Firuz Bağlıkaya: Başaran beyi omuzlarda uğurlayacağız

Firuz Bağlıkaya: Başaran beyi omuzlarda uğurlayacağız
2-3 Aralık'ta yapılacak Türkiye Seyahat Acentaları Birliği genel kurulu öncesi turizm yazarları bu sefer adaylardan ''Değişim Hareketi''nin öncülüğünü yapan Firuz Bağlıkaya ile bir araya geldi. Turizm gazetecileri Bağlıkaya'ya, TÜRSAB'da var olan sorunlar, Başkan Ulusoy'un kendisine yönelttiği eleştiriler ve yönetime gelmeleri durumunda neler yapacakları ile ilgili çok sayıda soru yöneltti. Uzun toplantıda Bağlıkaya'nın, ''ne bir rövanş alma derdindeyiz ne de kinimiz var. Başaran beyi omuzlarda uğurlaycağız'' sözü dikat çekti.


TurizmGüncel

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) üyesi gazetecilerle bir araya gelen TÜRSAB Başkan adayı Firuz Bağlıkaya, hem rakibi Başaran Ulusoy'un eleştiri ve suçlamalarına yanıt verdi hem de seçlmeleri durumunda neler yapacaklarını anlattı. Toplantının en dikkat çeken açıklaması ise Bağlıkaya'nın ''Bize yakışan nasılsa öyle uğurlayacağız onu. Omuzlarda uğurlayacağız. Gerçekten öyle, ne bir kinimiz var, ne rövanş duygumuz var.'' ifadeleri oldu.

TÜRSAB'da 1.5 dönem ikinci başkanlık yaptığını hatırlatan Firuz Bağlıkaya, ''Başaran bey sizin için 'Neden TÜRSAB başkanlığı için bu kadar mücadele ediyor. Büyük paralarla Amerikanvari kampanya yürütüyor' şeklinde eleştiri getirdi. Bu konuda ne diyeceksiniz?'' şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:

ÇIKARIM OLSAYDI İKİNCİ BAŞKANLIĞI BIRKMAZDIM

''Biz bilgimizi becerimizi, deneyimimizi aktarmak için o birliğin içinde yer aldık. 3 yıllık yoğun çalışma döneminin ardından mevcut yapıyla sektöre hizmet vermenin imkansız olduğunu gördük. Orada Başaran beyin bahsettiği gibi bir çıkarımız olsaydı, ikinci başkanlığı bırakıp ayrılmazdım. Hedeflerimiz farklı, düşüncelerimiz farklı, yaptığımız işler ise bambaşkaydı. Biz mesleki gögtümüzü kurumsal bir yapıya kavuşturmak istiyoruz. TÜRSAB şu anda kurumsallıktan uzak. TÜRSAB'ı tüm konsantrasyonunu acentelere veren, turizmin ve coğrafyanın yeni şartlarına uygun bir yapıya kavuşturmayı, acentelerle ilgili haberleri gazetelerden okuyan değil, hükümete yol gösteren örgtlü bir yapıya kavuşturmak istiyoruz.



''TÜRSAB'IN ÖNDERLİK YAPMASI LAZIM''

Sadece acentelerin değil, Türkiye'de tüm turizm bileşenlerinin sorunları var. Bunlarn tamamını kucaklayabilecek tek sektörel örgüt TÜRSAB. Bizim önderlik yapmamız, her kesimi kucaklamamız gerekiyor.

Biz yıllarca İstanbul'da oturup sadece seçim zamanı bölgelere gitmiyoruz. Bölgelerdeki acentelerin sorunlarına hakimiz, sorunlarını biliyoruz. Bu nedenle bölgelere sorunları dinlemek için değil, çözüm üretmek için gidiyoruz. 1618 sayılı yasayı hazırladım ben.

''20-25 SENE BAŞKANLIK YAPMAK İSTEMİYORUZ''

Öyle 20 -25 sene de başkanlık yapmak istemiyoruz.  Kurumsallaştırıp, yeni bir dönemi açtıktan sonra, bizden sonraki genç kuşaklara bırakmak istiyoruz

Soru: Başaran bey 'artık TÜRSAB başkanlığına aday olmayacağım' dediğinde, sizin evinizde bir davet düzenleyerek kendisini yeniden aday olmaya ikna ettiğinizi söyledi. Bu doğru mu, neden kendisinin yeniden başkan olmasını istediniz?

''HEP SÖZÜZMÜ DİNLER SAĞOLSUN. ŞİMDİ DE GİT DİYORUM O ZAMAN...''

''Hep sözümü dinler sağolsun... Bundan 5 sene önce başkanımız seçime bir ay kala 'tekrar aday olmayacağım' dedi. Biz de , ''Genel kurula bir ay kaldı. Sektör sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bir dönem daha kalsanız, içeride yapıyı kurumsallaştırsak. Siz de bir işe karışmadan geriden izleseniz ve sonra ayrılsanız. Kim kime bağlı, hangi departman nereye bağlı bunları düzenleyelim. Çay veya tuvalet kağıdı alırken başkana sorulmayan bir sistem geliştirdikten sonra ayrılırsın'' diye ikna ettik. Ama beş sene önceydi bu. Beş sene önce beni dinleyip kaldıysa, şimdi de git diyorum. Neden bırakıp gitmiyor? O zamanki şartlarda kalması gerektiği için talep ettik. O günkü şartlarda doğruydu. Ben koltuk meraklısı olsaydım ikinci başkanlıktan ayrılmazdım.

''BIRAKMASI GEREKTİĞİNİ YÜZÜNE DE SÖYLEDİM''

Başaran Bey'in gitmesi gerektiğini yüzüne de defalarca söylemiş bir insanım; bunun bir sürü de şahidi var. Şu anki pozisyonlarını korumak için çabalayan arkadaşların, o günkü yemeğe şehitlik ettikleri gibi buna da şahitlik etmelerini beklerim.

Başaran Ulusoy turizm yazarları ile bir araya geldiği toplantıda, Firuz Bağlıkaya'nın 'yeni acente kurulmasına müsaade etmeyeceğiz' açıklamasını eleştirmiş ve, ''Bu söylenen anayasaya, ticaret kanunlarına aykırı. Nasıl yeni acente kurdurmaycaksınız. Burası Patagonya mı. Ellerinde sihirli bir değnek varsa buyursun kurdurmasınlar?'' yanıtını vermişti. Konuya dair sorulan soruya, Bağlıkaya'dan şu yanıt geldi:

''BAŞKALARININ FİKRİYLE BAŞKANLIK YAPMA DÖNEMİ BİTTİ''

Siyaseten öyle konuşmasını anlayışla karşılıyorum. Doğrudur, o öyle düşünüyor da olabilir. Ama "Bir sihirli değneği varsa gelsin yapsın" gibi yaklaşımları doğru bulmuyorum. Öyle başkalarının becerileriyle, fikirleriyle başkanlık yapma dönemi bitmiştir artık. Becerisi varsa buyursun yapsın ve devam etsin. Seçilirse biz de saygı duymaya devam ederiz.

