Zafer Cengiz

Makro turizmde yeni umutlar

Türk turizminde makro bakış açısı, genellikle kullanılamayan bir yöntemdir.

Turizm gibi çok geniş bir endüstriyi bütünsel bir bakış açısıyla yakalayarak, bilinçli bir şekilde yönetebilmek, gerçekten zordur. Her yiğidin harcı olmayan bu konuda, atı alarak üsküdara geçmiş olan İspanya ve İtalya gibi ustalar bile, bugün değişen makro koşullar karşısında bocalama içine düşmektedir.  

Yeri geldikçe hep altını çizerek söylüyoruz; Türk turizminin son yıllarda kazandığı atılımlar ve kazanım, tamamen Anadolu’nun büyük potansiyeline dayalı bir performanstır. Kurulmuş olan yapısal temeller çok yetersiz ve zayıftır. Henüz devreye girmiş olan 3-5 turizm destinasyonunda düzenleri pekiştiremeyen Türk turizmi, muhtemel gelişmede erişilecek 10-15 adet turizm yöresi ile nasıl başa çıkacaktır? 

Gerekli düzen değişikliği için yapılan çalışmalar ise, piyasanın dağınıklığı ve tutarsızlığına bağlı olarak henüz sonuçlandırılamamıştır. Yıllardır gündeme gelmesine ve üzerinde durulmasına rağmen, meslek örgütlenmesini bile tamamlayamayan turizmde, destinasyon bazında dikey örgütlenme ise, hiç yoktur. Halen “turizmi turizmciler yapar, diğerleri de seyir bakar” yaygın modeli dehşetle devrededir. 

Oysa, biraz dikkatle piyasaya bakılınca “çok kritik gelişmelere gebe durumlar” olduğu kolayca görülür. Artık yerel ticaret odaları, belediyeler ve valilerin “turizmde daha iyi olalım” kaygısıyla hareket ederek, aktif ve pasif yöntem arayış ortamları, giderek yaygınlaşmaktadır. Bugün Mersin’de geciken gelişimi yönetebilmek için ‘turizm platformu’ kurulmakta, İzmir’de ‘turizm üst kurulu’ ihtiyacı dile getirilmektedir. 

Henüz Antalya, İstanbul, Muğla dışında yeterince gelişememiş olan İzmir, Kapadokya, Denizli, Bursa, Mersin, Balıkesir, Çanakkale, Ankara gibi potansiyel atak yapacak destinasyonlar, model ve yöntem üzerinde şiddetli bir arayış içerisindedirler. Bunlar dışındaki potansiyel yörelerimizin de, artık hızla gelişerek, hep birlikte bölgesel olarak ticari turizm pastası sofrasına oturmaları gerekmektedir. 

ÜLKE TURİZMİNDE YEREL ODAKLAR GEREKLİ   

Günümüze gelene kadar kaydedilen gelişmelerde, devlet tarafından yapılan ülkesel tanıtıma ilaveten, işletme ölçeğindeki pazarlama çalışmaları ile turizm ticaretinin çarkları dönüyordu. Ancak, artık bugün ihtiyaç duyulan değişim, bu tanıtma ve pazarlama çalışmalarının bölgesel (destinasyon) odaklı olarak yürütülmesindeki gerekliliktir. Eski yöntemler ise, artık tamamen tedavülden kalkmaktadır. 

Mevcut turizmin gelişim sürecinde gerekli planlama ve düzenlemeleri yapamayan ve bugün genel ürün karakteri olarak ‘sahillere sıkışan kitle turizmi’ modeline mahkum edilen turizmde, ‘alternatif çözümler’ arayışına girilmektedir. Artık çok yavan gelen ve çaptan da düşerek ticari randıman kaybeden turizmde, yapılan eski hataların yeni gelişimlere taşınmaması ve çağdaş bir örgütlenme oluşumu zorunludur. 

Her yörede aktif ve pasif turizm paydaşlarının katılımı ile kurulacak “turizm konseyleri” bünyesinde yürütülebilecek özgün ve sürekli çalışmalarla, yöreye uygun gelişim süreci ve ürünler yönetilecektir. Bu üretim ve yönetim oluşumu ise, turizmin geniş arz-talep dengesinde ticari verimlilik ve bölgesel kazanım açısından en kazançlı sonuçların alınabilmesini sağlayacak bir ortamı pekiştirecektir. 

