Zafer Cengiz

Makro bakış açısıyla Türk turizmi nereye

Makro bakış açısı, olayın bütünsel olarak görülebilmesini ve ana unsurlar açısından yorumunu sağlar.

Ormanı bütünüyle görebilmek ve/veya ağaçlara toslayarak yaşamak arasındaki fark, makro-mikro bakış açısını tarifleyen basit bir örnektir. Bu nedenle de, her türlü kafa karıştırıcı günlük detaylardan arınan ve işin özünü yakalayan bir analiz ve sentez ile yapılan makro teşhisler, çok daha tutarlı ve geçerlidir. 

On yılı aşkın süredir üstlendiğimiz ‘araştırmacı yazarlık’ misyonumuzda, turizm piyasasına destek vermek üzere kaleme aldığımız yazılarda sürekli olarak makro bakışı kullandığımızdan, okurlarımızın bu yazıda fazla bir değişiklik görmemesi doğaldır. Fakat bu yazı kapsamında, daha genel yaklaşımlarla turizmin özünü yorumlayan çok daha geniş çerçeveli bir özet ve katkı vermeye gayret edeceğiz.  

Turizmin (sanıldığı gibi) sınırları belli ve tanımlı gerçek bir sektör olmadığı ve 40 küsur sektörün özgün bir operasyonel organizasyonundan oluştuğunu savunduğumuzu hemen hatırlatalım. Bu bakımdan, turizmi basit bir sektör yaklaşımıyla yönetmeye çalışmak da (şekilde görüldüğü gibi) yıllardır sonuç alınamayan çabalarla patinaj yapmaya, parçacı yaklaşımlarla dumura uğramaya mahkum olmaktadır. 
Türk turizmi artık geçirmiş olduğu 40 yıllık bebeklik döneminden çıkarak, ülkeye çok kıymetli döviz girdileri ve çok kritik yaygın istihdam ve ekonomik katma değer yaratan özgün bir endüstri aşamasına çoktan geçmiştir. Ancak, sosyo-ekonomik yararlarının gerçek boyutları bilinemeyen ve sindirilemeyen bu endüstriyel faaliyet, yeterince ihtimam görmemekte ve ferahlatılarak önü açılamamaktadır. 
Hızla gelişen ve global düzeyde değişen koşullara uyum sağlayamayan ülke çapındaki ‘makro turizm mekanizması’ doğal olarak, randımanlı bir şekilde yönetilememekte ve makro verimsizliğe yol açmaktadır. Özellikle son 10 yıldır fark edilmesine rağmen, işletmeler ve günlük faaliyetler ölçeğindeki mikro dertler ile kavrulmakta olan turizmin, makro ölçekteki tıkanıklıklarını (tekrar) gözden geçirelim. 

ÜLKE TURİZMİNDE ANA UNSURLAR ve KISITLAR NELERDİR?  

Bir önceki yazımızda, Planlama-Geliştirme-Pazarlama olarak ‘3 sacayağı’ şeklinde ifade ettiğimiz temel yönetim fonksiyonlarının, uygulamada şaşarak nasıl sonuçlar verdiğini irdelersek, ortaya çok net bir tablo çıkmaktadır.  Burada, ülkeyi (turizm hizmetleri üretmek için) bir yatırım alanı ve turizmi de, somut olarak yönetilmesi gereken bir iş ve ticaret alanı olarak görmemiz gerekmektedir. 

1) YATIRIMLAR açısından: Tüm yurt çapında dengeli bir gelişim planı yapmaksızın girişilen yatırımlar furyasında, sahillerde yoğunlaşan, sadece tatil ve kitle turizmi odaklı bir tekdüze üretim kapasitesi oluşturuldu. Bugün bu olumsuzluğu gidermek üzere devreye sokulan ‘alternatif turizm’ kavramı ise, tam anlamıyla havada kalmakta ve temel ürün arzı olan kitle turizmi ile özünde bağdaşamamaktadır. 
Ürün çeşitlemesi için gerekli olan kültür odaklı veya benzeri ürünler ve bunların Anadolu çapında devreye girmesi için, çok daha değişik hizmet organizasyonlarına ihtiyaç vardır. Turizm özünde zaten alternatiflidir, ama bu unsur şimdiye kadar şiddetle ihmal edildiğinden, bugün adeta yeniden keşfedilmektedir. Ürünler mutlaka çeşitlendirilmeli ve yurt ölçeğinde yaygınlaştırılmalıdır. 