''ACENTECİLİK SADECE TİCARİ DEĞİL AYNI ZAMANDA MESLEKİ BİR FAALİYET ALANI''

Acentecilik yalnızca ticari değil, mesleki/ticari bir faaliyet alanıdır ve birtakım kısıtlamalara tabi tutulabilir. Bu konuda bir sürü kıstas getirilebilir. Belli bölgeler için mesafe ve sayı kısıtlamaları getirilebilir. Biz belli bir dönem acente kurdurmayacak, sonrasında ise kontrollü olarak açtıracağız. Neden böyle diyoruz, çünkü çok ciddi şikayetler var. Seyahat Acentaları Birliği, mesleği koruyup kollamak ve gelişimini sağlamakla yükümlü bir kurumdur. Halbuki belge almak isteyenlere nasıl kolaylıklar sağlandığını herkes biliyor. Yeni Karamürsel'den elbise alır gibi belge dağıtılır mı? Ne zamana kadar; yasal düzenleme yapılana kadar...  Yasal düzenleme yapıldıktan sonra, zaten yasal zemini vardır, yasaya göre davranır kurdurtmazsınız.



''BYK SEÇİMLERİNİ YAPMADILAR''

Kanunu, yasayı  hatırlamaları da ilginç. 2 bin tane seyahat acentesinin bağlı buunduğu BYK'larda seçim yapılmadı. Biz kendisine bir eleştiri getirmedik. Biz seyahat acentesi kurulmasını belli bir süre engelleyecek, sonra da kontrol altına alacağız. Bunu hukuçularımızla oturup konuştuk. Eczaneler gibi, iddia bayileri gibi sistem uygulanabilir. Onlar Patagonya'nın  şirketleti mi?

Buradaki asıl mesele şudur: Yapmayı istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Yoksa belge dağıtarak acenta enflasyonu mu yaratmak istiyorsunuz? Biz yeni acenta açılmasını durdurmak istiyoruz ve seçildiğimde bunun da yapacağız.

Soru: Bir de sizin büyük acenteleri kollayıp küçükleri ortadan kaldırcağınıza dair değerlendirmeler yapıldı ve ETS kast edilerek ''üç harfli firma'' tabiri kullanıldı. Buna yanıtınız ne olur?

''ETS'Yİ, ANI'YI JOLLY'Yİ BEN Mİ KURDURDUM?''

Seyahat acentelerinde böyle bir korku yaratılmaya çalışılıyor. Geçen sene de aynısı yapıldı. Peki soru: 7 bin 300 acenyeti ben mi kurdurdum. ETS, Anı Tur, Jolly Tur gibi acenteler benim zamanımda mu kadar büyüdü? Seyahata Acentalerı Birliği'nin böyle bir gücü de yetkisi de yok.

''4-5 YILDIR ACENTELERİN BİR TANE SORUNU DİLLENDİRİLMEDİ''

Geçen seçim döneminde bu tür olayların tamamı denendi. Oyunlar oynandı. Küçük acentelerin dertlerini ben onlardan daha iyi biliyorum. Bana söyler misiniz, son 4-5 yılda acentelerin sorunları ile ilgili bir tane konu dile getirildi mi? Buradaki mesele düzgün temsiliyettir. Kendileri etmiyor, biz geldiğimizde tüm acenteleri en iyi şekilde temsil edeceğiz.

Büyük acentenin küçük acenteyi ezmesi için TÜRSAB'a ihtiyacı yok. Büyük acenteler benim zamanımda mı kuruldu. Buna en çok kendileri hizmet ediyor. Büyük acentelerin yandaşı yönetim şu anki yönetimdir.

''HERKESİN BİR TANE OYU VAR''

Herkesin bir tane oyu var. ETS'nin de Jolly'nin de, Anı Tur'un da sokaktaki ''Zambak Acentesi''nin de. Biz yönetime, tüm acentelerin yönetimine talibiz. Küçük acenteleri onların hayal edemeyeceği kadar koruyup kollayacağız.''

Soru: III. Turizm Şurası'nda bakanlığa bir rapor sunacağınız söyleniyor. Nedir bu rapor?

''TÜRSAB TÜM SEKTÖRÜ KUCAKLAMALI''

Türkiye'de sadece acentelerin değil, tüm sektörün ciddi sorunları var. Bundan sonra sektörü kucaklayan, başkalarının yasasının da çıkmasına yardım eden bir konumda olmalıyız. Uçakçı, rehber, otel olmadan acente yalnızdır. Biz, tüm sektörü kapsayan bir yapının peşindeyiz. Hazırladığımız raporu, III. Turizm Şürası'ndan önce teslim edeceğiz.

''PAYDAŞLARIMIZLA AYNI MASADA OTURUP KONUŞMAK İSTİYORUZ''

Acenteler olarak tüm paydaşlarımızla aynı masada oturup tartışmak istiyoruz. Hava yolları bizden daha ucuza bilet satıyor. Biz bu konuyu uçak şirketleri ile oturup bir masada konuşabildik mi? Konuşamadık. Çünkü başkanımızın kendi öncelikleri var.

Öncelikle TÜRSAB'ın kaynak sorununu çözmemiz gerekiyor. Yapılan harcamaların bir yerden gelmesi gerekiyor. Eğer menfaat çatışması içinde olduğunuz taraflardan ücretsiz bilet alırsanız, acentelerin sorunlarını çözemezsiniz. Bunun onlarca yolu var. Bunun için gidip bir şirket de kurmanız gerekmiyor.

''VİZYON BEKLENİYORSA KAYNAK VERİLECEK''

Seyahat Acentaları Birliği'nden gerçekten nitelikli bir görev ve pozisyon bekleniyorsa; gerçekten bu ülkenin turizmiyle ile ilgili bir vizyon koyması isteniyorsa, bunun kaynağının da sağlanması lazım. Bunun da kamu kaynaklarından karşılanabiliyor olması lazım.  Biz bu kaynağı alacağız. Düzgün ve doğru anlatarak alacağız.

