Emir Hepoğlu

İşsiz otelcinin sektördeki imaj sorunsalı

ÖKSÜZ BEBE CAMİ AVLUSUNDA ! Şimdi güneyde yaşıyoruz diye bizim buralardan örneklemeler yaparak makaleye başlamak yanlış olur. Zira hangi pozisyonda olursa olsun ‘’OTELCİ’’ denilen nevi şahsına münhasır varlığın, diğer sektörler ile karşılaştırıldığında istem dışı ya da olağan göç etme oranı hep yükseklerde seyretmektedir. Hal böyle olunca da bizim mesleğin kendine has aurası daha net ve belirgin olarak ortaya çıkar.

Bizi diğerlerinden ayrıştıran bir başka belirgin tavrımız ise kimi zaman çekilmez bir hal alan SNOB takılma durumumuzdur. Dünya insanları ile fazla münasebette bulunmaktan olsa gerek, kısmi şımarıklığımız ve adam beğenmezliğimiz zaman zaman karşımızdakini bezdirecek oranda tavan yapar.

Sözü zorunlu göç durumuna getirdiğimizde ise yönetici ya da çalışan için fark etmez, KADER hepimiz için ağlarını, ‘’KARADUL’’ misali benzer şekilde örmektedir.
Bilhassa güneyde Ekim ayı itibari ile, diğer büyükşehirlerde ise her an öksüz bebe misali cami avlusuna terk edilmeniz gayet olası bir durumdur.

Hangi sebepten ötürü olursa olsun, işsiz kalan her kademeden otel çalışanının birbirinden çok net olarak ayrışan ve hemen fark edilen davranış biçimleri vardır. Malumu aliniz olan bu psikolojik durumları gözlemlemek için bilim adamı olma gereği elbette yok. Bunları üst, orta ve alt kademe yöneticiler ve çalışanlar olarak ayırdığımızda hemen hepimizin, yani turizmin konaklama sektöründe hizmet veren yaklaşık 400.000 insanın tavrının bu saydığımız pozisyonlar çerçevesinde ayrıştığını görürüz.
Haydi şimdi ayrıştıralım;

HOUSEMAN, BELLBOY, STEWARD, GARSON, BAHÇİVAN, GÜVENLİK, FORMEN, vb.


Bu pozisyonlarda çalışmakta olan emekçi olarak da adlandırabileceğimiz cefakar gurup, zaten başına gelecekleri geçmiş yıllardan tecrübe edindiği üzere fark ettiğinden olsa gerek, ağustos böceği misali gardını önceden almıştır, çoluk çocuk aç kalacak değil ya. Bunu da yine birbirine yakın ve çok benzerlik gösteren biçimlerde yapar. Eğer güneyde bir yerlerde yaşıyor ise zaten serası, bağı ya da bahçesi mutlaka vardır. Olmayanın kaynının, eniştesinin, dünürünün ya da amca oğlunun mutlaka bir şeyleri bulunur ve buralardan mütevellit kışı geçirmek mümkün olabilir.
Bir diğer alternatif yine tarım sektöründe gündelik, yevmiyeli işçi olarak çalışmaktadır ki bu hepsinden daha karlı ve getirisi yüksek bir fırsat olarak önümüze çıkar. 6 aylık işsizlik hali boyunca bunun en az 4 ayını bu şekilde atlatan çok sayıda sözde otel personeli emekçi var. Büyük şehirde ise işsiz kalmak pek mümkün değil, elbette iş beğenmez bir tavrınız yok ise. Taşeron ile, ya da tamamen farklı sektörlerde istihdam edilmeniz söz konusu olabilir. Alt pozisyonlarda çalışan bu emektar gurubun birbirine bağlılığı ise fazlası ile özenilebilecek şekildedir. Zira herkes aynı arızalı durumları sürekli yaşamak zorunda olduğundan, bu gurup bir şekilde birbirlerini kollayarak bir savunma mekanizması oluşturmuştur.

