İtalyan Mutfağının Dayanılmaz Cazibesi!

Da Vittorio'yu deneyimler deneyimlemez yazdım ama bekledi zavallı! Şimdi sırası geldi... Aslında sahibi Sindoni'ye de sorular yolladım -mail ile- ama karşılık alamadım! Kısmet belki başka sefere...





Butik İtalyan
Da Vittorio

 

Da Vittorio, sımsıcak bir İtalyan... Mekan kupon... Mönüsü de öyle... Az ve öz prensibinden yola çıkılmış... Seçim yapmak yine de zor ama!.. Tepebaşı tarafında İtalyan mutfağından özgün lezzetlerin tadını çıkarmak ve hoş bir ortamda bulunmak isteyenler için doğru bir seçim... Halen gitmeyenler denesinler bence!

 

Hülya Akyurt

 

Ansen 130... Yıllar önce açıldığında dergim için çekim ve röportaj yaptığımız, aklıma yer etmiş, special bir otel... Yer Tepebaşı... Otelin sahibi Esra Pamuksüzer... O zamanki işletmecisi ise Burak Akkök... İstanbul'a yeni yeni gelen butik otel kavramının modern bir temsilcisinde olmak güzel... Ama giriş katta bulunan restoranın kaderi, otellerin çoğununki gibi değişmedi! Sanırım yani... Ta ki yönetim karar değiştirip restoran işletmeciliğini bir başkasına vermeye karar verinceye değin tabii...

 



Meraklandım!..

 

Ben can dostum bir yakınımla bir Cumartesi rezervasyonsuz bir şekilde mekan arayışına girmişken karşımıza çıktı önce... Zor diye düşünüp ön masada tatlılarını yiyenlere gözümüz takıldığından kalkacaklarını düşünüp heves ettik. Yanılmışız çok fena! Kibar bir görevli rezervasyonumuz olmadığını duyduğunda elindeki listeyi gösterdi! Biz bir kart alıp çıktık... Ben o zaman farkına varmamıştım, sonra anladım Ansen 130'da olduğunu... Restoranın adını öğrendikten hemen sonra da hayli popüler bir yer olduğunu keşfettim. Ve pek tabii merak ettim!


 

Deneyim şart...

 

Bir başka hafta sonu için yine çok sevdiğim bir arkadaşımla akşam yemeği için Da Vittorio'yu seçip önceden rezervasyonumuzu ben yaptım hatta... Burası sımsıcak küçük bir mekan zaten... İki bölümden oluşuyor; biri dört masalık minik bir salon, diğeri ise barı da olan ve otel lobby'sine bağlanan daha geniş bir alan... Duvarda resimler, hoş müzikler, leziz yemekler... Alâ...

 

Mönüsü çok geniş değil, seçkin çeşitler yer almakta... Biz başlangıç olarak Kalamar Salata'yı seçtik ve çok beğendik... Yeşilliği az, kalamarı boldu... Kalamalar ızgara, mini mini lokum gibiydiler... Ana yemek olarak aldığım bonfile dilimlerine ise bayıldım... İçerisinde peynir ezme; yanında çok hoş bir püre ve dilerseniz domates sote... Bonfileler dövülmüş, içerisine konulan malzemelerle pişirilmiş... Öneririm herkese... Servis yapanların her güne özel tavsiye ettikleri seçenekler de kulağa çok gelebilir... Bu canınızın ne istediğine bağlı... Biz yemeğin sonunda tatlı faslına geçmeyip ilginç çaylardan denedik... Tatlılarda aklım kalmadı desem yalan... O da bir dahaki sefere!..


        Dip Not:

Ben ve arkadaşım o gün Pera Müzesi'ndeki Frida sergisini büyük bir hayranlıkla gezdikten sonra önce çay-pasta keyfi yaptık. (Yani bu turu çook önce yaptık!) Ardından The Marmara Pera'nın çatı katında yer alan Mehmet Gürs'ün baş yapıtı Mikla'ya çıktık ve şahane İstanbul manzarası eşliğinde birer kahve içtik. Oradan Da Vittorio'ya geçtik... Bütün bu duraklara rağmen yine de biraz erken gittik... Ortam sakindi... Küçük odada çoğunluğu yabancı misafirler ağırlanıyordu, Da Vittorio Restaurant'ta... Servis yapanların yaklaşımları, açıklamaları hoşumuza gitti... Profesyonel ve herşeyden önemlisi güler yüzlüydüler... Yemeğe seçtiğimiz yabancı şarabımızla son derece keyifle başladık... Ama bir şeyi belirtmem gerek, biz restorandan ayrılırken bizim bulunduğumuz salon dolmuştu... Ve biraz uğultu oldu... Sanki gerçekten İtalya'daymışsınız gibi... Mesela çok kalabalık bir aile yemeği... Birçok yerde olandan farklı değil ama daha sakin ortamlardan hoşlanıyorsanız -konuşurken yorulmamak mesela- ya erken gitmekte ya hafta arası sakin bir günü seçmekte ya da en iyisi ortama ayak uydurup dış sesleri duymamakta fayda var. Derim ben!

 

Adres: Ansen 130 Hotel / Meşrutiyet Cad. Tepebaşı/İstanbul
Tel: 0.212.245 88 17


Vittorio’nun hikayesi!..

► Restoranın sahibi İtalyan şef Vittorio Sindoni imiş. Sicilya-Palermo’lu olan Sindorini, 1973’te ailesiyle İtalya’dan Amerika’ya göç ettikten sonra yıllarca New York’ta yaşamış. 1985 yılında New York-Manhattan’da bir aile işletmesi olarak ilk restoranları Azzurro’yu açmışlar. Ve mesleğe 16 yaşında iken kendi restoranlarının mutfağında başlamış Vittorio Sindoni.

 ► Yemek yapmayı şeflerden, annesi ve aile büyüklerinden öğrenip New York’ta ün yapması sonrası İstanbul’a gelmiş. İlk restorandan sonra New York’ta 4 restoran daha açtıktan sonra Papermoon’a çağırılması ile kendini İstanbul’da bulan Sindoni, restoranları devretmiş. 4 yılın ardından eşimin işi ve çocuğunun okulu nedeniyle Roma’ya yerleşip bu kez orada bir restoran açmış.

 

► W Hotel’in açılışı için İstanbul’a gelmiş, sonra Bice Restaurant’ta çalışmış ve kendi restoranını burada açmak istediğini anlayınca İstanbul’un en sevdiği yerlerinden olan Beyoğlu’nda kendi adını taşıyan “Da Vittorio”yu açmış.

 

► Şu ana kadar gördüğü yerler arasında en çok sevdiği İstanbul olmuş, Sindoni’nin… Bunda İstanbullular’ın Sicilyalılar’la olan benzerliğinin rolü büyük. Ortak yönler; aileye düşkünlük, arkadaş canlılığı mesela… Sicilyalı Vittorio Sindoni’nin başarısı Türkler’in kendilerini rahat hissettikleri bir yer yaratması… Ve artı benzer damak tadı… Çünkü insanlar gibi mutfakların da ortak yönleri çok…  Mesela mönüde yer alan patlıcandan yapılan ‘Capunata’ isimli yemek bizim şakşuka’nın bir benzeri!..


      Bana ulaşmanız için: hulya.akyurt@gmail.com

Fotoğraflar için: Maalesef ben tekrar gidip kendi karelerimi çekemediğimden internet ortamından bulduklarımı sizlerle paylaştım. Kimlerin objektifinden ise çok teşekkürler…

 

 

 

 

 

 

 

 



Bu Haber 03.05.2011 - 09:48:54 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.