Erdoğan Gümüş

Gürleyik Şelalesi

Grup liderimiz Adem, zaman zaman çay suyuna girmek zorunda kalacağımızı, bazı yerlerde suyun boyu aştığını, yüzme bilmeyenlerin yürüyüşe katılmamaları gerektiğini belirtirken yürüyecek olanların; gözlük, telefon, fotoğraf makinesi gibi eşyaları yanlarına almamalarını tavsiye ediyor. Sırt çantalarında taşınan yiyeceklerin ise su geçirmeyecek şekilde ambalajlanması ve çok iyi muhafaza edilmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca çay suyunun kirletilmemesi için özenli olmamızı, zira çay üzerinde bulunan havuzlarda insanların yüzdüklerini de hatırlatmadan geçemiyor.

Doğrusu ilk defa Gürleyik Çayı’nda yürümüş olacağım için suyun debisi ve derinliği hakkında bilgim yoktu. Hâliyle ikilem içinde kalıyorum; sırt çantamı mı yanıma alsam yoksa olmazsa olmazım fotoğraf makinesini mi? Ya da yürümenin hazzına doya doya varmak için hiç birini almasam mı acaba? Eeee, bir taraftan da gezi yazımda kullanmak için fotoğrafa ihtiyacım olacak!.. Ne yapabilirim, diye düşünürken bir anda eski telefonumun çantamda olduğu aklıma geliyor. Böylece çekmek istediğim fotoğraflar için imdadıma eski ve yedek olarak kullandığım telefonum yetişmiş oluyor. Değmeyin keyfime!.. Bu telefonumla her türlü riski göze alabileceğimi biliyorum nasılsa… Fotoğraf makinemi de yürüyüşe katılmayan ve bizi köy meydanında bekleyecek olan arkadaşlarıma emanet ediyorum.



- Arkadaşlar şuraya dikkat edin!
- Buradan yüzerek geçmeniz gerekiyor.
- Ağacın dalından tutabilirsin.
- Aman ha dikkat!
- Çok dikenli sarmaşıklar sakın elinizi dokundurmayın!
- Hocam cep telefonumu uzatıyorum tutar mısın?
- Aman ha suya düşmesin, bütün fotoğraflar gider!
- Hay aksi! Buradan dikkatli geçin, suyun içinde ağaç gövdesi kötü duruyor!



Konuşmaları arasında yürüyüşümüz bazen suda bazen karada 7 kilometre boyunca uzayıp gidiyor. Zaman zaman zorlanıyoruz.  Öylesine zor yerlerden geçiyoruz ki; sudan çıkıp da karadan yürüme şansımızın olmadığı dar geçitler, her tarafımızı yara bere içinde bırakan dikenli sarmaşıklar, suya düşen ağaç dalları, bir anda ayaklarımızı yerden kesen taş ve kaya parçaları, suyun delice akan bölümleri, heyecanımızı zirveye ulaştıran engebeler... En güzeli de doğa dostlarının en önemli gücü olan yardımlaşma ve dayanışma… En büyük motivasyon kaynağımız…



Sonunda çayın çıkış noktası olan Subaşı Şelalesi denilen yere ulaşıyoruz. Doğal bir havuz adeta burası. Derinliğinin 5-6 metreye kadar ulaştığı söylenen doğal kaynak suyuyla dolu havuzun suyu buz gibi soğuk. Havuzun kenarlarından, sarmaşıkların ve ağaç dallarının suya doğru sarkması nedeniyle kıyı bölümlerinin, kuytu mağara girişlerini andırır bir görünüme bürünmesi ilgi çekici bir görsellik sergiliyor. Yüzerek bu kuytu bölgenin içine girildiğinde elinizle dokunabileceğiniz mesafede yer alan tavandaki sarkıtlar gizemli bir hava kazandırıyor kaynak suyuna…

Neredeyse 40 derecelere varan bir sıcaklıkta buz gibi bir çayın sularında serinlemenin keyfini hiç yaşadınız mı bilemiyorum. İşte ben tam da bunu yaşadım bu hafta sonu… Gürleyik Şelalesi ve çayıyla önce gözlerimle tanıştım, büyülendim; sonra ayaklarım ve tüm vücudumla bütünleştik gün boyunca.



Ankara Barosu Dağcılık ve Doğa sporları Kulübünün hafta sonu yürüyüş programında Gürleyik Şelalesi’ni görünce tereddütsüz katılacağımı bildirdim. Ankara’dan yaklaşık 180 km bir mesafe yol kat edip böylesine muhteşem bir doğayla tanışmak varmış hafta sonu kısmetimizde. Gürleyik Şelalesi Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Gürleyik köyünde yer alıyor. Yanı başımızda sayılacak bir mesafedeki onlarca doğa harikası yerlerden biri Gürleyik Şelalesi.Ülkemizde pek de fazla bilinmiyor doğrusu. Son yıllarda bir hayli rağbet görmeye başlamış.Özellikle sıcakların artmasıyla yoğun bir ziyaretçi akını oluyor şelaleye.

Kaynak noktası olan Subaşı Şelalesi’nden köye kadar çayın mesafesi yaklaşık 7 km. Köye yakın bölümde çay suları yer yer küçük havuzlar oluşturmuş. İşte bu alanlar ziyaretçilerin serinlemeleri ve yüzmeleri için ideal noktalar. Gürleyik Şelalesi, tek bir yer için verilmiş bir isim değil aslında. Özellikle köye 300 metre mesafede bulunan noktalarından başlayarak her 100-150 metre aralıklarla çay suyunun oluşturmuş olduğu havuzumsu bölümler; 1-2 metre yükseklikte olduğu gibi 3-4 metre yüksekliği de bulan ve aynı adla anılan birbirinden farklı şelaleler de bulunuyor. Derinlikleri 4-5 metreye varan havuzlar, adrenalini sevenler için (yüksekten atlayarak) eğlence alanlarına dönüştürülmüş.



Yakın civardan, Ankara ve özellikle Eskişehir’den ziyaretçisi oldukça fazla. Hafta sonu olmasından dolayı epey yoğundu haliyle. Gürleyik Çayı’nın sağlı sollu dört bir yanı piknikçilerin akın ettiği bir mesire yeri hâline gelmiş, mangal yapmamak şartıyla tabii ki. Ancak burnuma kokular gelmedi dersem yalan olur. Memleketimin güzel insanları istifade etsin bu ortak değerlerimizden etmesine de kurallara uyarak, bu güzellikleri gelecek nesillere de aktarmak kaydıyla.Yani koruyarak, kollayarak ve hor kullanmaksızın. Ancak ne yazık ki, gördüğüm manzara pek de iç açıcı değildi. Buraya gelenlerin bir çoğunun, böylesine doğa harikası bir yeri, hor kullanıyor olmaları, doğrusu hem şaşırtıyor hem de üzüyor beni.



Bu konuda görüşlerini aldığım Gürleyik Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma Geliştirme Derneği Başkanı Halit Gürsoy, şahsen ve dernek olarak yıllardan beri bu konuda mücadele ettiklerini, çay yatağında piknik yapılmaması gerektiğini, bununla ilgili gerekli mercilere başvurularda bulunduklarını, Gürleyik Çayı’na sahip çıkılması gerektiğini önemle vurguluyor.

Umarım ilgililer ve yetkililer gerekli tedbiri alır; insanlarımız da doğaya, çevremize insana saygıyı esas alıp yeterli duyarlılığa erişirler.

Umarım!


Bu Makale 09.08.2018 - 14:17:43 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.