''FUAR ORGANİZASYONLARINI BİZZAT TÜRSAB YAPMALI''

TÜRSAB fuarlarda atıl stanlart açıyor. Bakıyorsunuz TÜRSAB standının başında bir kişi elinde telefon orada oturuyor. Aslında bu fuarların organizayonunu bizzat TÜRSAB'ın yapması lazım. Biz yepyeni bir dönem başlatacağız. Turizm çok hızlı bir sektör ama bizim birliğimizde hala faks gider faks gelir. TÜRSAB'ı şu anki zamana uygun bir hale getirmemiz gerekiyor.

Soru: Peki yönetim kurulu listesinde hangi isimlerin olacağını belirlediniz mi?

''GENEL KURULA 10 GÜN KALA BELİRLEYECEĞİZ''

Yönetim kurulunu şu anda belirlemedik. Bir sürü değerli arkadaşımızla çalışıyoruz. Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da görev dağılımını genel kurula 10 gün kala yapacağız. Şu anda belirlenmiş hiçbir isim yok.

''TÜRKİYE SATHINDA 200 KİŞİLİK EKİPLE ÇALIŞIYORUZ''

Türkiye sathında çalışan 200 kişilik bir ekibimiz var. Bir delege sistemi oluşuyor. Bu 200 kişi toplanacak ve yönetim organlarını belirleyecek. Burada benim özel bir kontenjanım yok. Biz, kişilerden bağımsız, neler yapacağı, hedefleri belli, bizden sonra da devam edecek bir kurumsal yapı oluşturacağız. Herkes görev ve yetkisini bilecek. Bölgesel olarak arkadaşlarımızı görevlendireceğiz. En önemlisi ise şu; TÜRSAB kişilere bağlı kalmayacak, kurumsallaşacak ve ticari faaliyet içinde olmayacak. İlk 3-5 ay içinde TÜRSAB'ın ticarifaaliyetlerini sonlandıracağız.

Soru: Yönetiminizde mevcut yönetimden birileri olacak mı?

Eski yönetimle ilgili bir tasarrufumuz yok. Görüşüyoruz sohbet ediyoruz, ama sonuç itibariyle bir yönetimin içindeler, bizim onlarla farklı bir iletişim içinde olmamız da doğru olmaz. Şu anda öyle bir şey yok. Ama birlikte mesai yaptığım arkadaşlarım. Çoğunun iyi niyetle çalıştıklarını biliyorum. Oralar bir sıkıntımız yok. Bizim sıkıntımız mesleğimizin dertleriyle ilgili. Kişilerle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Rövanş alma hevesimiz yok. Olayları hep oralara çekmeye çalışıyorlar. Fakat öyle bir derdimiz ve öyle bir ruh halimiz yok.

Sru: Yönetimin Başaran Ulusoy yönetiminden farklı olarak nasıl bir dinamiği olacak?

''TÜRSAB KURUMSAL OLACAK''

Tek kişiye bağlı olmayacak. Kurumsal olacak. Herkes görevini ve yetkisini bilecek. Sorunlar sadece yönetim kurulunda tartışılacak. En önemli farkımız kişiye bağlı olamamak... Bunu şimdiki yönetimde bulunan arkadaşlarım da eminim ki çok iyi anlıyordur. Ve tekrar ediyorum, ticaretle uğraşmayacağız

Soru: Acentelerin en büyük sorunlarından biri de kaçak acentecilik faaliyetleri. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Kaçak acenteler yalnız bizim değil, maliyenin de konusu. Resmi acente sayısına yakın kaçak acente var. Kaçak nerede yapılıyorsa, oralara denetim koyarsınız. Yolcuyu nerde alıyorlarsa, oraya kontrol noktaları kurarsınız. Müze ve ören yerlerinin girişinde kontrol noktaları var mı mesela? Yok. Kaçağı yüzde 100 önleme imkanı yok. Ama bizde ev hanımlarından hastanelere postanelere belediyelere kadar herkes kaçak tur yapıyor.



''KAFAYA TAKARSANIZ KAÇAK ACENTECİLİĞİ ÖNLERSİNİZ''

Yarın telefon açın ve ''şuradan kaçak tur kalkıyor'' diye şikayet edin. Kimse ilgilenmeyecetir. Umurlarında da değil. Yönetime geldiğimizde kaçak turla ilgili ayrı bir birim kuracağız, ihbar hattı oluşturacağız. Mesela araçları bağlarsanız, hiçbir firma kaçak acenteye araç vermez. Yani kafaya takarsanız önlersiniz.

Soru: TÜRSAB'ın ticari faalietlerine son vereceğinizi söylüyorsunuz. Mevcut şirketlerden elde edilen gelirler TÜRSAB'a bir güç kazandırmıyor mu?

''TÜRSAB'IN TİCARETİNDEN FAYDA SAĞLAYAN BİR TANE ACENTE VAR MI?''

Biz yapılan ticaretin içeriğini değil, ticaret yapılmasını eleştiriyoruz. Yani biz TÜRSAB'ın ticari faaliyet içinde olmasını doğru bulmuyoruz. Kimse de istemez. Aklı olan kendi parasıyla, kendi ticaretini yapacak. Bizim dönemimizde kurum ticaret yapmayacak. TÜRSAB'ın ticaretinden fayda sağlayan bir acente varsa, ne tür bir fayda sağlandığını dinlemek isterim.

Soru: Bir de müze biletleri konusu var. 'TÜRSAB, acentelere sağlanan yüzde 25'lik müze bileti indiriminin yüzde 5'ine el konuyor' şeklinde haberler çıktı. Mevcut yönetim ise bu oranın yüzde 1.8-2.2 arasında olduğunu ve söz konusu paranında müze biletlerinin basımı sürecindeki masraflar için kullanıldığını açıkladı. Sizin değerlendirmeniz nedir?

''GENEL KURULDA TÜRSAB'IN ŞİRKETLERİNİ İBRA ETMİYORUZ''

Müze biletleri ihalesini Seyahat Acentaları Birliği'nin Türsab Ltd adlı şirketi almıştı. Neticede bu bir şirket ve genel kurullarda, ibrası söz konusu değil. Üyeler olarak genel kurullarda biz şirketlerini değil TÜRSAB'ı ibra ediyoruz.

