Mehmet Mülayim

İyi bir personeli nasıl elinizde tutarsınız?

İnsana yatırım yapmadan binalara, masalara, dekora, şezlonga yatırım yapmak işletmeleri başarıya asla taşımaz. Taşır zannedenlerin sonu sükûtu hayaldir.
 
Turistik tesislerde en büyük giderlerimiz personeldir. Ne hayret vericidir ki, işletme sahipleri ve üst düzey yöneticileri personele eğitim ve sosyal imkânlar açısından yatırım yapmaya çoğunlukla imtina eder. Zaten yüksek olan personel maliyetlerini daha da arttıracağı ve işletmelerine katkısı olmayacağı savı ve korkusu ile bütçelerini kısarlar.
 
Argüman hep aynıdır. Eğitilen personelin başka bir tesise kaçacak olma ihtimali yatırımcı ve yöneticinin gözünü korkutan engeldir ve bahanedir. Oysa ki yetiştirilen ve eğitilen personel eğer başka bir işletmeye kaçıyorsa insan kaynakları politikanızda hala büyük zafiyet vardır. İş yalnız eğitimle bitmez, tali yolları, kavşakları da düzeltmeniz gerekir.
 
Personel alımı, yönetimi, eğitimi, mükâfatlandırılması, kariyer planlaması ve işten çıkış mülakatı vazgeçilmeyecek bir sistem üstüne oturtulmalı, eksiksiz işleyişi sağlanmalı.

PERSONEL SEÇİMİNDE İLK TERCİH DENEYİM OLMAMALI
 
Personel seçim aşaması özenle yürütülmeli. Seçimde öncelik deneyime değil, kişinin kişilik yapısına ve tutumuna verilmeli. Takıma hızla uyum sağlayıp, sağlamayacağı özellikle irdelenmeli. Mesleki beceri, yeti ve bilgiler doğru kişilik yapı ve tutuma sahip bireyler tarafından hızla öğrenilecek ve özümsenecektir. Personel alımında ilk bakışta seçim kriterlerini böylesine tepe taklak etmek cesaret gerektiren bir tutumdur. Bunu yapabilen yöneticiler genelde işine, mesleğine hakim, personelini yetiştirmekten zevk alan ve buna zaman ayıranlardır. 
 
Kaçamak yol ise personel seçiminde önceliği iş becerilerine vererek, personelin önüne koyulan işi yapacağının garantisini aramaktır. Oysa doğru tutum ve davranış biçimi yeni ekip üyesinde yoksa o kısa zamanda ekip tarafından dışlanacak ve ekibin genel performansına olumsuz yansıyacaktır.
 
İşletmenin kuralları konusundaki belirsizlikler personeli en çok yoran ve motivasyonunu bozan etkenlerden birisidir. Yazılı olmayan kurallar profesyonelce yönetilen bir işletmede olmamalı, olması kuralların kişiye göre değişebileceği anlamına gelir. O da kişilerde güvensizlik duygusunu öne çıkarır. Kişilerin mesleki hayatlarını, ekmek paralarını etkileyecek kuralların tümüyle ve açıkça yazılı olması gerekir. Bu yazılı kurallar yalnızca işletme yöneticisi değil, işletme sahibince de onaylanmış ve kabul edilmiş olmalı. Bir çalışanınıza verdiğiniz haklar, ya da uyguladığınız kurallar tüm personeli kapsayacak şekilde 100% geçerli olmalı. Kurallara bakış açısı yöneticinin eşref saatine bağlı olmamalı. Hiçbir karar iki dudak arasına bırakılmamalı.
 
 
Çalışanlarınıza yapacağınız eğitim çalışmaları kuşkusuz ki işletmenize maliyet getirecektir. En büyük korkuda eğitilen personelin işten ayrılarak başka bir işletmeye, hatta rakip işletmeye geçmesidir. Yapılacak eğitim çalışmaları yalnız bireylerin gelişmesine katkı sağlamayacak, işletmede bir hizmet kültürü oluşmasına ve iş ahlakının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Kültür ve ahlak sisteminin eğitim ve farkındalılık ile iş yerine yerleşmesi, zaman içinde eğitim alanlar görevden ayrılsa bile işletmede varlığını sürdürecek, gelecek yeni çalışanların gözünde de kurum kültürü olarak hızla benimsenecektir. Eğitim çalışmaları yalnız görev başı ve tesisin yöneticileri tarafından verilen eğitimler ile kısıtlı kalmamalı. Dışarıdan gerek eğitimci getirterek, gerekse kurum ve kuruluşların sürdürdüğü eğitim programlarına katılımcılar göndererek tesise yeni nefes, kan, enerji akması sağlanmalıdır.
 
