Emir Hepoğlu

Özeleştiri Grubu

‘’Tüm bu şikayet ettiklerimiz bir bir hayatımıza girerken biz neredeydik ’’.

Geçenlerde bir akşam, daha önce sözleştiğimiz üzere çok sevdiğimiz dostlarımızın evinde buluşan biz bir grup turizmci, tavşankanı çay ve leziz çörekler eşliğinde derin muhabbetlere dalmışken, her ne kadar baştan birbirimize, işle ilgili konuşmayacağız diye söz vermiş olsak da bir baktık ki mesleki konuların tam ortasına dalmışız bile. Hayretler içinde birbirine bakan biz kafadarlar, madem ki buraya kadar geldik saat de daha erken ha gayret sektörü çekiştirmeye devam dedik ve aldık sazı elimize, vurduk bağlamanın teline...

Bir turizmci ve otelci klasiği olan sızlanma ve her şeyden memnuniyetsiz görünme triplerini atlatmamız çok sürmese de, ne olacak bu memleketin hali kısmı bayağı bir vakit aldı doğrusu. Yatırımcılardan tutunda, otel genel müdürlerine, çalışanların sorunlarına, yeni tahsislerden, bakanın yaptığı çalışmaların eleştirisine kadar derinlemesine irdelediğimiz konuların ses kaydını almış olsaydık aylık akademik bülten çıkartmaya yetecek malzeme elde ederdik emin olun.

Elbette herkesin ortak kanısı olan bulgulara da ulaştık bu sayede. Mesela eksiksiz hepimiz turizmden anlamayan yatırımcılardan pek hazzetmiyormuşuz bunu öğrendik. Her şeye eyvallah eden bazı çömez yönetici taifesi hepimizin ortak ilgi alanına giriyormuş ve sektördeki yozlaşmanın en büyük sebeplerinden biri bu imiş meğerse bir vesile ile bunu da tespit ettik.

HD sisteminin aslında çıkışı itibari ile pek de fena bir konsept olmadığını, yozlaşmanın bizim topraklarda başladığını ve bu rezaleti durduracak delikanlının henüz doğmadığı konusunda mutabık kaldık. Dünyanın en güzel memleketinin üç otuz kuruşa yağmalanmasının, gelen turistin para yerine çöpünü ve organik artıklarını bırakmasını sanki bir haltmış gibi Yunanlıların ve İspanyolların bilimsel olarak incelemelerini ve kısmi hayranlık duymalarını hayretle karışık saçmalık olarak adlandırdık.

Akdeniz çanağındaki, başta kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin turizme yatırım yaptığını, hatta Kaddafi’nin oğlunun bile yeni yatırımlar ve tahsisler için babasının ölümünü beklediğinin dedikodusunu yaptık. Bel dibi, Göynük, Kemer, Kiriş, Çam yuva ve Tekirova da bulunan bir çok tesisin eskidiğini, ciddi renovasyon gerektiğini, bu işin oldukça maliyetli olmasından dolayı hep ötelendiğini ve uzun yıllar daha bu konuya el atılmayacağına kanaat getirdik.

Departman müdürleri de dahil olmak üzere otel çalışanlarının maaşlarının düşük olmasından yakındık. Zamanında maaş ödeyen tesislerin bir elin parmaklarını geçmediğine karar verdik ve sıkılmadan oturup saydık, utandık çünkü iki elin parmaklarını kullanmamız gerekiyormuş ayıp ettiğimize karar verdik. İstihdam probleminden, eğitime her nedense verilmeyen önemden, her tesisin BB olduğu o güzel günlerden ve daha birçok şeyden konuştuk. Kızdık da, eleştirdikte, bazen hak da verdik.

İlginçtir ama belki de bir çoğumuzun belki duymak bile istemeyeceği şu sonuca ulaştık,

 ‘’tüm bu şikayet ettiklerimiz bir bir hayatımıza girerken biz neredeydik ’’.

Saygılarımla

Emir HEPOĞLU


Bu Makale 01.11.2010 - 08:30:59 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.