Şimdi o şirket gidip bakanlığın bir ihalesine girdi ve müze bilet ihalesini aldı. İyi mi yaptı? İyi yapmıştır büyük ihtimalle, bir şey söylemiyorum. Türsab Ltd'nin satılan her biletten yüzde 11'lik bir payı vardı. Yani şirket sattığı her biletin yüzde 11'ini zaten kasasına koyuyordu. Çok güzel. Umarım hayırlı bir iş olmuştur; yapanların ellerine sağlık. Peki bu paranın Seyahat Acentaları Birliği'ne bir aktarımı oldu mu? Ben bilançolarında görmedim. Eğer varsa da özür dilemeye hazırım. Bunun haricinde Bakanlıkla yapılan sözleşmenin 28.28 numaralı maddesi şunu söylüyor:

"Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'ne yapılan indirimler 31,12,2011 tarihi itibariyle tüm müze ve ören yerleri için yüzde 25 olarak uygulanacaktır".

"YÜZDE 25 İNDİRİM ALIP ACENTELERE YÜZDE 20 VERDİLER''

Bilet ve gişe maliyeti için verilen rakam yüzde 11'in içinde. Yüzde 25 ise seyahat acentaları için verilmişti. Bu gayet açık bir şekilde yazıyor. Buna rağmen masrafları olmuştur, Seyahat Acentaları Birliği yönetimi de acentaların hakkı olan indirimden pay alma hakkını kendilerinde görmüştür. Ama bunu sektöre doğru anlatmak lazım.

İşin doğrusu şudur: Seyahat Acentaları Birliği yüzde 25 indirim almıştır, fakat üyelerine yüzde 20 yansıtmıştır. Neden böyle yapmıştır? Onu da kongrede tartışırız. Ama doğruyu söylemek lazım. Kongrede biz sorarız, onlar da cevap verir. Fakat gerçek olan şudur ki; devletten yüzde 25 alınıp acentaya yüzde 20 verilmiştir.

Bu kesintinin en kötü tarafı ise şu oldu: Bakanlık yeni açtığı ihalede  seyahat acentası indirimini, kabullenilen oran nedeniyle, yüzde 20 olarak belirledi.

Soru: Müze ve ören yerlerinin işletilmesi ihalesini almak istediğiniz ima edildi Başaran beyle yapılan toplantıda. Böyle bir şey var mı?

Müze ve ören yeri ihalesine girmek gibi bir niyetim yok. İnsanların kafalarını karıştırmasınlar. Bizim aldığımız ihale, müze ve ören yerlerindeki dükkanların işletilmesi ihalesi. Kaldı ki, ben ticarete karşı değilim. Ben kendi paramla ticari riskleri üstlenerek ihale aldım, siz kurum sıfatı ile gidip ihaleye giriyorsunuz.

''YENİ ŞARTNAMEYE GÖRE TÜRSAB İHALEYE GİREMİYOR''

Müze giriş ihalesinin yeni şartnamesine göre TÜRSAB ihaleye giremiyor. Hazırlanan şartnamade sadece ''TÜRSAB bu ihaleye giremez'' denmediği kalmış. Yeni şartnamede, ''Müze ihalesine daha önce girip alan ve idari ve yasal takipte borcu olanlar müze ihalesine katılamaz'' deniyor. Ben ticaret adamıyım, yıllarca ticaret yapıyorum. Şunu biliyorum, bu ihaleyi TÜRSB'dan başka alıp borcu bulunan kurum yok. Belki iyi niyetle girip aldığınız ihaleye. Aa yaptığınız hatalarla ilgili bu pişkin tavrınızdan ne zaman vazgeçeceksiniz?

Soru: Başaran Bey ihalenin süresi bir  yıl olduğu için girmediklerini söylüyor...

Yaptığınız söyleşide bir isimden bahsediliyor...  Fakat onu desteklemedim, başka bir şirketi destekledim diyor. İhale salonuna inkar ettiği kişiyle girdiğini herkes biliyor.

''YANLIŞ YAPTIK DEYİN''

Müze ihalesi salonuna o kişi ile girdiğini biliyoruz. Zaten iki firma girdi ihaleye. Biri kaznadı, biri kaybetti. Kendileri kaybettiklerine göre, ihaleye kiminle girdiler. İhaleye birlikte girdikleri şirketin ismini açıklasın o zaman. Bunu yapacağına ''biz de yanlış yaptık'' deyin.

Soru: Booking.com hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Siz başkan olsaydınız nasıl bir yol izlerdiniz?

Zaten açılmış bir dava var. Ben şunu söyleyeyim booking.com türünün tek örneği değil. Sembolleştirildi. Ben TÜRSAB’tan şunu beklerdim: Madem böyle bir karar alındı, bu davanın bu tür sitelerin tamamına açılması lazımdı.

Soru: Neden sadece Booking.com' dava açıldı?

Onun arkasındaki niyeti bilemediğim için yanlış bir şey söylemek istemiyorum. Ama ben şöyle bakıyorum: TÜRSAB olarak ticaret yapan bir kuruma dava açılmış; iyidir kötüdür tartışırız. Ama bu sitenin türevleri var. 20’nin üzerinde buna benzer site var. Onlara niye açılmadı? TÜRSAB, bir kurum ortak ve adil bir tavrı olması lazım. Keşke onların hepsine dava açsaydınız.

Soru: Bu konuda soru yönelttiğimiz zaman diğerlerinin Türkiye’de ofislerinin olduğunu ve vergi verdiklerini söylüyorlar.

Hiç birisinde öyle bir şey yok. Ben bir sorunu daha söyleyeyim; bu seyahat acentesinin sorunu olmayabilir ama bu sektör sorunu… Siz biliyor musunuz bu booking, Expedia gibi firmalar nasıl komisyon alıyor?

''VERGİDEN BİLE KOMİSYON ALIYORLAR''

Komisyonu arttırdıkça otellerin üst sıralarda çıkma olanağı artıyor. % 45’lere kadar çıkabiliyor komisyon…

''KOMİSYONU KDV DAHİL FİYATTA ALIYOR''

Online acenteler komisyonunu KDV dahil fiyattan alıyor.  Böyle korkunç bir şey olur mu? Vergiden bile komisyon alıyor. Siz otelinizi 100 Lira’ya satıyorsun. % 20’sini  – % 25’ini anlaştığı fiyatı kesiyor. Ben 100 Lira’ya satıyorum ama % 8’i zaten bunun KDV… Ben karışmam diyor.