Gelelim işsizlik halinin dışavurumuna. Bu grubun beylerinin sosyalleşme alanı kahvehane, hanımların ki ise evlerde yapılan kısırlı, börekli özel günlerdir. Bu ortamlarda, bir sonraki sezon hangi tesiste çalışılacağı, müdürün nerelerle görüştüğü ki mutlaka beraber gideriz şeklinde haber uçurulmuştur, ev ve araba taksitlerinin yapılandırılması, işkur ile ilgili gönüllü bilgilendirmeler, işsizlik parası vesaire tüm kışı rahatlıkla sohbet ederek geçirecek kadar çok konu konuşulur.

Sosyal medya paylaşımları incelendiğinde ise aralarında en popüler mecra olarak FACEBOOK öne çıkar.
Twitter, Instagram, Linkedin ya da Pinterest pek bu gurubun ilgi alanları içerisinde değildir. Muhtemelen yıkılmadım ayaktayım mesajı vermek için, evde pijamalı halde bira içerken, ailecek mangal keyfi yaparken, yada yine evde soba üzerinde kestane pişirirken vb fotoğraflar paylaşmak bu gurup içerisinde en popüler hallerdir. Bunun haricinde yeni satın alınmış ve Doğan görünümü kazandırılmış ŞAHİN araç fotoğrafı paylaşılması, köyünde traktör üzerinde ya da yalancıktan ürün toplarken bağda bahçede çekilmiş ‘’biz koylü çocuğuyuz agam, beş yıldızlı otel filan bizi bozamazzz’’ kareleri, doğum günü, çilingir sofrası ya da evde dans eden küçük bebe videoları tüm kış boyunca sosyal medyayı meşgul edecek şekilde stoklanmıştır.

KAT ŞEFİ, KAPTAN, KISIM ŞEFİ, BAR ŞEFİ, GÜVENLİK VARDİYA AMİRİ, ASST HK vb


Bu gruptaki dostlarımız eğer kendilerini bir önceki guruptan soyutlamadılar ise davranış biçimleri ciddi benzerlik gösterir. Zira kazançları onlarınkinden uçurumlarla ayrılmamaktadır. Ayrıca geldikleri sosyokültürel ortam aynı olduğundan temelde düşünce ve paylaşımları da aynıdır. Hele bir de şefliğe yeni atandılar ise asimile olmaları biraz vakit alacağı için birkaç sezonu kendilerini güvende hissettikleri önceki gurubumuza yakın geçirirler.

Amma velakin; Alınan riskler, daha fazla sorumluluğun omuzlara binmesi, bolca yenilen fırçalar, fikri çatışma durumları ve dostlar tarafından atılan kazıklar ile sırttan hançerlenme senaryolarının bolca yaşanmasının ardından TÖRPÜLENME doğal sürecini yaşadı ise bu grup insanı, elbette dışavurum ve paylaşımları da mutasyona uğrar. Bir çeşit LEVEL atlama durumu hissedildiğinden olsa gerek hemen bir kopyala yapıştır tavrı benimsenir. Bu tavır sektörümüz genelinde yazılı olmayan ancak bir şekilde içimizde standardize edilmiş bir kanun gibidir. Bu kanun gereği, aidiyet hissettiğin, seni yetiştiren ya da halen yanında çalıştığın yöneticinin hal, hareket, tavır ve davranış biçimini birebir kopyalama sürecini başlatırsın. Doğru ya da yanlış değerlendirmeleri göz ardı edilerek operasyonu, günü, işi ve elbette POPONU kurtarmak için her yol mübahtır düsturu yol göstericin olur.