Altyapı yatırımlarında oluşan aşırı dengesizlikler, günümüzde ‘beş yıldızlı otellere iki yıldızlı çevre’ yaklaşımıyla apaçık ortaya çıkmaktadır. Ancak, mevcut haliyle yerel ekonomiye ve belediyelere yeterli katkıyı sağlamayarak aşırı külfetler getiren turizmin bu olumsuzluğu giderebilecek hiçbir atılımı yoktur. Gelişmesi ve yaygınlaşması gereken ‘altyapı hizmet birlikleri’ ise, halen asgari düzeylerdedir. 

2) İŞLETMELER açısından: Yıldızlama kavramını yerine oturtamamış ve aşırı büyük kapasiteli tesisler ile ölçekleri şaşmış olan konaklama kesiminde, yaygın bir özeleştiri yapılmamaktadır. Son 10 yıldır şiddetle gündeme gelen ‘herşey dahil’ uygulamasında hala düzen arayışları sürmektedir. Diğer yandan, adeta moda olan ‘butik otel’ kavramında, pansiyonlar bile bu sıfatı aymazlıkla kullanabilmektedir. 
Arz ve talebi bağdaştıran ‘tur operatörlüğü’ hizmetinde, son kesitte (yeterli destek görmeksizin) adeta yok olan yerli operatörlerin boşluğu, hiç dert edilmemektedir. Bu unsuru tamamlayacak ciddi bir çağdaş yöntem olan internet satışları ortamı ise, tamamen bir kargaşa içinde gelişmektedir. Bugün ilk ona giren ve ilk beşe oynayan Türk turizminde ‘yerli kruvaziyer operatörü’ olmaması, çok şey anlatmaktadır. 

Kur dalgalanmaları ve işletme girdilerindeki fiyat artışları arasındaki makasa sıkışmış olan işletmeler, son yıllarda müthiş ölçeklerde kan kaybetmişlerdir. Ticari olarak eski karlılıkların efsane olduğu ve fiyat-kalite dengesini korumakta aşırı zorlanan işletmelerin karlılıkları dibi vurmuştur. Bu durumu gidermek için mevcut koşullarda ciddi kazanımlara ihtiyacı olan turizm mekanizması, mutlaka toparlanmalıdır. 

3) PAZARLAMA açısından: Ülkesel planda sürdürülen makro tanıtma faaliyeti, her türlü kararlara rağmen yetersiz ve tutarsız zeminlerde sürdürülmektedir. Son yıllarda 8. Ve 9. Kalkınma planlarında turizm ihtisas komisyonu raporlarında %5 olarak tavsiye edilen ülkesel tanıtma bütçesi, uygulamada  %o2,5 (yirmide biri) olarak gerçekleşmekte ve öngörülen ulusal tanıtma konseyleri uygulanmamaktadır. 

Çağdaş tanıtma ve pazarlama etkinliklerinde hayati öneme sahip olan destinasyon pazarlamasına dönük olarak, fuar katılımları dışında hiçbir organize faaliyet ve atılım yürütülmemektedir. Ulusal ve işletme bazındaki pazarlama etkinlikleri arasında sıkışmış olan destinasyonlar, turizmde ‘gerçek ürün ve imaj’ unsurlarını oluşturmasına rağmen, tanıtma ve bölgesel pazarlama yönünden çok zayıftır. 

Son yıllarda yaygın olarak gündeme getirilen ve (başka bir teşhis olmadığından) genel kabul gören ‘arz fazlalığı nedeniyle pazarlama zafiyeti’ görüşü, kanımızca kökten tutarsız bir yaklaşımdır. Gerçekte; Makro model yokluğundan ve örgütsüzlükten kaynaklanan ‘çağdaş pazarlama eksikliği’ söz konusudur. Gerçek imaj ürünü olan destinasyonların ön plana çıkartılarak tanıtılması ve pazarlanması zorunludur. 

