Feti Kuyucu

Sıcak günler!!!!

Turizm sektöründe sıcak günler, bahar sonrası Mayıs ayı itibarıyla başlar, Haziran ayı ile birlikte dinlence ve eğlencenin ön planda olduğu yaz ayları aile tatili başlar. Yaz tatili dönemi olarak adlandırdığımız Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında sektörün doğası gereği oldukça hareketli günler yaşanmaktadır. Bu dönemde satış hacimlerimizin ve karlılıklarımızın büyük bölümü oluşur. Sektörümüzün önemli nakit akışı ve faaliyet dönemidir. (Bu arada dikkat etmek lazım, nakit akışının tamamı sizin değildir. Bir dönem için emanet edilen geçici likiditedir.)
 
Bir önceki yazımda sosyo-ekonomik olaylardan genel anlamda bahsederek turizm sektörüne yansımalarını açıklamaya çalışmıştım. Yazımın hemen akabinde Irak ‘da son yaşanan olaylar meydana gelmiş ve Irak genelinde istikrarsız ortam biraz daha kaotik bir sürece dönüşmüştür. Zaten Suriye, Mısır da devam eden istikrarsız ve belirsiz düzen ortamına Irak olaylarının da ilave olması tüm Dünya Ülkelerinin dikkatlerini ekonomik ve jeopolitik hassasiyetle bölgeye çevirmiştir.

Hemen ortaya risk algısı çıkmış hesaplar yeniden gözden geçirilmeye başlanılmıştır. Bir taraf da FED (ABD merkez bankası politikaları ) diğer bir taraf da ECB ( Avrupa Merkez Bankası ) para politikaları yansımaları gündemde iken ilave riskler ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu konjonktürden ilk etkilenen petrol fiyatları oldu, fiyatlar yukarıya doğru ivmelendi akabinde kredi kanalları, risk iştahı algısı bekle gör vb algılara dönüştü. Ancak FED ve ECB ` nin son kararları biraz ortamı rahatlattı. Yine risk algısı göz ardı edilmeye başladı. Ancak gözle görülür bazı veriler de vardı.

Avrupa büyüyemiyor, negatif faiz bile kredi kanallarına akışkanlık sağlamıyordu. Şu ana kadar iç siyasetten hiç bahsetmedim dikkat ederseniz bu konuyu yorum yapmadan sizlerin değerlendirmelerine bırakıyorum.
 
İşte bu gerekçelerle ekonomik ,jeopolitik ve sektörün kendi dinamikleriyle en sıcak günleri yaşıyoruz bu yaz. Genelde tüm dünya ülkelerinde yaz ayları rehavet ve tatil anlayışında olur, ekonomilerde bu ortama uyarlar. Ancak bu yıl sosyo-ekonomik olaylar son yıllardaki en hareketli ve en sıcak yaz aylarını yaşayacağımıza işaret ediyor.

Bu arada sektörümüzdeki durum nasıl diye baktığımızda önemli yaz tatili destinasyonumuz olan Antalya ve Muğla Bölgelerimizde tatminkâr (belki beklentiler üzerinde) büyümeler devam etmektedir. Potansiyel açıdan son derece önemli veriler moralite olarak sektöre olumlu yansımaktadır. Ben genelde pozitif düşünlerden ve verilere dayalı potansiyele inananlardanım. Türkiye ve özelikle ANTALYA’NIN dünya yaz destinasyonunda oldukça tanınır, bilinir ve çok güçlü bir marka konumunda oluşu en önemli güçlü yanımızdır.

Büyüme Rusya ve BDT pazarlarından gelmektedir. Kuzey Avrupa ve Doğu Avrupa’ nın da büyümeyi desteklediğini gözlemlemekteyiz. Ancak Alman pazarını dikkatle izlemekte fayda var. Durağanlık ve kayıp son yıllarda verilere yansımaktadır. (uzun süreli kalışlarda ve tatil destinasyonlarında dünya ortalamasının altında ve durağana yakın bir gelişme)
 
Dünya turizmin önemli kaynak sağlayıcı ve bizimde ülke olarak son derece tecrübeli/güçlü olduğumuz pazarda etkinliğimiz durağana dönmek üzere, bu gelişmelerde Türk sermayeli tur operatörlerin etkinliğinin bu pazarda neredeyse yok olmasının büyük etken olduğunu düşünmekteyim. Gerçi yeni oyuncular geliyor ama hemen sonuç almak eski rakamlara ulaşmak zaman alacak. Alman pazarı için makro düzeyde kamu ve özel sektör işbirliği ile yeni stratejiler geliştirmek ajandamızın en önemli öncelikleri arasında olmalıdır düşüncesindeyim.  
 
Peki, bu tespitlerden yola çıkarsak bu gündemle, makro ekonomik ve jeopolitik açıdan sıcak, yoğun ve risklerle dolu bir yaz dönemi yaşayacağımız açıktır. Turizm sektörü ana bileşenlerinden tur operatörü, ulaşım ve konaklama sektörü üçgenine olan ekonomik yansımalara baktığımızda şu başlıkları/birikimleri görebiliyoruz. 
 
·          Döviz kurlarındaki öngörülemeyen aşağı yukarı yönlü hareketlenme, petrol fiyat baskısı,
·          Enflasyon yüksekliği ve fiyatlardaki düzeltme, maliyet baskısı,
·          Yüksek borçlanma ve bilançolara olumsuz yansıma (2013 yılında kur farkı nedeniyle yüksek zararlar)
·          Kur farklarının bilanço ve gelir tablolarına yansıması ve mali bünyeyi bozucu etkisi (ayrıca sanal karlar !!!)
·          Bütçe gerçekleştirme ve takibi zorlukları ( dinamik bütçe yönetimi tercih edilebilir)
·          Karlılık oranlarının düşmesi,,,,,,      gibi özetleyebiliriz.
 
 
Ayrıca biz ülke ve sektör olarak son 5-6 yılda bol para, düşük faiz ortamından oldukça iyi yönde yararlanmış konumdayız. Son 5-6 yılda bu konjonktür ile sektör , finansal piyasaların / kreditörlerin destekleri ile yatırımcı lehine müthiş bir fırsat ve sermaye birikimi yaratmıştır. Yine son 5-6 yılda yüksek borçlanmalar oluşmuş iyimserlik ortamı, bol para ve düşük faiz dönemi yatırımcının birçok mali gerçekleri görmesine (yüksek risk algısı ve borçlanma, aşırı/kontrolsüz büyüme isteği) engel oluşturmuştur.

Bu dönem likiditeyi çok iyi yönetme ve kışa hazırlıklı olma dönemidir.
 
 
“NAKİT YARATMAK VAROLUŞ NEDENİDİR”

Bu Makale 12.08.2014 - 12:32:49 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Ekmel Ozluk 08.07.2014 - 09:42

    Sn.Kuyucu yazılarınızı ilgiyle takip ediyorumbu arada bu yıla özel Bezilya gibi bizim ana pazarlarımız olan Avrupa ve Rusya pazarları için bile uzak, ulaşımı pahalı,tur paketleri pahalı bir organizasyona kanalize olan potansiyel müşteri ve bunları ikame edebilecek geliri yaratamamaktan kaynaklanan gelir kaybımız,sezonun en karlı sayılabilecek dönemine denk gelen Ramazan bu sezonun zorlu geçmekte olduğu düşüncesini uyandırıyor bilmem katılırmısınız???

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.