 
İşletmelerde eğitim verilen, yatırım yapılan personelin kalıcılığını sağlamak, eğitim alan bu yetişmiş neferlerin bilgi ve hizmetinden daha uzun süre faydalanmak tabi ki yalnız maaşı zamanında vermek veya SGK primini tam ödüyor olmak ile sağlanamıyor. Bunlar zaten işverenin minimum yükümlülükleri arasında, övünülecek bir şey değil. Her çalışanın yaşamdan beklentileri olduğunu unutmamak gerekiyor. 

PERSONELİNİZİ NE KADAR TAKTİR EDİYORSUNUZ? 
 
Mükemmel eğitim verdiğiniz veya verdirttiğiniz personelinizi yaptıkları iyi hizmetler veya işletmeye karşı gösterdikleri duyarlılıklar nedeniyle ne kadar takdir ediyorsunuz? 
 
Onları ufak da olsa küçük prim veya hediyeler ile takdir ettiğinizi gösteriyor musunuz? İşletme içinde ve dışında doğru yerlerde onlara teşekkür ederek onurlandırıyor musunuz? En önemlisi onların önüne gerçekçi bir Kariyer Planı koyma cesaretini ve özgüvenini kendinizde ve işletmenizde buluyor musunuz? Bunları yapamadığınız sürece eğitim alan personelinizin parmaklarınızın arasından kayıvermesi o kadar doğal ki. Yadırgamayın.
 

‘İşi, tabi yapacak’ diyerek, personelinizin yaptığı olumlu işleri küçümsüyorsanız, o da günün birinde ‘burada da aynı işi yapıyorum orada da’ diyerek başka yere kaçıverecek. Bunun önüne geçmenin bir yolu da kuşkusuz işlerliği olan, adil ve iyi bir teşvik ve prim politikası oluşturmak. Ayın personeli ve yılın personeli gibi sistemler olumlu olsa da yetersiz. İşletmede her çalışanın işletmeye karşı görev ve sorumlulukları var. Bu sorumluluklar üretim, tasarruf, satış veya hizmet olabilir. Sistemde çalışan her bireyin ölçülebilir hedefi olması önemli. Ölçülemiyorsa o kişinin sistem içinde yeri tartışmalara açıktır. Kişinin görev ve sorumluluklarını da ölçülebilir bir şekilde ortaya koyduysanız ve o kişi standart beklentilerin üstüne çıkıyorsa, işte o kişi teşvik primini hak etmektedir.
 
 
Eğitimli personel, içinde bulunduğu işi, işten öte meslek olarak sahiplenmiş personel kariyer planlaması ister. Bu da en doğal hakkıdır. Siz personelinize bu planlamayı yapamaz, önüne koyamazsanız, o el yordamıyla kendisi yapar ve uygulamaya koyar. İşte bu durumda da bir üst pozisyona terfi alarak gerçekleşen transferler için kimse ‘adamımı çalıyorlar’ demesin.
 
İşten ayrılan personeline ‘ayrılma mülakatı’ yapan kaç işletme var. Gerçekleri, acı da olsa tüm çıplaklığı ile personelinden dinleme cesaretini gösteren kaç yönetici veya işletme sahibi var? Oysa ki işletmenin personel ve eğitim politikasındaki tüm gözden kaçan detaylar o ayrılış anlarının naif dürüstlüğünde, korkusuzluğunda ve objektif bakışında gizli...

Ayrılan personelinizi dinleyin.

Personelinizi tutum ve kişilik yapısına göre seçin. Personelinizin önüne görev tanımlarını ve hakkını yazılı olarak koyun. Ayrım gözetmeksizin tüm personelinize eşit davranın. Personelinizin mesleki gelişimine iç ve dış eğitimlerle katkı sağlayın. Personelinizi yalnız mesleki değil, kişisel gelişimine de katkıda bulunacak donanımı kazandırın. Personelinizi teşvik edin, ödüllendirin. Personelinizin sosyal imkânlarının gelişimi için yatırım yapın. Personelinize bir kariyer planı sunun ve sadık kalarak takip edin.