Bunlarla vergisel anlamda mücadele edebilirsiniz ama teknoloji şirketleri ile mücadele etmenin tek yolu bu değil. Sizin bu tür sitelerle başka yollarla mücadele etmeniz gerekir. Acentelerin de; teknolojik gelişmelerine yardımcı olup; bu seviyelere yaklaştırmanız lazım. Dünyanın trendi böyle, bununla dünyanın hiçbir ülkesi baş edemiyor. Çok gelişmiş ülkelerde de bunlarla ilgili sıkıntı yaşanıyor.

Soru: Son iki yıldır turizmde ciddi bir kriz var. Otelcilerden daha çok özellikle küçük acenteler çok zor durumdalar. Çoğu kepenk kapattı, kapatmak üzere olanlar var. Siz başkan olduğunuz zaman bunlara nasıl bir çare bulmayı düşünüyorsunuz?

''ACENTELER ZULÜMLE KARŞI KARŞIYA''

Şöyle söyleyeyim mikro çözümler bulabiliriz, acentenin kendi segmentiyle ilgili özel çözümler bulabiliriz; bunlarla ilgili çalışabiliriz. Hepsine de vakıfız fakat çok temel sorunlarımız var. Biz neden ortaya çıkıp da 8 – 10 maddeyi söylüyoruz. Çünkü bunlar çözülmeden onlara sıra gelmiyor. Seyahat acentesi transfer yapamıyor. Ben seyahat acentesiyim transfer yapamıyorum; başka belgeler istiyorlar. Şu anda seyahat acenteleri asli faaliyetini yaparken zulümle karşı karşıya resmen… Bir şey söyleyeceğim şurada turistin bir tanesi elini kaldırsın taksiye binsin gider. Seyahat acentesinin aracı o turisti oradan alamaz. Faturasını gösterecek, isim listesini gösterecek, yol belgesini gösterecek… Anlamadığım şey taksici yapıyor biz acenteyiz, fatura karşılığı vergi veriyoruz; bize yaptırmıyorlar. Geçiyorum öbür tarafa uçak bileti satış acentesi kurmuşsunuz; 120 Lira’ya bilet satıyorsunuz; internetten bir bakıyorsunuz havayolu firması 99 Lira’ya satıyor. Ben bayisiyim benimle rekabet ediyor, benden daha ucuza bilet satıyor. Servis bedeli diye bir şey belirlendi; servis bedelleri 5 senedir değişmiyor. Bazı havayolları alıyor; bazıları almıyor. Bakıyorsunuz promosyonlar yapıyor havayolları ve acenteden alırsan promosyon geçerli değil diyor…

''GELDİN 5 LİRA, GİTTİN 10 LİRA...''

O kadar temel sorunlarımız var ki; hac acentelerinin durumunu biliyorsunuz. Hac acentelerine geldin 5 Lira, gittin ver 10 Lira… Orada yemek verdin, ver 20 Lira, burada sana örtü sattım ver 30 Lira… Tamamen böyle bir köprünün başında durup; sağdan soldan para mekanizması kurulmuş şekilde…

''SANKİ GEMİLER ÇANAKKALE'DE BEKLİYOR...''

Şimdi bizim o kadar çok temel sorunlarımız var ki… Biz bu acentelere yönelik ne yapacağız? Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Sektörü rahatlatırsanız, acente kuruluşunu kontrol altına alırsanız temel sorunlarımız çözülür ve çözülemeyecek şeyler değil. 3 ayda, 6 ayda çözülebilecek şeyler… Bizimle ilgili şeyler çünkü bizim Bakanlığımızla ilgili başkalarını ilgilendiren bir durum yok. Bakanlığa gidip düzgün bir şekilde anlatırsanız, dik şekilde durarak bizim böyle bir sorunumuz var demektir önemli olan. Ama her mikrofon uzatıldığında Yenikapı’ya liman sorunundan başka bir sorunu dile getirmezseniz işte o zaman sizin sorununuz yokmuş gibi algılanır. Niye? Çünkü çok ütopik bir şey istiyorsunuz. Sanki gemiler Çanakkale’de bekliyor, gelemiyorlar çünkü liman yok dolayısıyla derhal liman yapmamız gerekiyor. Bunları anlattığınız zaman devlet de size öyle
davranmaya başlıyor ve bunların sorunu yok diyor.

''BELGE DEVRİNE MÜSAADE EDECEĞİZ''

Biz bu temel sorunları çok kısa sürede çözeceğiz ondan sonra zaten acentelerin genel olarak rahatlamasını sağlayacağız. İkincisi yeni acente kurdurmayacağız; çok ciddi bir şekilde kontrol altına alacağız. Üçüncü olarak belgelerinin devrine müsaade edeceğiz. Yani seyahat acentesi artık bu mesleği yapmıyorsa, vazgeçtiyse, istemiyorsa belgesini bir başkasına devredebilecek. Şu anda devir yasağı var, belgelerin şirketle birlikte satılması gerekiyor. Şirketle birlikte satılan belgeler için de hiç kimse gidip bir başkasının şirketini satın almıyor.

Sektörü birkaç açıdan rahatlatmak lazım… Ondan sonra yerel acenteyle tur operatörünün arasındaki sorunu oturup masada çözmek lazım… Nasıl paylaşılacak bu pasta? Aslında kaçak ve sahteleri piyasadan çektiğiniz zaman çok ciddi bir rahatlama olacak. Şimdi her gün seyahat acentesi kuruluyor, her gün de kaçak ve sahte acenteler bizim işimizi alıyor. Bunları durdurduğumuz zaman zaten otomatik olarak bir rahatlama olacak. Bundan sonra mikro sorunları nokta atışıyla çözeceğiz. Vakit ayıracağız; başka işe konsantre olmayacağız. Hep aynısını söylüyorum: sorunları biliyoruz; vakit ayırıp konsantre olduğunuz zaman çözemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz yok.

Soru: Rekabet Kurumu'nun TÜRSAB'a soruşturma başlattı. Başaran bey ise ise dava açan acentelerden 40 tanesinin faaliyet göstermediğini söyledi. Sizin görüşünüz nedir?

''DAVA AÇAN ACENTELER FAAL DEĞİLSE KAPATIN''

TÜRSAB Başkanı’nın söylememesi gereken bir cümle bu. Ne demek zaten bunların 40 tanesi gayrı faal; gayrı faal ise kapatın. Böyle bir şey olabilir mi? Acente gayri faali diyor; kapatılmamış. Buna ne söylenebilir… TÜRSAB Başkanı acentelerini ihbar eder mi? Gayrı faali ise kapatın. İkincisi o acenteler benimle birlikte değilken davayı açmışlar. Dava 2016 yılında açılmış; davanın açılış tarihi orada yazılı; 2016 yılında bu davayı açan arkadaşlarımız şu anki başkanımızın danışmanları. Kartları var ellerinde başkan danışmanı diye.

