Serdar Sağlamtunç / FCSI

Gıda zehirlenmesi mi, insan canının ucuzluğu mu?

Son günlerde artarak basın yoluyla dikkat çeken gıda zehirlenmesi aslında oldukça yaygın bir sıkıntıdır.

Bunun başlıca üç ana nedeni vardır:

1. Fiziki tasarım

Gıda üretim tesisleri projelendirmesi ve tasarımında çağın gerisinde kalmış durumdayız. En büyük açık endüstriyel tasarım kavramı, bilgi ve deneyiminin projelere aktarılmasındaki zorluk veya engeldir. Çok çarpıcı bir eksiklik, projelerde teknik mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin çok eksik verilmesidir. Bir teknik kişi veya firma, mimar veya mühendis tesisi tek başına tasarlama kibrine bürünmektedir. Böylece uzmanlık gerektiren disiplinler projede sadece pazarlama aşamasında ve maliyet seviyesinde yer almaktadır. Bu durum yatırımcının işine gelmekte, tek kişi veya firma ile tüm detayları çözdüğünü sanmaktadır. İşte bu basit nedenle endüstriyel binalar iyi projelendirilmemektedir. Bir mutfak veya çamaşırhanede ilk dikkat edilecek husus kirli ve temiz ayrımının yapılmasıdır. Ama bu konuda bilgi-deneyim-liyakat sahibi olmayan teknik kişi ve bu kişiye iş yaptıran kurum, sorunu en pahalı bir şekilde satın almaktadır.   

2. İnsan faktörü

Hizmet ve konaklama sektöründe insan özelliği en üst seviyede ele alınması gereken bir husustur. Bu yönü ile insanın kişisel temizliğinin çok kolay ve en kısa yoldan yapılmasına yönelik tedbirlerin projelendirme aşamasında yapılması gereklidir. Eğer çalışan en basit temizlik kurallarını bilmiyor veya onlara uymuyorsa sorun ortada duruyor demektir. Bugün karşılaşılan en büyük sorun bu tür tesislerde çalışanların kişisel temizlik bilgisi ve buna ilave olarak temizlik alt yapısının eksikliğidir. Mikrop veya bakteri gözle görünmediğinden bu ayıp çıplak gözle görünemez ancak sonuçları oldukça dramatik şekilde ortaya çıkmaktadır.  

3. Maddi kazanım

Gıda üretiminde 1993 yılı dünya krizi ile başlayan şapkadan tavşan çıkarma oyunları geçersiz olmalıdır. Çünkü o yıllarda aşırı kazanım hedefleyen ve obez bir şekilde büyüyen turizm sektörü taşeron yöntemine geçmiş ve bu, sektörün ölümcül kararı olmuştur. Gıda üretimi çok titiz ele alınması gereken ve görünmeyen mikrop ve bakterilerin insan yaşamına mal olduğu nazik bir konudur. Konu sadece yatırımcı değil, proje ve üretim yapan firmaların da sorumlu tutulması gerekliliğidir. 

Buna ilave olarak son zamanlarda hızla yapımları süren şehir hastaneleri de ihale sarmalındadır. Hastane mutfağı ve çamaşırhanesi dışarıdan hizmet alınarak sürdürülemez. Kalite kontrol ve denetimi çok sıkı kurallar ile bağıtlanmadan bu işlerin çözülmesi zor. Yetkili kurumlara buradan uyarımdır. Projeleri ve denetimleri yetkin kişiler yürütmelidir. Yetkinlik adresi ise Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'dir (TMMOB). 

Bazı genel bilgileri paylaşarak konunun ciddiyetini göstermeye çalışacağım: 

• Hastalık bir mikrop veya bakteriden kaynaklanabilir. Bilindiği gibi bunlar çok küçük, gözün görmediği ve mikroskop altında tespit edilebilen canlı organizmalardır. Eğer projelendirme sırasında doğru işler yapılırsa çok küçük tedbirler ile bu küçük yaramaz canlılardan kurtulmak olasıdır.

• Güvenli olmayan ve riskli gıdalar, bakteri, virüs, parazit ve kimyasal parçacıklar zehirlenmeye bağlı kusma, ishal benzeri rahatsızlıklar oluşturur; ki bunlar yaygın hastalıklara oranla 200 kat fazladır.

