlik ve sosyal sorumluluk gibi temel ilkeleri içeren “ kurumsal yönetim “ artık iş yaşamımızda yerini almalıdır. Nesilden nesile devredeceğimiz, karlı ve sağlıklı kurumlarımız olsun istiyorsak kurumsal yönetim anlayışını bir an önce kurumlarımıza kazandırmalıyız. Şu unutulmamalıdır ki varlıklarımızı koruyan, geliştiren ve geleceğe taşıyan anlayış kurumsal yönetimdir.

Güven insanlar arası ilişkilerde olduğu kadar kurumlar arası ilişkilerde de son derece önemlidir. Artık sınırların daraldığı dağıtım kanallarının çok hızlı geliştiği günümüzde ilişkiler ve karşılıklı bağımlılık artmaktadır. Kurumlar başarıları için sadece kendi kaynaklarını değil, başkalarının kaynaklarını da (finansal kaynaklar başta olmak üzere ) kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Bu kaynaklara erişim için güven veren ilişkiler ve yönetimler kurmak gerekmektedir. Bu nedenle güvenilir, şeffaf yaşamında gelişmek / büyümek için en önemli değerleme kriterlerinden biri kurumlardaki KURUMSAL YÖNETİM ve KURUMSAL YÖNETİŞİM anlayışı ve profesyonelleşmedir.

Küresel ve ulusal ekonomilerde artık kurumsal yapılar gelişim / büyüme ve rekabet için kendi öz kaynaklarının haricinde diğer tüm kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Kurumsal yapıların; finansal piyasalara / kreditörlere ve diğer iş ilişkisi içerisinde olduğu tüm bileşenlerine güven verici bir yönetim anlayışında olması başarı için vazgeçilmez bir kriterdir. Bu süreç iş yaşamında karşımıza kurumsal yönetişim olarak çıkmaktadır.

“Kurumsal yönetişim; tüm hissedarlar, yönetim kurulu, üst yönetim ve çalışanlar arasındaki ilişkilerin ilkeleri, yetki ve sorumlulukları, alanların dağılımı, kurumsal yapının kalitesini güvenirliğini ve şeffaflığını kapsıyor.” Kurumsal yönetişim bu kesimler kadar tüm iş ilişkisi içerisinde bulunulan, finansal piyasaları / kreditörler (Sermaye bu kadar kıtken ki çok önemli bir husus) , tedarikçiler, müşteriler ve toplum içinde önem taşımaktadır. Kurumsal yönetişim, kurumsal güvenin temelini oluşturmaktadır.

Günümüzde kurumların yaşamlarını karlı bir şekilde sürdürebilirliği için; güç sahiplerinin, karar vericilerin katılımcı bir yaklaşımı, şeffaf ve hesap verme kültürünü benimsemeleri, adil, tutarlı olmaları ve “kurumsal güven “ veren yönetim yapılarını oluşturmaları son derece önemlidir. 

Son 10-12 yılda ülkemizin ekonomik performansında etkin rol alan, tasarruf açığı olan bir ekonomide önemli ölçüde döviz girdisi sağlayan, Bölgemizin ise lokomotif sektörü olan ve önemli sermaye birikimi oluşan turzim endüstrisinde günümüzde kurumsal yönetim kalitesi karar vericiler  (tüm paydaşlar kastedilmektedir) için önemli bir değerleme kriteri haline gelmiştir.

Sektördeki tüm tarafların; seyahat acentesi, konaklama hizmetleri başta olmak üzere tüm iş ilişki içerisinde diğer alt sektörlerin sürdürülebilir büyüme, rakip destinasyonlarla inovatif rekabet edebilmek, tüm finansal kaynaklara / piyasalara etkin bir şekilde erişebilmek ve üstün performans gösterebilmek için kurumsal yönetim ve yönetişim ilkeleri uygulamaları çok önem taşımaktadır. Kurumsal yönetim ve yönetişim anlayışında fark yaratan kurumların / işletmelerin öne çıkacağı yeni bir dönemi yaşamaya başlayacağız”

''Geleceğin şirketi ve şirketin geleceği için kurumsal yönetim ve yönetişim''

Bu Makale 09.06.2017 - 19:19:12 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer KORKMAZ 14.02.2017 - 12:55

    Feti bey, şirketlerin öncelikli olarak ele alması gereken "kurumsal yönetim" konusunu güzel bir şekilde aktarmışsınız. Teşekkürler.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.