''KANUNSUZ İŞ YAPIYORSUN''

Üstelik şöyle bir şey var: sen kanunsuz bir şey yapıyorsun, bu kanunsuz faaliyetinden dolayı birisi şikayetçi oluyor. Şikayetçi olanı katran tüyü yapıyorsun. Sen kanunsuz bir şey yapmışsın mağdur olan şikayet etmiş. Yasal olmayan bir takım şeyler yapmışsın; Rekabet Kurumu da seni soruşturmaya değer bulmuş bu olayı. Bu önemli, bence ciddiye alıp, ona göre tedbir alınması ona göre savunma hazırlanmasında bizim birliğimiz adına faydası var.

Soru: Başaran Ulusoy Rekabet Kurumu'nun yanlış yçnlendirildiğini söylüyor?

Onu ben bilmem. Yanlış mı yönlendirdiler; doğru mu yönlendirdiler…

Soru: Kimine göre son bir yılda, kimine göre ise son iki yılda 1000 yenia cente açıldığı söyleniyır. Krizde bu akdar acente nasıl açılabildi sizce?

Ben söyleyeyim 1138 acente kuruldu geçen seçimden bugüne kadar.

Soru: Biz bu konuyu sorduğumuzda şu yanıtı aldık.“Bunların birçoğu kaçak faaliyet gösteriyordu; tedbirleri sıkılaştırdık. Onlar da belge almaya mecbur kaldılar. % 70’i bunların bu şekilde…  Geri kalanı ise uçuş hizmetleri arttığı için orada bir bilet satma imkanı doğdu ve insanlar gitti; ayda 2 bin – 3 bin gelir elde ederim diye küçük bir acente açtı” diye açıkladılar, bu durumu. 1138 tane ya da sizin dediğinize göre 1500’e varacak acente sayısını nasıl yorumluyorsunuz?

Bazı mesleklerin giriş bariyerleri yüksektir ama sonra devam etmesi ise çok kolaydır. Bazı mesleklerin giriş bariyerleri yoktur ama mesleği icra etmesi çok zordur. Şimdi bizimkisi bu ikinci kategoriye giriyor. Bizim mesleğe giriş bariyerimiz sıfır şu anda… Herhangi bir eliminasyon yok. Hiçbir formasyona tabi tutulmuyoruz. Parayı basan, belgeyi alıyor. Onun sebebi odur.

''BİZİ SADECE REHBERLER ODASI DENETLİYOR''

Hangi kaçak acenteyi yakalamışlar ki, öyle bir şey yok… Nerede? Denetim yapan insanları görevden alıyorlar. İki bayramdır çok ciddi kazalar oluyor. Kazaların meydana geldiği bölgelerde denetim var da bu denetimsiz, kaçak faaliyeti yapan araçlar nasıl kaza yapıyor? Koca otobüs şarampole yuvarlandı. Sahte çıktı, kaçak acente çıktı. Hani denetliyorlar; nerede denetliyorlar; nerede denetleme? Öyle bir şey yok bizi denetleyenler Rehberler Odası… Rehberler Odası denetliyor seyahat acentelerini o da rehber var mı diye denetliyor.

Soru:  Az önce 7 bin 300 tane seyahat acentesi var dediniz. Bunun yüzde kaçı tam olarak faal?

Öyle bir istatistiğimiz yok. Bunu TÜRSAB’a sormak lazım. İşte seksen küsur acente müracaat edince 40’ı gayrı faal dediğine göre Başkanın böyle bir istatistiği vardır herhalde. Gerçek bilgi ondadır. 7300 seyahat acentesinin oy kullanma hakkı var; ne kadarının gayrı faal olduğunu da işin başındaki arkadaşlar bilir. Onlara sormak lazım ben gerçekten bilmiyorum. Gayrı faallerin neden gayrı faal olarak hala acente belgesini taşıdıklarını da bilmiyorum. Var mı onu da bilmiyorum, kendisi itiraf ettiği için söylüyorum bunu.

''ACENTELER GENEL KURULDA OYLARINI KULLANSIN''

Biz çaba sarf ediyoruz. % 70’i - % 80’i tabi çok büyük bir oran ama mümkün olduğu kadar seyahat acentesi olan arkadaşlarımızın genel kurula gelip; oylarını kullanmalarını istiyoruz. Kime oy verdikleri çok önemli değil ama oy vermeye gidip katılımı yükseltmemiz lazım. 2 bin 800 İstanbul acentesinden bin 200’ü oy kullanmış geçen seçimlerde… Bakar mısınız İstanbul; genel kurul burada pazar sabahı yarım saatini, bir saatini ayırıp gelip oy kullanmaya dahi…

NEDEN KATILMIYORLAR?

Bir umutsuzluk var. Birinci olarak zaten bu yönetim değişmez; bir biçimde her şeyi hallediyorlar bunlar. İki, zaten ben gitsem, oy versem ne olacak vermesem ne olacak? Zaten sorun yok diyorlar. Problem yok diyorlar. Belge parasından başka, aidattan başka bize hiçbir faydaları yok… Şimdi bakın herkesin söylediği bu… Ben de tersini söylüyorum: seçime gelirseniz sizin istediğiniz yönetim başa geçer, seçime gelmek zorunda insanlar; bu mesleki ahlak gerektiren bir şey.

''İSTANBUL'DAKİ 2 BİN 800 ACENTENİN BİN 200'Ü OY KULLANDI''

Tercihinizi bildirin, kime veriyorsanız verin ama gelin. İnsanların işi olabilir, hastalığı olur ama bunun bir oranı olur. 2 bin 800’den bin 600’ü yok… Bugünkü toplantıda bir arkadaşım dedi ki: siz bunu eleştiriyorsunuz ama bir heyecan da vermiyorsunuz demek ki ondan gelmiyor insanlar. Bizim heyecan verecek bir halimiz yok; o kadar fazla sorunumuz var ki… Biz bu sorunları çözmekten başka bir vaat veremeyiz biz. Bizim verdiğimiz vaat bu… “Sorunları çözeceğiz; lütfen gelin” diyoruz. Kongreye gelmiyor insanlar çünkü kongrede de başka bir tiyatro oynanıyor. Bir yerde davul – zurna çalınıyor, bir yerde 1.5 saat Alman Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Almanca konuşuyor. Biz kongrede mesleki konuları tartışmak istiyoruz, sorunlarımıza çözüm önerileri olan arkadaşlarımızı dinlemek istiyoruz. Orası çalıştay gibi olması gereken bir yer ama öyle olmuyor. Seçim kaygısı var; bir yerde davul, bir yerde zurna, bir yerde birinin konseri var derken ne olduğunu anlamıyorsun. Bizim seçim böyle bir seçim, insanlar onun için gelmiyor.