• Dünyada her yıl, tahmini 600 milyon kişi yani tüm nüfusun 1/10'u yediği riskli yemekten rahatsızlanır, bunların 420 bin kişisi ölür; ki bunun açılımı 33 milyon sağlıklı insan yaşı ölçüsüdür.

• İshal türü rahatsızlık riskli gıda tüketimi sonunda en fazla ortaya çıkan türdür. Bunu tercümesi ise yılda 550 milyon insanın hastalanması ve 230 bin kişinin ölüm nedenidir.

• Gıda zehirlenmesi sosyoekonomik gelişmeyi riskli duruma sokarak hastane ve bakım gereksinimini artırır. Bu ekonomik zorluktur ama diğer yandan turizm ve ticareti de olumsuz etkiler.

• Gıda zehirlenmesi işletme açısından iki büyük sorunu beraberinde getirir; müşteri güveni zedelenmesi ve marka sürdürülebilirliği. Bu gelişmekte olan ekonomilerde belki de en fazla ihmal edilen maddedir.   

• Büyük gıda firmaları bu konuda sınırları birleştiren küresel tedbirler almak çabası ile hükümetler, üreticiler ve tüketiciler ile ortak programlar oluşturarak gıda emniyetine önem vermektedirler.

Son günlerde askeri tesislerde ortaya çıkan sorunlar başta dile getirdiğimiz üç ana başlık üzerine yine güncel yandaş firma sıkıntısını da işaret etmektedir. Firmayı kapatmak, işten el çektirmek sorunu çözmüyor. Çünkü yasal olarak kişi firmayı kapatıp yeni bir firma ile aynı tesiste üretime devam edebiliyor.

Çözüm için üç temel değişim gerekli:

1. İhale sistemini ileri ülkeler örnek alınarak değiştirmek. FIDIC kuralları uygulansa bu sorunlar olmayacak.

2. Yanlış ve ayıp yapan firmayı ömür boyu o iş kolundan men etmek.

3. Yasaların gıda emniyeti konusunda hassas hale getirilmesi.

Mutfaklarda teknolojik gelişmelere uygun olarak el ile pişirme yerine akıllı cihazları kullanmak tercih edilmelidir. Bugün halen yer ocakları ve helvane tencerelerde binlerce kişiye yemek satan firmalar vardır. Bu işlemde kalite ve sağlık kontrolü tencere başındaki ustaya bağlıdır. O kişi bir gün celladınız olabilir. Bu kadar büyük sorumluluğu onun üzerine yıkmak insafsızlıktır. Firmalar teknik çağı yakalamak için teşvik edilmelidir.

Yasalar konusunda kendi yaşadığım olayı paylaşmak isterim. 3-4 yıl önce Esenler OSB orta kısmında bir lokantadan sadece yaprak dolma ve yoğurt yiyerek zehirlendim. En yakın özel dispansere ulaşmak 45 dakika aldı. Testler sonucu serum ile kendime gelebildim. Günüm ve gittiğim toplantı heba oldu. Üstüne üstlük özel dispansere dünya para ödedim. Ankara’ ya dönünce şikâyetçi oldum. Sağlık kurumundan aldığım raporda “gıda zehirlenmesi” açıkça yazmaktaydı. İki yıl süren mahkeme, araya giren “arabulucu” sonunda davam reddedildi. Uğraşmaya değmez noktasına getirilen gıda güvenliği çok önemlidir. Ölümlerin sorumlusu ortaya çıkartılıp cezaları verilmeden sağlık konusunda ilerleme olanaksız.    

Konu ile ilgili her türlü teknik destek ve detay veriyoruz, belki duyan olur da işler düzeltilir.


Bu Makale 10.07.2017 - 11:43:37 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • aliveli 19.06.2017 - 01:27

    Eğitim sistemimiz, analitik düşünce üreten,sorgulayan,cevap arayan tarz da değiştirilmediği sürece bu gibi olaylar devam eder.Çünkü şu anki eğitim sisteminden gelen bireyler ( uzun yıllardır aynı sistem) ileride yönetici yada yatırımcı olunca FARKINDALIĞI olamıyor. Çünkü bu sistemden farkındalığı yüksek bireyler az çıkıyor. Onlarında bazıları yurt dışına kaçıyor. Bir de son yıllarda DEĞERLER değişti. En kıza zamanda en yüksek kazanım pirim yapmaya başladı.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.