'Otelci 6 ay sonrasını göremiyor, toplantı ve kongrelerde iptaller var'

'Otelci 6 ay sonrasını göremiyor, toplantı ve kongrelerde iptaller var'
Turquia Tours Genel Müdürü İskender Çayla, bölgede yaşanan terör olaylarının turizme etkilerinden ülkedeki ekonomik duruma, turizmde hızlı büyümenin getirdiği sorunlardan artan otel yatırımlarına ve turizm meslek örgütlerine kadar pek çok başlıkta TurizmGüncel'e açıklamalarda bulundu.


Savaş Daş - TurizmGüncel

Avrupa'daki siyasal ve ekonomik krizlerin şu anda Türk turizmine olumsuz bir yansıması kalmadığını belirten İskender Çayla, Türk turizminde 90'lı yıllarla başlayan büyüme ivmesinin artarak devam edeceğini kaydetti. Çayla, “Çok ciddi bir potansiyele de ulaşacak Türkiye. Turizme kafa yoran herkes bilir, Türkiye sadece deniz – kum – güneş değil, aynı zamanda çok ciddi bir uygarlıklar, tarih ve şehirlerinde yaşam zenginliği barındıran bir ülke. Bunlar da Türkiye turizmini çok daha başka bir yere taşıyacak.” dedi.

2013 ve 2014'te ABD ve AB ülkelerindeki incentive gruplarında çok ciddi olumsuz etkilenmeler ve iptaller olduğunun altını çizen Çayla, bunun başlıca nedeninin ise Türkiye'ye dair yurt dışında oluşan algı olduğunu söyledi. “Gezi'yle başlayan ve devam eden olaylar sonrasında, Avrupa'daki çok büyük şirketler Türkiye'ye yönelik incentive gruplarında geri adım attılar” diyen İskender Çayla, “Zannedilmesin ki, 10 tane grup gelmedi, 100 tane kongre iptal edildi. İstanbul, Türkiye turizminde fiyatı belirleyen lokomotiftir. Kongre ve incentive gruplarındaki iptaller nedeniyle oteller, kendilerini fiyat açısında konumlandıramaz hale geldiler. Bu da fiyatlardaki düşüşü beraberinde getirdi. Siz bir sene veya altı ay sonra otelinizde nasıl bir doluluğun olacağnı öngöremiyorsanız, daha günlük yaşamaya, pank ortamında fiyatları daha da aşağıya çekmeye başlarsınız.” değerlendirmesini yaptı.

İşte İskender Çayla'nın çarpıcı açıklamalarından satır başları..

OTELCİNİN ELİ ZAYIFLADI

Turizmdeki gelişmeye paralel olarak planlanmış çok sayıda otel var. Turist sayısının, gecelemenin ve fiyatların düşmesi, konaklamaya dair talep gelme süresinin daralması otelciyi günübirlik hareket etmeye zorluyor. Yarın 40 odanız boşsa ve bir teklif gelmişse, siz de 'en iyi fiyatı' vermeye çalışıyorsunuz. Ancak 6 ay sonraya satabilse, 'en iyi fiyatı” değil de, kendisi için en iyi fiyatı verecek. Körfez ülkeleri ve Arap turizmi gelişti son yıllarda. Bunlarla belirli bir doluluk sağlanıyor ancak orada da sorunlar var. Bir kere geceleme süeleri çok az, satın alma periyodu ise çok yakın.

THY YOLCULARININ YARISI TRANSİT

Öte taraftan İstanbul'daki havalimanlarının mevcut kapasitesi İstanbul'daki otel altyapısını ancak karşılayabilecek durumda. Fakat THY'nin uluslar arası bir havayolu şirketi olarak yurt dışı kapasitesinin yarısından fazlasını transit uçuşlara ayırması İstanbul'a gelen yolcu sayısının artmasının önüne geçiyor. Transit yolcular belki rakamsal olarak ziyaretçi istatistiklerine yansıyor ama otellerde konaklamıyor, İstanbul'da herhangi bir servis almıyorlar. Alıyorlarsa bile THY'nin ücretsiz servisini alıyorlardır. Havalimanları çok dolu, İstanbul'daki otel dolulukları düşük. Burada bir terslik var.