''GEÇEN GENEL KURULDA 500 FARK YEDİ''

Şunu hiç kimse unutmasın; ilk defa geçen seçimlerde katılımcı sayısı 3 bin 500’ün üzerine çıktı, Başaran Bey neredeyse 500 fark yedi. Bakın bu önemlidir. Muhalefet oyları şu anki mevcut yönetimin oylarından 500 oy daha fazla… Bunu şunun için söylüyorum; önümüzdeki seçimde de böyle olacak deniyor. Hayır, öyle olacak değil tabi ki kartlar yeniden dağılıyor; herkesin şartları farklı ama olabileceğini insanların görmesi lazım.

Soru: Muhalefetin birleşememesi geçen seçimlerde çok tartışıldı ve hala tartışılıyor. O süreci anlatır mısınız; neler yaşandı? Bu kadar fark atmanıza rağmen Başaran Bey başkan seçildi.

''ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK AMA OLMADI''

Doğru. Şu anda geçmiş dönemde yaşananların detayları ile ilgili bir şey konuşmak; şu anki mutabakatları, şu anki hoşgörüleri zedeleyeceği için çok bahsetmek istemem. Bizim de hatamız vardır; onların da hatası vardır bir biçimde o işi birlikte beceremedik. Bizim de hatamız olabilir; olmadı o günün şartlarında olamadı. Elimizden gelen çabayı sarf ettik ama olmadı.

Soru: Muhalefet yine iki parça bir rakibiniz daha var: Hasan Erdem. Bir adayın çıkma ihtimali daha var…

Hayırlı olsun. Herkesin aday olma hakkı var burada biliyorsunuz; TÜRSAB’a başkan adayı olmayla ilgili bir kısıtlama yok. Herkes aday olabilir; hiç kimseye bir şey söyleyemeyiz. İyi niyetle, hizmet etme aşkıyla aday olduklarını düşünüyorum. Onlara da başarılar diliyorum.

Soru: Aday olanla veya aday olacaklarla herhangi bir dirsek temasınız var mı?

Konuşuyoruz, sohbet ediyoruz. Dirsek teması derken; sonuçta aynı yarışta taraflarız, bilgi alışverişinde bulunuyoruz; sohbet ediyoruz ama onun haricinde bir durumumuz yok… Şu anda özel bir iletişimimiz yok.

Soru: Geçen seçimlerde daha yoğun bir kampanya yürütmüştünüz. Bu sene mesela biraz daha temponuz gezi anlamında düşük ama ortaya çıkan etki daha fazla gibi. Mesela sosyal medyayı daha aktif kullanıyorsunuz; akşamları yaptığınız soru – cevap programları… Bakıyorum 2 bin – 3 bin kişi tarafından izleniyor genellikle…

Bana isim takmışlar; “sosyal aday” diye…

Soru: Geçen dönemde yürüttüğünüz kampanyada neleri eksik gördünüz? Bu sene nelere dikkat ediyorsunuz? Bu sene seçim ofisi de açmışsınız ayrıca…

Çünkü aynı ofisin içinde yürümüyor gerçekten çok ciddi bir kaos oluyor. Başka bir yerde işlerimizi de aksatmayacak bir yapılanma içinde olmamız gerekiyor. Ona dikkat ettik bu sene. Gezilerle ilgili bir sıkıntımız yok. Geziler daha başlamadı… Daha başlamadı derken birkaç tanesini yaptık aslında ama bir önceki seçimdeki tarzımızla bu seçimdeki tarzımız biraz farklı. Biz geçen seçimlerde bir şehre gidiyorduk; çok büyük bir yemek düzenliyorduk; herkesi o gün çağırıyorduk… Şimdi öyle yapmıyoruz; şimdi biraz daha nokta atışı yapıyoruz.

Soru: Üslubunuz çok olumlu; Facebook’taki yayınlarınızı da izledim. Orada da oldukça olumlu, geçtiğimiz seçimde biraz daha sert miydiniz?

Şöyle söyleyeyim, bu bir süreç biz geçen seçimlere yaklaşık 90 gün kala aday olmuştuk. Doğal olarak karşımızda çok uzun yıllardır bu işi meslek haline getirmiş bir ekip var. O ekip şöyle bir ekip: “hiç bir şey yapmam ama çok iyi seçim alırım.” Böyle bir ekip var karşınızda.



''DOĞRULARI SÖYLEYİNCE 'TÜRSAB'I AYAĞA DÜŞÜRÜYORLAR' DİYOR''

Turizm gazetecileriyle yapmış olduğu toplantının notları burada duruyor. Konuşmalar benle başlamış; benle bitmiş. Doğal olarak siz normal şartlarda ilk defa aday olduğunuzda bunların hepsine kulak kabartıyorsunuz; sorgulamadan üstünüze alınıyorsunuz. Şimdi artık alıştım. Hiçbir şey söylemiyorum çünkü doğruyu da söylüyor olsam bu sefer ikinci cümle şu oluyor: “Gördünüz mü TÜRSAB’ı ayağa düşürüyorlar.” Yani hep biz yapıyoruz. Yani onlar hep yüceltiyorlar; biz hep aşağı doğru çekiyoruz gibi bir algı yaratılıyor. Sokağa düşürdüler filan sokak neresi ise… Biz onu bilmiyoruz: hangi sokak o sokak? TÜRSAB ile ilgili bir soru soruyorsunuz… “Burası kolay kurulmadı.” diye yanıt alıyorsunuz. İnşaatında çalışmış gibi ne demek kolay kurulmadı. Öyle şeyler söylüyorlar ki insan şaşırıyor gerçekten söyleyeyim.
“18 senede neyi yapamadınız da; bu iki senede yapmayı planlıyorsunuz?”

“Yeniden seçilmeniz halinde ne yapacaksınız?” diye sormuşsunuz turizm gazetecileri olarak; cevabı aynen okuyorum...

“Yaptıklarımız belli mesleki yeterlilik kurumu müzelere, kazılara kadar Topkapı Sarayı’nın bahçesini biz temizliyoruz, Efes’i ayağa kaldıran biziz, Laodikeia’yı ayağa kaldıran biziz, Ziya Gökalp Müzesi’ni bitiren biziz, bunlardan haberleri var mı?”