Henüz şef pozisyonunda olduğundan iş bulma olasılığı müdüründen daha fazladır. Zaten tehlikenin ayak sesleri eylül ayı itibari ile duyulduğundan en az 10 tesisle görüşmesini yapmıştır bile. Artık şeftir ve bir çeşit gurur bürümüştür ruhunu. İş bulma amacı ile onu arayan her çalışanına, kendisine gelen tekliflerden ve bir sonraki sezon için planlarından bahsetmeye başlar. Ya şefim sende artık müdür olda güzel güzel çalışalım ara gazı vasıtası ile de bütün bir yılı geçirecek kadar motivasyon biriktirir. Sosyal medya mecraları FACEBOOK ve INSTAGRAM olmuştur. Buradaki paylaşımlar arada sırada el sürçmesi ile önceki gurupla benzerlik gösterse de, artık daha elit, entel ve dantel şeyler paylaşmak elzem hale gelmiştir. Zor ve depresyonda olduğu günler Allah, Din, İman vb paylaşımlar yaparken keyfi yerinde olduğunda Sıla, Neşet Ertaş, Ankaralı Turgut ve Hadise klibi paylaşmaktan geri kalmaz.

F&B MÜDÜRÜ, EXEC. HK, EXEC. CHEF, ÖNBÜRO MÜDÜRÜ, İK MÜDÜRÜ vb


Genel müdüre ve otel sahibine yakın durmayı stratejik olarak mantıklı bulan bu grup işsiz kalmaz diye bir durum yok elbette. Ya baştaki yöneticinin değişmesi nedeni ile ekip olarak budanınca ya da işle alakalı uyuşmazlık ve performansınızın tatmin etmemesi vesilesi ile hasır sepet içinde cami avlusu önüne bırakılması kuvvetle muhtemeldir. Departman müdürlüğü konumu gereği en tehlikeli pozisyonlardan biri olduğundan her vakit temkinli olmayı gerektirir.

Onlara sorarsanız hiçbiri iş aramaz, hep teklif gelir, eşi bulunmaz turizm duayeni karakterlerdir vesselam.
Müdür olunduktan sonra yapılan ilk hamleler önce arabayı, sonra üstü başı, evi yenilemek son olarak da eşi tazelemektir. Baylarda kuzeyli hanımlar bu aralar revaçtayken, hanımlar yerli malı yurdun malı düşüncesi itibari ile daha milliyetçi, daha yerel takılmaktadır. İşsiz kalındığında bir süre ortalıklarda görünmemek turizm teamülleri gereğidir. İş istenirken, aracı koyarken hep utanılır. Uzun süredir aramadığı hal hatır sormadığı eski yöneticisine başkaları üzerinden ulaşmaya çalışır. Bu dönemlerde dernek, kulüp vs sosyalleşme alanları bilhassa çok kullanılmaya başlanır. Yolda eski personeli ya da otelden arkadaşı ile karşılaştığında sohbeti mümkün olduğunca kısa tutmaya ve oradan hemen uzaklaşmaya çalışır. Hiçbir zaman işsizim ya da işten çıkartıldım demez, zira gurur yapar. Evli ve hele birde çocuklu ise iş arama alanını hep daraltır, şehir dışına çıkmak istemez, istese de evdekiler asla buna izin vermez.

İşsizlik hali 3 ayı aştıktan sonra ağır depresyona girer. Daha önce sosyal medya üzerinden paylaştığı otel resimleri, Burj El Arab ya da Türkiye tanıtım videoları, ve bazı turizm köşe yazarlarının makaleleri yerini özlü sözlere, hayırlı cumalar yazılarına, Kabe fotoğraflarına bırakır. Zira insan doğası gereği başı sıkıştığında, dara düştüğünde yaratıcısına sığınmıştır. Evdeki dır dır da cabası elbette. Bu grupta FACEBOOK ve INSTAGRAM oldukça popüler olduğu gibi hemen ardından LINKEDIN gelmektedir. Çünkü otelin Bilgi işlem ya da İK müdürü bir şekilde bu mecrada da yer alması konusunda bir ara ona kısa bir brifing vermiştir. TWITTER hesabı ise açılmıştır, ancak durağan bir şekilde kullanılacağı günü beklemektedir, pek rağbet görmez. Eski güzel günlerin fotoğraflarını da paylaşmak ve bunlara gelen yorumlarla nostaljik, bohem bir atmosfer yaratmak çok popülerdir. Uzun süre iş bulamayıp şehir dışına çıkmak zorunda kalanlar ise sosyal medyada uzun bir süre boyunca ortalıklarda gözükmemeye özen gösterirler.