Yaz aylarına hapis olarak, yıllardır sözü edilmesine rağmen harekete geçirilemeyen ‘yıl boyu turizm’ ve kavram olarak halen geliştirilememiş olan ‘sosyal turizm’ ve ‘kent turizmi’ unsurlarından yoksun kalan Türk turizmi, söz konusu olumsuzluklardan ve kısır döngülerden acilen sıyrılabilmelidir. Mevcut gelişimi paralelinde aşırı dar gelen ‘yasal altyapı ve örgütlenme’ darboğazlarını hızla aşabilmelidir. 

TURİZMDE AŞILAMAYAN MAKRO ENGELLER NELERDİR? 

Önceki yazılarımızda, bu konuya ‘Örgütlenme-Planlama-Bölgesel Gelişme’ başlıkları altında yaklaşarak yaptığımız değerlendirme ötesinde, bu kez daha geniş ve pratik bir açıdan yaklaşmaya gayret edeceğiz. Zira, turizmin 40 yıllık gelişim perspektifinde bu olumsuzlukların sürekli olarak yaşanmasına ve çözümler üretilmesine rağmen, yakın tarihimizde bunların bir türlü aşılamadığı gerçeği yatmaktadır. 

Turizmde 2000’lerde 30 yılını doldurarak gelinen kesitlerde, 2005 öncesinde ciddi hamleler yapılmasına niyet edilmiş, fakat bunlar yerine oturamamıştır. 2007 itibariyle resmen şekillenen 2023 Stratejisi belgesinde ise, geniş çaplı kararlar üretilmiş, fakat bunlar (her nedense?) şiddetle ihmal edilmiştir. Bugünkü ihtiyaç ise, yeterince pişmiş ve oluşmuş birkaç unsuru bağdaştıran basit bir toparlanmadır; 

1) TURİZME BAKIŞ:

Turizm ekonomisinin gerçek boyutları ve değişen koşulları idrak edilmelidir;  
   
- Turizm artık kırılgan (hassas) bir ekonomik alan ve lüks bir tüketim ürünü değildir
   
- Turizmin makro ölçekte girdileri, sanılan hacmin çok ötelerinde ve sıra dışı hacimlerdedir 
   
- Devletin turizmde sürekli ve istikrarlı bir ‘öncelikli düzen stratejisine’ girmesi gerekmektedir 

2) YENİ MODEL:  

Devletin ekonomide çağdaş bir yeni düzen modelini getirmesi beklenmektedir;  
   
- 2023 Turizm Stratejisinde getirilen ülkesel politika ve stratejilerin geliştirilerek aktive edilmesi 
   
- Global ölçekte kanıtlanmış olan DMO yaklaşımına paralel Turizm Konseyi Modelinin uygulanması     
   
- Destinasyon Yönetimi bazında atılımlarla Türk turizminin yepyeni bir sinerjiye kavuşturulması 

3) YENİ ATILIM:

Ülkesel Destinasyonlara göre ürün geliştirme ve pazarlamaya dönük etkinleştirme 
   
- Güncel dertleri içinde kıvranarak yarınlarını göremeyen piyasanın ticari açıdan rahatlatılması 
   
- Merkezi yönetim olarak Bakanlıkça bölgesel gelişimin desteklenmesi ve koordine edilmesi 
   
- Tüm turizm paydaşlarının dayanışma içinde tüm sorunlarını destinasyonlar bazında çözebilmesi 

Makro plandaki ihtiyaç ise, çok basit olarak bu durumun tespiti ve gerekli önlemlerin alınmasıyla yüksek performanslara eriştirilen turizmin önünün açılması ve sıra-dışı ülkesel katkılarının hasat edilmesidir. Ülke turizminde erişilen boyutlarda içine düşülen çıkmazların aşılması için ‘makro kararlılık’ gereklidir. Acaba yeni dönemde, bu konularda kaydedilen çok kritik gecikmeler ve tereddütler telafi edilecek midir? 

zafer@cengiz.gen.tr 
 

Bu Makale 26.08.2011 - 21:52:44 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.