TÜRKİYE ALGISI DEĞİŞTİ

Geçtiğimiz hafta Türkiye önemli bir olay yaşadı. Nedir o? Türkiye daha önce 150'nin üzerinde oyla seçildiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) bu yıl seçilemedi. Bizim bunu çok iyi düşünmemiz lazım. Bizim yerimize 'kriz yaşayor', 'Katalanlar ayrılcak, ülke bölünecek' denilen İspanya girdi. Yapılan oylamanın sonucu, 2013 ve 2014 yıllarında Türkiye'nin dışarıda algılanmasının net bir fotoğrafıdır. Bu da turizmi aynı oranda etkiliyor.

TÜRKİYE'DE 2 MİLYON SURİYELİ MÜLTECİ VAR

Şu anda Türkiye'de kontrol dışı 2 milyon mülteci bulunuyor. Böyle bir durumda Avrupa vizeleri kaldıramaz türkiye'ye. Çünkü vizeleri kaldırdığı anda doğudan oraya doğru bir akın olacağını biliyor. Bu sözlerimi eleştiri olaral algılayanlar, trafik ışınlarının olduğu yerlere baksın. Getirdiğimiz gruplar bize, 'bu insanlar nasıl yaşıyor, tuvalet ve hijyen ihtiyaçlarını nasıl gideriyor, nasıl barınıyorlar, salgın hastalık riski var mı...' gibi sorular soruyorlar. Şimdi rehberlerimiz bu kon ile ilgili açıklama yapmak durumunda kalıyor turistlere. Çünkü çok büyük bir dram yaşanıyor.

CİDDİ İPTALLER YAŞANDI

Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan olaylar sonrası, Türkiye turizmi bunun etkilerini direkt ve dolaylı olarak yaşadı. Doğu'da turizm dururken, batıda da, başta Amerika ve AB ülkelerinden olmak üzere, incentive ve kongre rezervasyonlarında çok ciddi iptaller yaşandı. Ocak – şubat aylarına olabilecek gruplardı bunlar.

Türkiye'nin mümkün olduğu kadar kendi sorunlarını çözmeye, kendi ülkesini kalkındırmaya ve kendi insanlarıyla barış içinde ileri doğru gitmeye ihtiyacı var. Biz bölgede etkin olalım dedikçe, daha fazla sorunların içine gömülüyoruz. Turizm açısından da hiçbir şekilde olumlu bir durum değil bu. Bizim, Avrupa Birliği hedefleri doğrultusunda ilerlememiz gerekiyor.

OTEL YATIRIMLARI DEVAM EDECEK, ETMELİ

Türkiye turizminde çok hızlı bir büyüme var. Yerli veya yabancı yatırımcı da bu büyümeye paralel olarak yatırım sürecine girmiş. Otel bir anda açılan bir şey değil ki. Bunun 3-4 yıl devam eden planlama süreci var. Serbest piyasa ekonomisinde kimseye 'otel açma' diyemezsiniz. Bu oteller açılacaktır. Türkiye bu konuda duramaz, durmamalı da zaten. 2011 ve 2012 yıllarında otel sayısı yeterli değildi, pek çok otel hak etmediği paraya oda satıyordu. Kriz, savaş vb durumlarında ortaya çıkabilecek olumsuzluklar da bu işin risk tarafı. Risk var diye otel yapılmamalı denemez.

KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİ DESTEKLENMELİYDİ

Otel yatırımları konusunda yanlış şurada yapıldı: Türkiye'nin değişik bölgelerinde olağan üstü doğal, tarih ve insan zenginliği var. buralarda daha küçük çaplı, aile işletmeleri teşvik edilmedi. Bankalar kredilerini büyük otellere ve belli şehirler yerine Anadolu'nun bir çok yerinde küçük aile işletmesi olan otel ve işletmelere verselerdi, daha dirençli ve daha doğru yayılmış bir turizm geliri hareketi elde ederdik. Ama burada da Turizm Bakanlığı ve sektörel örgütlerin önemi ortaya çıkıyor. Sektörel örgütler ne yazık ki bir sivil toplum örgütü gibi çalışamıyorlar Türkiye'de. Sivil toplum örgütü gibi çalışabilse ve söyledikleri dinlense, bence çok daha yararlı olurdu.

SEKTÖREL ÖRGÜTLER ETKİSİZ

Türk turizmine dair politikaların belirlenmesinde şu anda sektörel örgütlerin hiçbir etkisi kalmadı. Bu son derece üzücü bir durum. Görevde kaldığınız süre boyunca herkesi kollayan ve herkesin çıkarına işler yaparsanız, devletle iş yapmazsanız devlet de sizin sözünüzü herkesten daha çok dinler. Peki Türkiye'de böyle mi gelişti olaylar. Bu konuda yorum yapmaya gerek yok bence. Sonuçlar ortada.

TÜRK TURİZMİ KANSERLİ BÜYÜDÜ

Acente dolandırıcılıklarının önüne geçemezsiniz. Zamanında ben şunu söylemiştim: Kanserli büyümenin olduğu her ekonomik harekette bu vardır. Çünkü çok hızlı büyüme kanserli yapıya ait biz özelliktir. Kendi doğallığında hiçbir şey bu şekilde büyüyemez. Bakıyorsunuz 2010'da 1000 turist yapan acente, 2011'de 150 bin yapıyor. Bu nasıl olabilir. Burada tüketicinin kendini kollaması kolay değil. Bu kadar hızlı büyüyen ve bazen de aptalca bir rekabetin içine giren sektörde ne tüketici, ne de bu işin içindekiler kendini kollayabiliyor. Kanserli büyümenin olduğu alanlarda, kötü niyetli insanlar kendilerine güzel olanaklar buluyorlar.

KENDİNİ DEV OLARAK İLAN EDEN ACENTELER BATTI

Bu tip sorunlar sadece yurt içinde değil, yurt dışındaki Türk firmalarında da yaşandı. Kendini dev olarak ilan etmiş şirketler vardı, battı gittiler. Bunların sahipleri sektörel örgütlerde en üst düzey pozisyonlarda yöneticilik yapıyorlardı. Yani, sektörel örgütlerin içinde dahi bu tip olaylar yaşanmıştır. İşin vahim olan tarafı da bu değil midir? Sistem kendi doğallığında, başarıya endeksli ve doğru matematik temelli büyüse, bu sorunlar çok daha az olur.

Her şeye rağmen Türk turizmi belirli bir noktaya gelmiştir ve bu saatten sonra bunu değiştirmek çok zordur. Bundan sonra Türk turizmini bambaşka nesiller ve paralar yönetecektir. Paradan kastım, yabancı yatırımcıdır. İnsanlar da bazı güven duyacakları firmalara yöneleceklerdir. Bu şekilde o alanda daha sağlıklı bir büyüme ortaya çıkacaktır.

Diğer taraftan, herkesi de kötü niyetli olarak nitelememek lazım. Bazıları da gerçekten, o kanserli büyümenin rüzgarına kapılıp bir anda kendini yönetemeyecek bir matematiğin içinde buldular. Bu tip kişi ve işletmeler, kendini kurtarmaya çalışırken başkalarına da zarar vermişlerdir.