GENEL MÜDÜR, KOORDİNATÖR, İŞLETME MÜDÜR vb


Eğer birikimi varsa birkaç sezon boyunca işsiz kalmayı göze alabilir. İşinde iyi, aranılan biriyse zaten teklifler yağmaya başlamıştır. Fakat çok sık yer değiştiriyorsa biraz zor günlerin onu beklediği aşikardır. Çoğunluğu acente yöneticisi dostu tarafından sürekli ona iş aranır. Otel patronları ile bir şekilde görüştürülmeye çalışılır. Bu aktivite esnasında adet olduğu üzere ortalıklarda pek gözükülmez her şey gizlice yapılır. Bir kısım yönetici popüler mekanlara takılmayı ve buralarda daha önceden neden oluşturamadığı konusunda hayıflandığı network’ü oluşturmayı bir süre dener.

Parası olan yurtdışına kaçar, uzunca bir tatil yapıp fotoğraflarını FACEBOOK, INSTAGRAM, TWITTER üzerinden acımasızca paylaşır.
Burada verilmek istenen mesaj ‘’ benim param var, şimdilik sizin salak otellerinize ihtiyacım yok, olunca ararım bebeğim’’ şeklindedir. Hiçbir şey yapamayan, uzun süre saklananlar ise düğün, davet, toplantı, gala, açılış, kulüp yemeği vs organizasyonlara katılarak sosyalleşmenin yollarını arar. Bir kısım yönetici ise ulusal ölçekte büyük turizm fuarlarına en şık takım elbisesini giyerek boy göstermeyi daha uygun ve profesyonelce bulur. Burada da verilmek istenen mesaj ‘’ evet çalışmıyorum, ancak ben bir turizm profesyoneliyim, her şeyi yakından takip ediyorum’’ ve hemen ardından ise ‘’ sizde bana göre bir iş var mı amca’’ dır. Onunla çalışmak isteyen müdürlerine hep aynı şeyleri söylerler ‘’evet birkaç yerle görüşüyorum, netleşince mutlaka haber veririm’’ dir.

SONUÇ OLARAK


Dolayısı ile herkes, her birimiz maskelerimiz vasıtası ile işsizlik durumlarımızda küçük oyunlar sergileriz.

Bir türlü aşamadığımız Ego ve Gururumuz söz konusu olduğunda akan suları durdurur, hiçbir şekilde taviz vermeyiz.

Cool olmayı beceremediğimiz gibi, denemeyiz bile.

Genlerimizde Ağalık, Beylik, Paşalık ruhu barındırdığımızdan normal, sıradan bir insan gibi davranmanın bize ters ve ayıp olduğunu düşünürüz.

Ama bir türlü İŞ aradığımızı söyleyemeyiz.



 



Bu Makale 02.02.2015 - 10:24:22 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • zeynep 29.01.2015 - 08:47

    Daha yalin ve net anlatilamazdi. Tebrikler

  • kessier 08.01.2015 - 01:34

    Çok iyii :)))

  • Zafer Cengiz 07.01.2015 - 04:32

    Çok nezih ve kapsamlı sosyopsikolojik Magazin yazınızı candan kutlarım Emir Bey Çarpık turizmin doğal uzantısı olarak kabul gören zorunlu kış uykusu analizini, boyut olarak neden sadece otelciler için kısıtlayıp Turizmin 40 Sektöre etkisini ihmal ediyoruz? Ayrıca, artık racon ve kader haline gelen bu konuda analizsentezçözüm boyutlarını neden değerlenirme dışı tutuyoruz acaba? Kışları uykuda ve yazları da mesai cümbüşünde geçirerek, yıllardır Ağustos Böceği yaşamını benimseyen çalışanlarımız, geleceğe dönük olarak bu durumdan ne kadar mutludur? Şahsen son 5 yıldır avukatlığını sürdürdüğümüz Devlet Stratejisi Reçetesi ise, keni başına ölüm döşeği sürecini yaşamaktadır. Bu ne çile ve çelişkidir acaba..?

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.