Emir Hepoğlu

En büyüğü bizimkisi!

En büyük otel bizimkisi !. En çok oda sayısına sahip gurubuz !. En fazla geceleme bizim tesiste oldu !. En yeni oteller bizim bölgede !. En çok istihdam bize ait, ödülümüz bile var ne haber !. Sonuncusu ile birlikte tüm ülkede 50 otel olduk, en çok otel bizde !. En çok vergiyi biz verdik !. En çok fuara katılan gurubuz, dünya markası olduk, nanik : )

En çok eti biz tükettik, en çok şarap bizde içildi, en eğlenceli animasyon ekibini getirttik, en büyük futbol sahaları bizde, yeni otelimizi en pahalı mobilyalarla biz döşedik, en ünlü şef yine bizde, en yüksek bütçeli genel müdürü biz transfer ettik, en büyük havuzlar bizde, hatta en uzun sahilde bizim, bizdeki su kaydırakları Avrupa hatta Asya’nın en uzunu en büyüğü, bizdeki akvaryum Atlantis otelde yok vallahi.
Patron, yönetici ve kendinin olmadığı halde markayı fazlaca sahiplenmiş patroncu (-k-) lar arasında böylesine belirgin ve her daim süren bir yarış var. En büyüğü, en pahalısı, en kalitelisi, en şıkı, en dekoratifi bizde dediklerinde bize de PEKİ PEKİ ANLADIK demekten başka çare kalmıyor. 

( i ) MFÖ’nün fenomen şarkısı PEKİ PEKİ ANLADIK, ünlü müzik adamı Ayhan SİCİMOĞLU için o dönem birlikte kurdukları İPUCU BEŞLİSİ gurubunda çalıştıkları dönemde Mazhar ALANSON tarafından kaleme alınmış.  

-Peki peki anladık En güzel sen ağlarsın İlk önce sen başlattın En önce sen yavaşlattın En uzağa sen gittin En çabuk da sen döndün Peki peki anladık Sen neymişsin be abi!

İyi güzelde bu çılgınlığın sonu nereye varacak. Son ağaç kesilene, son tarla üzerine otel yapılana, son tilki yuvası bozulana, son dere kurutulana, son sahil iyice kirletilene, son balık avlanana kadar durmak yok yola devam mı ?. 

Çevre konusunda kağıt üzerinde göstermelik tedbirler alarak yolumuza nasıl devam etmeyi  düşünüyoruz. Yüksek ve görkemli binalar, devasa golf sahaları, roller coaster kıvamında su kaydıraklarını inşa ederken ve bunları pahalı mobilyalarla süslerken ‘’SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZMİ’’ birkaç toplantı başlığı ve sunumundan ötesine taşıyamamızın sebebi ne olabilir ?.

Tüm bu güzellikleri tüketmemizin ardından ne yapmayı düşünüyoruz. İnsani hassasiyetlerimize ne oldu da doğa tahribatını rutin ve gerekli bir şeymiş gibi algılar olduk. Evet her yıl ziyaretçi, oda ve tesis sayımız artıyor, istihdam artıyor turizm sektörü halen kazanıyor ve kazandırıyor. Türkiye sürekli siyasi ve politik çıkmazlara sokulmaya çalışıldığı halde bu ülkede hala yolunda giden bir şeyler var ve TURİZM bunun en belirgin örneği. 

Ancak ‘’SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZMİ’’ kültürel ve çevresel boyutta iyi algılamadığımız taktirde çorak, beton yığını ve kirli sahillere sahip bir ülke olarak anılmamız çok uzun sürmeyecektir. Bugün itibari ile 21-26 mart tarihleri arasında ORMAN HAFTASI kutlanmakta. Kaç tesis bu konuya yönelik etkinlik gerçekleştirmekte, kaçı ağaç dikecek, hangileri kırlangıç yuvalarını içinde yumurtaları varken yıkmayıp ta korumaya aldırtacak bekleyip göreceğiz. Kendi yaptıklarına hayranlık duyan ve hassas başka konulara kafa yormayı fuzuli iş gibi gören zihniyetlere değerli şair Orhan MURAT ARIBURNU tarafından 1950’li yıllarda kaleme alınan SELİM şiiri ile küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum.

Seliiim
Selim
Bu eller kimin
Benim
Bu gözler kimin
Benim
Afferin Selim
 
Seliiim
Bu dağlar kimin
Benim
Bu bağlar kimin
Benim
Yapma Selim
 
Seliiim
Selim
Uçan kuşlar kimin
Benim
Esen rüzgar kimin
Benim
Allah mısın Selim
 
Aaah Selim
Vay Selim
Bu insanlar kimin
Benim
 
Kööööör oolllll Selim…

Emir HEPOĞLU

TRIO TO DO
 


Bu Makale 07.04.2014 - 14:50:44 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • DeHa 04.04.2014 - 05:36

    Sizi yeni kesfettim, turizme her persfektifte bakabiliyorsunuz. Ayrica Selim Siiriniz olaganüstü :)))

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.