Tüm bunları yapan işveren görecektir ki; eğer pozisyonlara sektörün ve yörenin standardında ücret veriyorsa, personel daha fazla ücret teklif edenlere gitmeyecektir, kendisine daha çok değer veren işletmede kalacaktır. İşletmesine sadakat ile bağlanacak ve işletmenin başarısını kendi başarısı olarak görerek özveri ile görevini en iyi şekilde yerine getirecektir. Yapılan hiçbir personel yatırımı da boşa gitmeyecektir.
 
Tüm bu yazdıklarım modern insan kaynakları yöneticileri tarafından kabul gören ve uygulananlar. Benim sözüm onlara değil, öbürlerine…
 
İnsan değerlidir, değerli olmak istiyorsanız değer verin.
 

Bu Makale 06.05.2014 - 17:16:25 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • ertuğrul 11.12.2015 - 01:42

    sayın müdürüm güzel bir konuya değinmişiniz. işletmeler, İnsan Kaynaklarının görev, sorumluluk ve yetkilerinin ne olduğunu farkında değiller..

  • uğur BULUT 09.05.2014 - 10:45

    Teşekkürler.Bu güzel fikirlerinizi bizlerle paylaştıgınız için.

  • Hikmet Cangümüş 02.05.2014 - 02:43

    Ellerinize sağlık. Allah razı olsun. Sizin gibi değerlerin çoğalması dileği ile.

  • Burçak Ölçücü 26.04.2014 - 10:02

    Sayın müdürüm..turizmin en önemli konularından ve eksiklerinden biri olan bu konuya değindiğiniz için sizi gönülden tebrik etmek istiyorum Keşke tüm yöneticelerimiz bu felsefeyi benimseseydi, böylece bizi turizm sektöründe kimse tutamazdı ve Türkiye bu sektörde hak ettiği başarıya ulaşırdı O güzel yüreğinize sağlık

  • Nadya Ünlüsoy 25.04.2014 - 09:27

    Mehmet Bey, Yine çok iyi bir tespit ve anlatım ellinize, yazınıza, YÜREĞİNİZE sağlık. 100 katılıyorum. Ayrıca galiba bu yalnız Turizm değil Türkiye de en büyük sorun hatta tehlike olarak görüyorum. Bence biz ülke olarak bir adım gitmekte zorlanmamızın en büyük sebebi bu olduğuna inanıyorum.

  • Nebi Acar_Eğitim ve Otelim 25.04.2014 - 11:00

    Mehmet Bey, çok doğru yapılmış tespitleriniz ve öz ama etkili, yol gösterici nitelikteki bu yazınız için teşekkür ve tebrik ederim. Aynı zamanda yazınız, bu konularda niyeti olup, nereye odaklanacağını ve nereden başlayacağını kestiremeyen yöneticiler için de kullanışlı bir pusula özelliği taşıyor.Elinize, yüreğinize sağlık.

  • feyzullah şahin 24,04,2014 25.04.2014 - 10:31

    teşekkürler, gerçekten konunun özüne vurgu yapmışsınız.

  • Mahmut Tezce 25.04.2014 - 09:14

    Sayın Müdürüm Kaleminize sağlık,Teşekkürler

  • Olcay Aksoy 25.04.2014 - 01:44

    Kaleminize sağlık teşekkür ederim bu yazınızdan dolayı.Yazıda geçenleri uygulayan işletme sayısı ne yazık ki oldukca sınırlı.Kalifiye personel sorunundan şikayetçi her tesisin bu yazıyı dikkatle okumasını tavsiye ederim.Saygılarımla...

  • Recep Arifoğlu 24.04.2014 - 11:01

    Değerli meslektaşım Mehmet beyin yazdıklarına katılıyorum. Otelcileri bekleyen sorunların başında y kuşağını çalıştırmak olacaktır.

  • Ünay Türköz 24.04.2014 - 10:42

    Mehmet Bey Kaleminize sağlık. Türkiyede tüm otel yöneticilerinin yarın sabah önce bu yazıyı okumaları ve güne öyle başlamalarını temennisiyle...

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.