''ACENTELER İÇİN NE YAPTINIZ?''

Yine mevzu bana geliyor. Ben gerçekten söylüyorum “eline sağlık, iyi ki yaptın” bunlar da kültürel faaliyetlere destek olmak; bunlar için müteşekkiriz ama acenteciler, “bizim için ne yaptın?” diye soruyor. TÜRSAB Başkanı’ndan beklenen şey seyahat acentelerinin haklarını ve hukuklarını korumaktır öncelikle ondan sonra nereyi temizleyecekseniz temizleyin. Kimsenin bir itirazı yok. Nereye iş makinası alacaksanız alın. Tabi ki iyi yapıyorsunuz bir sıkıntı yok ama önce bizim işimizi yapın.

Soru: Seçilmeniz halinde Başaran Ulusoy’u TÜRSAB’a onursal başkan yapacak mısınız?

Benim böyle bir yetkim, böyle bir haddim de yok. Şöyle söyleyeyim şu anki TÜRSAB Başkanımız, gerçekten buraya çok uzun yıllar hizmet etmiştir. Seçim yarışında mevzuları birbirine karıştırmayalım; ben böyle bir hata yapmak istemem. Hizmet etmiştir, gerçekten çok faydalı işler yapmıştır, çok uzun yıllar ailesinden, işinden fedakarlık yapmıştır, orada mesai harcamıştır tabi ki müteşekkiriz; bizim eleştirimiz son 3 -4 senesiyle ilgilidir, son dönemki tavır, hal ve icraatlarıdır. Bunun yüzünden biz aday olduk, bunları beğenmediğimiz için aday olduk. Seçildiğimizde alkışlarla uğurlayacağız onu. Bize yakışan nasılsa öyle uğurlayacağız onu. Omuzlarda uğurlayacağız. Gerçekten öyle, ne bir kinimiz var, ne rövanş duygumuz var. Hak ettiği şekilde uğurlayacağız ancak onursal başkanlık genel kurul kararıyla olabilecek bir şey.

Soru: TÜRSAB’ın kurumsal çatısı altında kaç kişi çalışıyor bilmiyorum ama şu anki çalışanların bir endişesi vardır biraz…

''TÜRSAB ÇALIŞANLARININ HİÇBİR ENDİŞESİ OLMASIN''

Hiçbir endişeleri olmasın; ben onunla ilgili bir açıklama yaptım. Hem BYK’larda çalışan profesyonel arkadaşlarımız hem TÜRSAB Merkez’de çalışan profesyonel arkadaşlarımızın ne kadar özverili çalıştığını ben biliyorum. Ben orada II. Başkanlık yaptım; paraşütle inmiyorum dolayısıyla herkesin ne kadar özverili ne kadar düzgün çalıştığını biliyorum. Hiç kimsenin hiçbir endişesi olmasın. Yapıyı değiştireceğiz derken; çalışanlarla ilgili bir şey söylemiyorum. Yapıyı değiştireceğiz, kurumsallaştıracağız diyorum; o arkadaşlarımız da çok daha rahat edecekler.

Soru: BYK’lar size destek açıkladı fakat bunlar tartışmaya da neden oldu aynı zamanda… Bu sabah da bir toplantı vardı. Asya BYK’nın eski başkanları açıklama yaptılar; gerçi katılamadık ama…

''SİZİ DESTEKLEDİKLERİ ZAMAN SORUN OLMUYOR''

Siz katılamadınız… Aslında pek katılan da olmadı zaten. Ben takip ettim… Çünkü şöyle bir şey var: suni işler bunlar, bunlar kendiliğinden gelişen işler değil. Bir BYK Başkanı arkadaşımız destek olacağını açıklıyor; ben açıklamıyorum o bana destek olacak diye, kendi açıklıyor. “Biz Firuz Bağlıkaya’yı destekliyoruz” diyor. Onun basın toplantısında ben vardım. “Biz, yönetim kurulu olarak Firuz Bağlıkaya’yı destekliyoruz” dedi. 649 tane acente adına konuşmadığını söyledi zaten. Sadece “biz bazı acenteleri gezdik. Ağırlık Firuz Bey’i destekliyor dolayısıyla biz de aynı görüşteyiz; Firuz Bağlıkaya’yı destekliyoruz” dedi. Ama bunu anlamak istedikleri gibi anlıyorlar. Oradan bir siyaset yürütüp; akılları sıra bize gol atmaya çalışıyorlar. TÜRSAB’ın kurumsal kimliğine zarar verdiği gerekçesiyle BYK Başkanları’nın taraf açıklayamayacaklarını söylüyorlar. Peki sizi destekledikleri zaman açıklanıyor; etik oluyor da rakibi destekledikleri zaman mı etik olmuyor?

''BİZ NASIL SAYGIYLA YAKLAŞIYORSAK...''

Ortada dolaşan metinleri görüyor musunuz? Çok sevdiğimiz Hamit Saygılı arkadaşımız var; biz yıllardır Hamit ile görüşürüz. Ben bugüne kadar Hamit’in hiç öyle konuştuğunu duymadım. Bir metin göndermiş; TÜRSAB’tan kimin yazdığı belli onu, altına da imza attırmışlar. Garip bir çaba içindeler, hiç bunlara gerek yok. Bizi de destekleyen BYK Başkanları olacaktır; onları da destekleyen olacaktır. Biz onları destekleyenlere ne kadar sevgiyle, saygıyla yaklaşıyorsak; onların da bizi destekleyenlere aynı şekilde bakması lazım… Biz, aynı camianın çocuklarıyız yarın seçim bitecek yine yüz yüze bakacağız.  Bırakın özgürce o da bizi desteklesin, ne olmuş yani telefonlar, trafikler, gelmeler, gitmeler… Sakin olun bir şey yok. Daha çok azı çıktı ortaya yavaş yavaş gelecek ortaya biraz bekleyin. Siz TÜRSAB’ın parasıyla basın toplantıları düzenleteceksiniz, servisler filan koyacaksınız ama yazık oluyor 8 kişi gidiyor. Taksiyle gönderselerdi daha ucuz olurdu.




Bu Haber 29.09.2017 - 11:57:51 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • acentacı 30.09.2017 - 10:15

    adama bu kadar laf ettikten sonra omuzlarda uğurlayacağız derseniz sizin de ciddiyetiniz kaşmaz. size verdiğim desteği geri çekiyorum.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.