Tüm dünyada hızla kaydedilen gelişmelerde, turizmin çok yönlü karakter değişimi geçirdiği gerçeği paralelinde, yepyeni yöntemler ve yenilikçi geçerli ürünler ortaya koyulması gerekmektedir. İşte bu süreci gerçekleştirebilen ve yerine oturtabilen yöreler, turizmde gerçek açılımı ve atılımı yapabilecektir. Bu ortamı oluşturmak ve dar gelen örgütsel kalıpları değiştirmek ise, tamamen devletin görevidir. 

Fakat, son yıllarda ‘turizmde ikinci hamle ve 2023 turizm stratejisi’ kapsamında gerekli ön hazırlık aşamalarından geçilmiş, somut bir eylem planı bile üretilmiş olmasına rağmen, devletten beklenen atılımlar gerçekleşememiş durumdadır. Daha da fenası, piyasanın bu konudaki ‘temel oluşumları ve makro kazanımları öteleyen’ tarzdaki duyarsızlığı ve tutarsızlığı, şiddetle gündemdedir. 

Söz konusu tıkanıklıkların nasıl aşılacağı üzerinde geniş ve başarılı bir ‘piyasa uzlaşımı ve atılımı’ gerektiği, apaçık ortadadır. Bu konuda geçen yıl yeterince görüş ve öneri üreterek ‘havlu atmak’ yoluna girdiğimiz için, yeni bir sözümüz yok. Fakat, taze gündem önerilerimizi sıralamakta da, fayda var. 
 
MAKRO TURİZMDE AKTİF GÜNDEM ÖNERİLERİ  

Eski yazılarımızda çok kez altını çizerek işaret etmiştik; Bugün için turizmin önündeki en büyük engel, devletçe turizmin gerçek ekonomik boyutlarının algılanamaması ve idrak edilmemesidir. Kamu muhasebesi kapsamında ‘görünmeyen kalemler’ olarak geçiştiriverilen bir belirsiz rakam olan turizmde, gerekli çalışmalar yapıldığında gerçek girdilerin bilinenlerin 3-5 kat fazlası olduğu, hayretle görülecektir. 

Son günlerde aktif gündeme düşen ‘turizm gelirlerinde yeni yöntem arayışı ve uydu muhasebesi’ gibi çalışmalarla başlayarak, hızla yerine oturmasını umduğumuz bu “makro ar-ge” konuları sonucu, turizmin gerçek boyutları ve değeri ortaya çıkabilecektir. Bunun üzerine, yıllardır özlenerek hayalleri kurulan “turizme ihtimam gösterilmesi” kavramının içi doldurulabilirse, çok şeyler olabilecektir. 

Ancak, bu aşamada fazla (ayakları yerden kesen) hayallere kapılmaksızın, aktif gündem için somut önerilerimizi, aşağıdaki basit başlıklarla vermekle yetinmekte yarar var;

1) TURİZMDE MAKRO BAKIŞ DEĞİŞİMİ

Turizm ekonomisinin gerçek boyutlarını ölçecek tarzda yeni yöntemler devreye sokulmalı ve değişen koşullar idrak edilerek örgütsel altyapı oluşturulmalıdır; Kamu-Özel kesim işbirliğinde, turizmde sürekli ve istikrarlı bir ‘öncelikli düzen stratejisine’ girilmesi gerekiyor.
 
2) YEREL TURİZM AKTİVASYONU

2023 Turizm Stratejisinde getirilen ülkesel politika ve stratejilerin geliştirilerek aktive edilmesi; Global ölçekte kanıtlanmış olan DMO yaklaşımına paralel Turizm Konseyi Modelinin uygulanması ve “Destinasyon Yönetimi” ile turizminin yepyeni bir sinerjiye kavuşturulması. 
 
3) YENİ GLOBAL ATILIMLAR 

İlk dönemi bitecek olan 2023 Stratejisi Eylem Planı’nın ikinci döneminin hazırlanması, Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında turizme gerekli makro önem/kaynakların verilmesi ile, Akdeniz ülkeleri kapsamında turizmde bölgesel liderliğe soyunulması ve kazanılması. 
 
Seçimler sonrasında oluşan yeni hükümette Kültür ve Turizm Bakanımızın değişmemiş olmasının ne anlama geldiği, henüz bizce belirsizdir. Zira, eski dönemde bu konularda tam bir “atalet” söz konusudur.  Ülke turizminde erişilen boyutlarda içine düşülen çıkmazların aşılması için ‘makro kararlılık’ gereklidir. Acaba yeni dönemde, bu konularda kaydedilen çok kritik gecikmeler ve tereddütler telafi edilecek midir? 
 

Bu Makale 27.08.2011 - 13:19:46 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.