Musa Alioğlu

Dünya devi Boeing

Benim gibi hayatının ilk gençlik yıllarında sol dünya görüşüne inanların ortak olmasa olmazları vardı. Bunlardan biri de dünyanın en büyük tehlikesi emperyalizmin yıkılması ve onun en büyük destekçisi olan Amerika’nın kahrolmasıydı.

Ayrıca kapitalizm insanlığın düşmanıydı ve o da yıkılmalıyıdı. Aradan yıllar geçti ve sokaklarda sol yumruklarını havaya kaldıran bu anti emperyalist, anti kapitalist ve anti Amerikancı  gençliğin yerini, olaya biraz daha gerçekçi yaklaşan ve Amerika’yı iyi tahlil etmek gerektiğine  inanan yeni bir görüş alıverdi. Bu görüşe kıyısından kenarından destek verenler olduğu gibi bunun inkarcılık olduğunu savunanlarda yok değil.
 
Şöyle bir baktığımızda havacılık endüstrisinde kim emperyalizme ve kapitalizme hizmet ediyor, kim etmiyor anlamak zor olmasa gerek. Örneğin uçak imalat sektörünün iki büyük kuruluşundan biri olan Boeing firması bir Amerikan kuruluşudur. Uçak imal eder ve satar. Ama gelin görünki imal edilen uçaklarda kullanılan binlerce parçanın büyük bir bölümü dünyanın değişik ülkelerinden alınır ve uçaklar böylece oluşur. Bu ülkelerin arasında ABD gibi düşünmeyen bir çok ülke vardır. Yani burada belirleyici etken ekonomik çıkar faktörüdür. Yani ne Boeing kapitalizme eşdeğerdir ne de Amerika. Boeing ilginç bir kuruluş. Örneğin bu kuruluşun yaptığı sosyal ve kültürel faaliyetleri görmüyor olabiliriz. Ama bilmemiz gereken bir şeyler var. Zaman zaman gazetelerin sanat sayfalarına yansıyan kültürel faaliyelerden belki bir çoğumuz haberdar olamıyoruz. Türkiye’nin en büyük sanat ve kültür vakfı olan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın en büyük sponsorlarından biri  Boeing’tir. Bana ne, kim ne yayarsa yapsın demeden bizim ülkemizde sanata destek veriyorlar ve bu uğurda milyonlarca dolar harcıyorlar. Kutlamak boynumuzun borcu. Bir başka olay daha var ki, gerçekten alkışlanacak bir davranıştır. Birilerine göre hala kapitalist olmayı sürdüren ABD’nın bir şirketi olarak Boeing bizim ülkemizde yani Türkiye’de okullar yapıyor, okuların ihtiyaçlarını karşılıyorlar. “Elin Amerikalısı” gelip bu ülkede okul yapıyor, bizim çok para kazanan sözde milliyetçilerimiz ise paralarını İsviçre bankaralarına nasıl kaçırırızın hesabını yapıyor. Burada da bir büyük teşekkür borcumuuz var “Elin Amerikalısı”na.

 Neyse gelelim asıl konumuza. Bu dev Boeing firması kendi alanında da boş durmuyor. Çalışmalar yapıyor, dünya sivil havacılığı ile ilgili görüşlerini kamuoyuna sunuyor. Boeing,  geçen hafta sivil havacılıkt endüstrisinin 2011 ile 2030 yılları arasındaki öngörülerini içiren “Pazara Bakış” adlı raporu Paris’te açıkladı. Rapora göre, önümüzdeki 20 yıl içinde toplam 4 trilyon dolar değerinde, 33 bin 500 adet yeni yolcu ve kargo uçağına ihtiyaç duyulacakmış!... Dile kolan 33 bin 500 uçak. Halen dünyada bulunan uçak sayısının bunun çok altında olduğunu söylersem bunun ne anlama geldiğini anlarız. Acaba bu araştırmalar ne kadar gerçekçi derseniz, adım kadar eminim ki yanılma payları yüzde beş bile değildir. Geçmişteki öngörülerinin aynen çıkması bunu doğruluyor.

Boeing Ticari Uçaklar Pazarlama Başkan Yardımcısı Randy Tinseth, “Dünya havacılık pazarı toparlandı ve ciddi oranda büyümeye devam ediyor..” derken,  gelecek 20 yılda, dünyada yolcu trafiğinin yılda ortalama  %5.1 oranında artacağını ve dünyadaki toplam uçak sayısının  ikiye katlanacağını ekliyordu. Yani tepemizde gezinen uçak sayısı  iki katına çıkacak ve gökyüzündeki trafik bir o kadar daha artacak. Hiç kimsenin havacılık sektörünün küçülmesine yönelik kehaneti vye öngörüsü yoktur ve olamazda. Bu sektör sadece  büyümeye endeksli bir alan.

Boeing’in tahminlerine göre, Çin, Hindistan ve diğer gelişmekte olan pazarlar, dünya genelinde daha dengeli bir uçak talebinin oluşmasını sağlayacak. Çin yıllık ortalama %7 oranında büyürken, Hindistan’ın da içinde yer aldığı Güney Asya’da büyüme yıllık ortalama %7.1’e ulaşacak. Nüfusta dünyaya meydan okuyan en kalabalık iki ülkedeki artışlara bakarak acaba biz de 300 milyonluk bir ülke olsak havacılıkta gücümüz ve yerimiz artarmı  demekten kendimi alamıyorum. 

Önümüzdeki 20 yılda, Asya-Pasifik’in en yüksek sayıda yeni uçağa ihtiyacın duyulacağı pazar olacağı ve bu kapsamda, 1,5 trilyon doların üzerinde bir değerle en yüksek pazar büyüklüğüne ulaşacağı öngörülüyor. Yani anlaşılan güneş doğudan doğmaya devam edecek. Bilmeliyiz ki önceleri Çin uyanıyordu, ama artık Asya da gerçekten uyanıyor.

Rapora göre, Avrupa ve Kuzey Amerika’da, eski ve yakıt verimliliği düşük uçakların yenileriyle değiştirilmesi konusundaki talep sürecek. 2030 yılı itibarıyla, Avrupa’da faaliyet gösteren şirketlerin filolarının yaklaşık %94’ü, 2011 ve sonrasında üretilen, verimliliği ve çevre performansı yüksek modellerden oluşacak. Bu doğrultuda, gelecek 20 yılda teslim edilecek uçakların %40’ı, filolardaki eski uçakların yerini alacak. Yeni uçaklar, yeni bir dünyanın doğmasına neden olaçcak. Türk ulusunun lideri doğru söylemiş. İstikbal göklerdedir.  Dünyanın ekonomik geleceğini havacılık belirleyecek. Bu sektörde umarız Türkiye’nin yeri çok iyi olur. malioglu@sagaairlines.com

Bu Makale 24.06.2011 - 11:15:06 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.