2015'TE HATALAR DÜZELTİLECEK DİYE DÜŞÜNÜYORUM

Ben Türkiye'nin çok uzun bir süredir bir yolda olduğunu ama bazen birtakım kısa dönemli sapmalar yaşadığını düşünüyorum. Türkiye'nin, özellikle son üç senedir yaşanan olaylardan çok büyük dersler çıakrdığı kanısındayım. Sadece, sorumluluk sahibi kurumların başında oturanların bunu kendi politikalarına uyumlu olarak değiştirmeleri gerekiyor. Bu yüzden biraz zaman alacak. Bizim Ortadoğu politikasında hata yapıldı. Hata yapıldığını onlar da gördü ama, “Biz hata yaptık” demeden, o hatayı düzeltmeye çalışacaklardır. Türkiye'nin hem ekonomik, hem de sosyal olarak gelişmesi ve büyümesi için turizme ihtiyacı var. Türkiye'nin pek çok yerinde turizm olanağı var, binlerce gence iş olanağı sağlıyor. Dolayısıyla ben 2015'te bu politikaların daha da düzeleceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye, aynı sorunlara daha fazla adım atarak yoluna devam edemez.

2015 TURİZMİ CİDDİ BİR SORU İŞARETİ

2015'te turizm bence ciddi olarak soru işareti. Ben, 2011, 202'deki turizmi kesinlikle beklemiyorum.    
2013 yılının ilk yarısındaki turizmi de yakalayamayız. 2014 yılının rakamlarına ulaşırsak başarı olur diye düşünüyorum. 2015 için gelen ilk rakamlar da pek olumlu değil. Bunun nedeni, ülkede ve bölgemizde yaşanan olaylarla, IŞİD denilen örgütün Türkiye içinde ciddi bir tehdit olduğuna dair oluşan algı. Ekonomide bir yavaşlama var. Irak'la yapılan ticarette gerileme söz konusu. Bunları aşmak için hükümetin önümüzdeki yıl çok ciddi bir özelleştirme sürecine gireceğini, hatta sürpriz olabilecek bazı şeylerin satılacağını düşünüyorum. Üçüncü köprü ve havalimanı gibi hızla devam eden büyük yatırımlar var. bunların finanse edilmesi gerekiyor.

TURİZMCİLER BU İŞİN TARAFI, BİZ TÜRKİYE'NİN TARAFINDAYIZ

Avrupa toplumlarının temel felsefesi eleştiri üzerine kuruludur. Birini eleştirdiğinizde “Bak bu bizi eleştiriyor, düşmanlık yapıyor” demez kimse. Ancak Türkiye'de bu konuda çok büyük eksiklik var. birini eleştirdiğinizde bu düşmanlık olaral algılanıyor. “Sayın bakanım, sayın valim, sayın başkanım, biz nelerin üstesinden geldik bunların da üstesinden geliriz” tarzı yaklaşımlar ne sorunun çözümüne katkı koyar ne de yol alınmasına yardımcı olur. Turizmciler, ülkeleri için en ön safta savaş veren insanlardır. Yurt dışından ülkeye info gezileri düzenleyen, gazetecileri getirip gezdiren, fuarlara katılan, ülkeleyle ilgili bilgi ve görüntü paylaşan, sağlıklı ve şeffaf bilgilerin aktarılmasını sağlayan insanlarız. Biz bu işin bir tarafıyız ve türkiye tarafındayız. Ancak ülkenin tarafında olmak, hiçbir olumsuzlukları eleştirmemek anlamına gelmemelidir.

2015'TE 15 BİN YOLCU HEDEFLİYORUZ

Turquia Tours olarak bu yıl hedeflediğimiz ulaştık ama incentive gruplarında ulaşamadık. Bu gruplardaki bir sönem daha sorun yaşanacağını düşünüyorum. Önümüzdeki yıl 15 bin civarında turist getirmeyi hedefliyoruz. Getirdiğimiz turistler üst gelir grubuna ait insanlardan oluşuyor. Önümüzdeki dönemin nasıl geçeceğini Türkiye'nin tavrı belirleyecek. Türkiye yüzünü ne kadar batıya dönerse turizm alanında önü de o oranda açılır.


Bu Haber 26.10.2014 - 19:58:09 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.