Arkeologlardan Yassıada ve Sivriada çağrısı: Bırakın ıssız kalsın

Arkeologlardan Yassıada ve Sivriada çağrısı: Bırakın ıssız kalsın
Yassıada ve Sivriada'nın imara açılarak otel ve kongre merlezi yapımına başlanmasına tepki geldi. Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, "Marka kent için değerler yok edilmesin, bırakın ıssız kalsın" açıklamasında bulundu.


Yassıada ve Sivriada'da yürütülen otel ve kongre merkezi projelerine Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi'nden tepki geldi. Yapılan açıklamada, "1970 yılında 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit, 3. Derece Arkeolojik Sit alanı olarak belirlenen Yassıada ile 2. Derece Doğal Sit ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan Sivriada’nın imara açılma kararı, kültürel varlıklarımızın sürdürülebilirliğinin sorgulanmasına yol açtı. Her iki adanın arkeolojik veriler içermesi nedeniyle, Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi 13 Temmuz’da “Yassıada ve Sivriada’ya Dokunma, Bırak Issız Kalsın!” .ağrısında bulunuldu.

Konuyla ilgili olarak Dünya gazetesinden Didem Eryar Ünlü'ye konuşan Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Ozar, küresel marka kentler yaratılırken kültürel değerlerin yok edilmemesi gerektiğini ifade etti.

KARAR VERİCİLER NASIL BİR COĞRAFYADA YAŞADIKLARININ FARKINA VARMALILAR

Karar vericilerin kültürel mirasla aralarında bir bağ bulunmadığını söyleyen Ozar, şu yorumları yapıyor: “Karar verici insanlar, nasıl bir coğrafyada yaşadıklarının farkına varmalılar. Kültür turizmi tabi ki ekonomi açısından önemli, ama bu noktada turizm geliri bir amaç olarak görülmemeli. Kültürel varlıkların neden korunması gerektiğini doğru bir şekilde anlatmak gerekiyor. İstanbul’un birçok yerinde kültürel mirasın yok olması ile ilgili benzer olaylar yaşanıyor. Fakat son dönemde insanlar yaşam alanlarına daha fazla sahip çıkıyorlar. Kültürel varlıkların korunması konusunda sorumluluklarını en fazla yerine getiren kesim, toplum diyebiliriz.”

Yiğit Ozar’ın dikkat çektiği bir diğer konu da, İstanbul’a yatırım yapacak kurumların kültürel miras konusunda bilinçlendirilmesi ve koruma kurullarının özerkleştirilmesi gerekliliği.

İNSANLAR YAŞADIKLARI BÖLGENİN COĞRAFİ YAPISINI TANIMALI

Kültürel mirasın korunmasında şüphesiz özel sektöre de önemli bir görev düşüyor. Bu süreç aslında şirketlerin etik anlayışıyla yakından ilgili. Kültürel sürdürülebilirliğin ülkenin sürdürülebilir kalkınmasının vazgeçilmezlerinden biri olduğunu söyleyen bağımsız denetim şirketi Mazars Denge’nin CEO’su Dr. İzel Levi Coşkun, toplumun kültürel değerlerin korunmasına yönelik yaklaşımını belirleyen temel unsurun eğitim olduğunu ifade ediyor. Coşkun, “Eğitim yerelleştirilmeli; bölgeselleştirilmeli. İnsanlar yaşadıkları bölgenin coğrafi yapısını bilmeliler. O coğrafyayı tanıdıklarında, koruyacaklardır aynı zamanda. Oysa bugün insanlar yaşadıkları coğrafya ile o bağı kurmuyor” yorumlarını yapıyor.


Bu Haber 27.07.2015 - 10:29:29 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.