Feyzi Açıkalın

Sağlık turizminde devlet düzenleyici mi oyuncu mu?

Turizm, çağın gereği olarak, içeriğine, temeline saygı duyulmaksızın üstünde kolayca oynanan bir kavram haline geldi. Turizmi çeşitlendirmek adına, ona takılar ekleyip, sanki yeni ve özgün bir ürün sunuyormuş gibi davrananların sayısında artış var. Bunu da en çok turizmin içinden gelmeyen, onu bilmeyenler yapıyor…

 
Kasabanın önde gideni bir yerlerden duyduğunu yineliyor: “Spor turizmi kurtuluşumuzdur!”… Oysa ne tesisi var kullanacak, ne de profesyonel bağlantıları ve de anlayışı, bu kavramın içini dolduracak… Tutmadı mı? Üçüncü yaş turizmi? Eko turizme ne buyurulur?

Şimdilerde ise sağlık turizmi pek moda… Büyük olasılıkla taşradan taşınma hemşerilerle doldurulmuş müsteşarlık odalarında beyin jimnastiği yapılıyordur. Hazret, geçen yaz gittiği turizm kasabasında ambulans sesinden uyuyamadığı için merak etmiştir, neler oluyor diye. Balkondan düşen, denizde boğulan, trafikte telef olup hastaneye yetiştirilmeye çalışılan turistten kazanılan paraları duyar devletli. Payitahta döner dönmez koltuğunun altına raporunu sıkıştıran, koşturur elindeki kâğıtlarla “sayının” odasına, “Evraka” diye…

İçkiyi ne denli yasaklasalar da içecektir ve balkondan düşecektir bu gâvur… Boş havuza atlayıp dişini kıracaktır… Ha keza uygun şartlarda çalıştırılmayan şoförler; onlar da, neden oldukları kazalarla katkı sunacaklar istatistiklere… Eee, denizin dalgasını da durduramazsın; o da adam yutacak sezon boyunca… Nasıl pazar ama? Kaptırır mı devlet (artık hükümet diyebiliriz!) bu hazır potansiyeli kendi halkına? Var mı öyle yağma? 

Sen serbest çalışan dişhekimine dört yıldan beri asgari ücret tarifesi verme; hatta asgari ücret uygulamasını kaldırmayı bile düşün… Ondan sonra da Haziran ayında yayınladığın bir KHK ile devlet hastanelerinde yabancı hastalara uygulanacak fiyat tarifelerini yayınla… Hani, çarşı pazarda yerli yabancı ayrımı yapılmasın, ayrı fiyatlandırma uygulanmasındı?

Tüm doktorlarını, dişhekimlerini performans sistemine göre çalıştırmaya zorla, piyasa hekimliğini, onları itibarsızlaştırarak silmeye çalış… Ağız diş sağlığı merkezleri adı altındaki birimlerde halka yaygın hizmet veriyorum diye kalitesiz, yetersiz hizmetler sun… Ama devletin asıl görevi olan “koruyucu dişhekimliğini” es geç…

Diğer yandan, tam anlamıyla “no name” olan kaynağı belirsiz “mevsimlik” sağlık kliniklerinin çalışmasını denetleme… Turistin hanutçular kanalıyla oraya yönlendirilmesine engel olma… İnsan sağlığı ile oynayan sahte hekimleri cezalandırırken cimri davran… Hizmet aldığın çok sayıda modern ve yeterli özel hastane varken, Toplu Konut İdaresine akarsu yatağındaki alüvyonlu toprağa bir de bölge hastanesi yaptırmaya koyul; gerçek kullanım amacının daha sonra ortaya çıkacağı!  

Muhtemelen yaşamında hiç turistle karşılaşmamış, karikatürlerde dudağın üstüne noktalamalarla betimlenen bıyıklar taşıyan bürokratlar son günlerde hızlandılar. Kendilerine verilen sürenin son gününde yayınladıkları KHK ile “Türk Hekimleri” ibaresinin kaldırılmasından tutun da, yabancı sağlık personeli çalıştırılmasına izin verilmesine değin birçok değişiklik yaptılar. Türkiye ilaç ve Tıbbi Cihaz Alış kurumuna bağış yapılabilmesinin önünü açtılar. Yani bu üretimi yapan küresel tekellerinin pazar payının arttırabilmeleri için verilmesi gereken rüşvetin mekanizmasını düzenlediler. Turisti, kesilmek üzere kamyonlara doldurularak ülkeye taşınan potansiyel hastalar ve kazanç kapısı gibi gördükleri için kolları sıvadılar. Ama bilmedikleri bazı şeyler var…

Hadi, bir kaza sonrası canhıraş bir şekilde hastaneye yetiştirilmeye çalışılan turisti ayrı bir yere koyalım. Ama kendi iradesiyle sağlık hizmeti almaya kalkan, özellikle üst yaş gurubu turistin hekiminden farklı beklentileri vardır. Büyük olasılıkla, gelir düzeyi düşük bir Slav ülkesinden değil de İskandinav ya da Batı Avrupalı olacağını varsaydığımız konuk, daha seçicidir. Hekimi ile anlaştığı bir dilde ilişki kurmak ister. Onun aracılığıyla bulunduğu şehir hakkında fikir edinecektir. Hekimin, varsa kaliteleriyle ülkesine döndüğünde övünür. Çünkü hala gelişmemiş bir Doğu beldesi gibi algılanan ülkemizin, bir gelişmiş(!) hekiminden aldığı servis, onu tanıdıkları arasında ayrıcalıklı yere koyar.

İnsani duyguların en alt düzeyde olduğu, salt para kazanmaya yönelik, sağlığın ticarileştirildiği, yabancı dilin yalan yanlış konuşulduğu soğuk ortamları hemen algılayacaklardır. Konuk, hoşnut kalmadığı bir hizmet sonrasında muhatap arar sorunun giderilebilmesi için. Bu da onlarca kişinin çalıştığı beton binalarda bulunmaz… 

Sağlığı, büyük tekellerine yol açmak için ticarileştirmekte hiç sakınca görmeyen Amerika Birleşik Devletlerinin, her kıtada örnek olarak kullandığı bir az gelişmiş ama potansiyeli yüksek ülkesi vardır. Örneğin Kolombiya. Kolombiya’da (ki ülkemizle müthiş benzerlikler taşır) yabancı konuklar için hizmet veren çok sayıda göz ve diş tedavi merkezleri vardır. Orada da ülkemizde olduğu gibi ucuz iş gücü ve emek sömürüsüne bağlı olarak hizmetler verildiği için, uluslararası tekellerin kar oranları çok yüksektir.

Sonuç: Hükümet, sonunda yönetimine bir türlü ortak olamadığı turizm sektörüne giriş yolunu bulmuştur. Kendi hekimini hiçe sayarak, onu dışlayarak…  Devletin asıl görevi olan piyasa düzenleyiciliğini değil, bizzat sağlığın ticaretini yaparak… Çıtını hiç çıkarmayan turizmciye hayırlı ve de kendi iş kolları için uyarı(!) olsun…
 
   
 

Bu Makale 07.11.2011 - 12:08:12 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.