Musa Alioğlu

Kara, hava ve deniz ulaştırma pastası

Türkiye'nin gariplikler ülkesi olduğunu bilmek için müneccim olmaya hiç gerek yok.

Türkiye'nin gariplikler ülkesi olduğunu bilmek için müneccim olmaya hiç gerek yok. Bu garipliklerdir ki, bizi biz yapar, ama bizi aleme de rezil rüsvay eder. Ülkemizin azgelişmişlik mücadelesinin tarihine baktığımız zaman her alanda çarpıklıklar görür ve ardından " Biz adam olmayız " der ve işin içinden çıkarız. Peki, biz neden adam olmayız sorusunun cevapları bin tanedir dersem inanın.

Gariplikler hayatın her alanında karşımıza bazen birer duvar gibi, bazen huysuz ve inatçı bir keçi gibi çıkar. Hayatın kuralları böyledir, devletin kuralları böyledir, insanlığın kurallarıda çoğu kez böyledir.
 
Toplumsal hayatı düzenleyen kurallar bütününe yasa diyoruz ve ardından yönetmelikler, tüzükler, talimatlar  diye aşağıya doğru gidiyoruz. Bakınız bu satırların yazarı aynı zamanda havacılık sektöründe çalışan birisi. Bu sıfatıyla da İstanbul Ticaret Odası'nın 15 numaralı Seyahat Hizmetleri Meslek Komitesi'nin Başkan Yardımcısıdır. Ülkemizde ticari hayatın içinde bulunan bütün kurum ve kuruluşları 90'ı aşkın meslek komitesinde toplamışlar.

Bunu yasayla yapmışlar. Haliyle meslek çeşitlilikleri fazla olduğu için bir çok mesleği aynı çatı altında birleştirme zarureti hasıl olmuş. Kendi komitemizden örnek vermek gerekirse, Seyahat Hizmetleri adı altında karada, denizde, havada her türlü yolcu taşıma işini yapanlar meslek bu meslek gurubunun üyesi. Binlerce üyeyi temsil eden komitenin dağılımına gelince. Komitede üç üye otobüsçüleri temsil ediyor, üç üye turizm seyahat acentelerini temsil ediyor, bir üyede havayolu şirketlerini temsil ediyor.
 
Yasa diyor ki, sizler aynı çatı altında birleşip sorunlarınızı çözeceksiniz. Bizim sorunlarımız ortak değil ki, ortak bir çözüm bulalım. Çünkü, son son yıllarda otobüs işletmelerinin en büyük rakibi havayolu şirketleri oldu. Birbirlerine rakip olan iki ayrı sektörün temsilcileri nasıl ortak bir noktada buluşacak, sorunlarına birlikte nasıl çözüm arayacaklar doğrusu bilemiyorum. Ayda bir yapılan toplantılarımız gayet medeni bir ortamda geçiyor. Birbirimizi kırmamak için azami özeni gösteriyoruz. İşin gerçeğini konuşmak gerekirse sektörde havayolu şirketlerinin sayısı çok az. Otobüs işletmecileri bizden kat kat fazla.

Ama hayatın gerçekleri bizim onların karşısına rakip olarak çıkmamıza neden oldu. Onlar da bize, ekmeğimizi elimizden aldınız gözüyle bakıyorlar. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) çatısı altında toplanan karayolu yolcu taşımaclığı yapan firmalar, hamle üstüne hamle yapıyorlar. Uçakta ne varsa biz de de o var sloganı ile yarış başlattılar. Hepsini saygıyla karşılıyor ve asla kızmıyoruz. Onlara göre  devlet bizi fazlasıyla koruyor ve sübvanse ediyor. Nasıl mi, yakıtta ÖTV denen Özel Tüketim Vergisini almayarak. Biz de bundan yararlanalım diyorlar. Bu nasıl olur veya nasıl olmaz bilemem.

Otobüslerde her şeyi yapabilirler. Her yolcuya bal börek bile ikram edebilirler. Ama bir tek şeyi yapamazlar. Teknolojik olarak uçakların hızına erişemezler. Hal böyle olunca da havacılarla yarışmaları mümkün olmaz, olamaz. Ülkemizde çok lüks otobüs işletmeleri var. Çok güzel hizmet verdiklerini biliyoruz, görüyoruz. Ama gelin görünkü, şu anda çok da iyi durumda değiller. Bazen bir otobüsün 20 saatlik yola 10 yolcuyla gittiğini görmek doğrusu benim içimi sızlatıyor. Milli ekonomi, milli servet diye nitelenen bu milyarlık araçlara yazık oluyor. Onları işletenlere, kullanan şoförlere  ve dahası yolculara da yazık oluyor. Çünkü geniş bir coğrafyaya   sahip olan ülkemizde 25 saat süren yolculuklar var. Bu arada üzülerek söylemek isterim ki, TOFED'in web sitesinde bir uyarı gördüm.

Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'ün himayelerinde başlatılan "Trafikte dikkat, 10 bin hayat" kampanyasanın logosu orada yer alıyor. Bu 10 bin hayatın karayolunda kaybedildiğini hep biliyoruz. Yani demek isterim ki, ülkemizde yılda 150 milyon insan hala daha otobüslerle seyahat ediyorsa, bu kazaların da olması kaçınılmazdır. Benim gönlüm ülkemizin refah seviyesinin artmasından yana. Artan refah seviyesiyle birlikte herkesin uçağa binmesinden yana. Otobüsün çok kısa yolculuklarda ve bir keyif aracı haline gelmesinden yana. Yoksa benim otobüsçü dostlarımızla bir alıp veremediğim yok.

Ticaretin erbabının klasik söylemi olan "Herkes rızkını alır " cümlesi de bir gerçektir. Onların da para kazanması en büyük arzumuz. Onlarla ülke ekonomisine katıkda bulunmaktan ve insanımıza hizmet etmekten mutluyuz. Biz havacılar olarak, onların yaptığı atılımları ilgiyle izliyoruz, ama onların müşterilerini medeni ve centilmence yollarla kazanabilmeyi de ihmal etmiyoruz. Birbirimize katlanmak ve tahammül etmek zorundayız. Rekabet olacaksa bunu da en güzel şartlarda yapmaktan yanayız. Karada, havada denizde herkese yetecek kadar potansiyel var, yeterki bunu değerlendirmesini bilelim. Bu pastadan alınacak dilimler  hepimizi doyurur... Herkese iyi yolculuklar.. malioglu@sagaairlines.com

 


Bu Makale 06.05.2010 - 11:10:24 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.