Berat Yıldız

Turizm nelere kadir?

Turizm uluslararası ilişkiler literatüründe uluslararası ekonomi kavramının bir alt başlığı olarak yer bulur kendine. Fakat son zamanlarda turizmin sadece ekonomi ile sınırlı olmadığı, etkili bir sosyo-politik güç olarak bireyi ve toplulukları etkilediğinden ülkelerin ilişkilerini doğrudan yönlendiren bir düzlemde ele alınması gerektiği tartışılageliyor.
 
Turizmin ekonomik faktörünün yanında siyasi, tarihi, sosyal ve kültürel taraflarını da önemseyen bu bakış açısı Türkiye için daha da geçerlidir. Türkiye’nin turizm sektöründeki yükselmesi ve dünya devleri içinde yer alacak bir pozisyon kazanması -esas olarak temelleri 80’lerde atılsa da- son 20 yılın eseridir. Turizmde üst sıralarda yer bulma İspanya, Fransa gibi ülkelerde daha uzun dönemlere yayılan bir süreç. Öyle ki İspanya, iç savaş ve sonrasındaki Franco döneminde dahi belli bir oranda turist kabul ediyor ve gelişimini sürdürüyor idi. Türkiye ise bu zamanları neredeyse diğer ülkelerden izole şeklinde geçirdi, hassaten de komünist blok ülkeleri ile. SSCB’de seyahat alanında çıkarsamaların da yapılabileceği Zekeriya Sertel’in “Rus Biçimi Sosyalizm” hatıratı bu noktada dikkate değerdir. Nihayetinde Türkiye bu turizm gelişim maratonunu şu anda rakibi olarak gördüğü İspanya, Fransa gibi nispeten daha hazmederek değil emeklemeden koşmak şeklinde ifade edeceğimiz bir şekilde kat etmek durumunda kaldı. Bu maratonunun önemli ayaklarından birini de eski SSCB ülkeleri oluşturdu.
 
Bu sürecin önemli dönüm noktalarından biri elbette SSCB’nin çöküşüdür. Türkiye asırlardır kuzeyi ile sorunlu idi ve İkinci Dünya Savaşı sonrası bu durum zirveye ulaştı. Kalın çizgilerle sınır çekilmiş iki sistemin karşıt kamplarında yer alan Türkiye ile SSCB (bu cümleden Ukrayna) arasında tarih boyunca cereyan eden ilişkiler de dünya sisteminin iki kutbunun mücadelesine izafe edilen sıfat gibi soğudu. 
 
SSCB sonrası dönemde henüz bağımsızlığını kazanan Ukrayna ile Türkiye arasındaki insani ilişkilerin ilk ayağını turizm oluşturduğu gibi turizm iki ülke arasındaki sivil ilişkilerin yönünü de tayin etti. Hala da iki ülke halkı arasındaki en önemli temel iletişim aracı durumundadır. 
 
Bu çerçevede turizmin ekonomik fonksiyon haricinde iki ülke arasındaki ilişkilere nasıl katkı yaptığını birkaç kısa yazı ile yukarıda zikrettiğim politik, tarihi, toplumsal ve kültürel etkenler üzerinden açıklamaya çalışacağım ve bunu yaparken Ukrayna’da seyahat ederken karşılaştığım kişiler (isimler gerçekdışıdır) ve mekânlardan yararlanacağım. 
 
Siyasi Faktör Olarak Turizm: Ukrain Mühendis Sergey
     
 
Ukrayna içinde şu anda aktif olmasa da SSCB döneminde oldukça önemli olarak addedilen birçok askeri üs var. Bunlardan biri zamanın en büyük füze üslerinden biri olarak kabul edilen Ukrayna’nın coğrafi olarak tam ortasında sayılabilecek bir yerde bulunan Pervomaysk iline yakın olan Ukrayna Stratejik Füze Birliği’dir. Bu üs şimdilerde müze olarak hizmet vermekte ve alanında dünyanın en iyisi olarak taltif görmektedir. Bu müzeyi gezerken rast geldiğiniz hedeflerin haritaları ve yerin 40 metre altındaki kumanda odasında nükleer başlıklı füzeyi silosundan hedefe yollayan soğuk odada rehberin daha doğrusu bir zamanlar üssün bakımından sorumlu mühendis Sergey’in anlattıklarından turizmin aslında nelere kadir olabilecek yapıda olduğunu da hissediyorsunuz. 
 
Bu üslerin hedeflerinden biri Küba Füze Krizi’nde Amerika menşeli Jüpiter füzelerinin konuşlandığı İzmir idi. Yani Türkiye, Hiroşima’ya atılan nükleer bombadan yüzlerce kat etkili Sovyet füzelerinin hedefinde idi. Yakın zamanlarda İstanbul ve İzmir’i ziyaret eden yaşlı rehberimiz bir zamanlar hedeflerindeki kentleri ve halkını tanıdığında ve bu bombaların gördüğü güzellikleri ve tanıştığı misafirpirver insanları yok edecek şekilde kurulmasından dem vurarak şu anda olası durumda bu füzeleri ateşleyecek butona yüksek emir olsa da elinin nasıl gideceğini bilemeyeceğini samimiyetle itiraf etti. Meryem Ana’nın evini yok etmek gibi bir günaha ortak olmadığı için Allah’a şükrettiğini de ekledi. Bu gittikçe yükselen hissiyatı günümüzde sadece birey değil bireylerin tercihlerini gözetmek zorunda olan karar alıcılar da herhalde aklına getirecektir.
 
Bu durumun en sabit örneği bir zamanların düşman kampının asil üyeleri olan Rusya (ve Ukrayna) ile Türkiye arasında vizelerin kalkmasıdır. Turizm hareketleri ile olgunlaşan birbirini tanıma süreci yanında sathî olarak zihinlere yerleştirilen stereotip algıların gittikçe yok olmasının getirdiği yeni durumu değerlendiren cesaretli karar alıcılar da bu vaziyet üzerine adım attılar. 
 
Bizim mühendis Sergey’in söylediklerinde başka şeyler daha var. Bir ülkedeki coğrafi ve kültürel varlıkların sahiplerinin sadece o ülkenin vatandaşları olmadığına da vurgu yapıyor bir yandan Sergey. Bu dolaylı olarak barış demek aslında. Küreselleşme denen olgunun turizm ile olan ilişkisine de vurgu yapıyor yine Sergey. 
 
Dünya tarihi uzun savaş ve barış dönemlerini içerir. Yeni dönemde turizm tam ikisi arasında, savaştan barışa giden anlaşmanın adıdır. Uzun süren barış dönemleri genelde bir siyasi yapı ile özdeşleştirilir; Pax-Romana, Pax-Ottomana gibi. Belki de artık siyasi entitelere has terimlerin yerini devletler üstü kavramlar alacak. Bu bağlamda Pax-Tourisma umut veriyor. En azından Ukrayna’dan bakıldığında akla gelenlerden birisi. 
 
beraty@bilkent.edu.tr  
 
 
Not: İlgi duyanlar için Ukrayna Stratejik Füze Birliğine Dair Bir Gezi Yazısı   
 
http://ukrturk.net/gezi-rehberinize-ekleyin-ukrayna-stratejik-fuze-birligi-muzesi-2/ 
 

Bu Makale 09.05.2013 - 12:04:35 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.